-106-

                         Şehitlerin ölü olmayıp diri olması:

وَلَا تَقُوۡلُوۡا لِمَنۡ يُّقۡتَلُ فِىۡ سَبِيۡلِ اللّٰهِ اَمۡوَاتٌؕ بَلۡ اَحۡيَآءٌ وَّلٰـكِنۡ لَّا تَشۡعُرُوۡنَ‏

 “Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Bilakis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız.”(Bakara 154)

Allah yolunda ölenler “Şehit” olarak adlandırıldı. Zira kıyamet gününde kâfirlere İslam’ı tebliğ ettiğine şahit olacak, aynı anda kendisine cennet hazırlandığına Allah ve Resulü tarafından şahitlik yapıldı. Allahu Teala şöyle buyurdu:

“ وَلِيَـعۡلَمَ اللّٰهُ الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡا وَيَتَّخِذَ مِنۡكُمۡ شُهَدَآءَ‌ؕ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ الظّٰلِمِيۡنَۙ‏”

“Allah (gerçek) müminleri bilsin(ortaya çıkarsın) ve sizden şehitleri edinsin. Allah zalim insanları sevmez”. (Al-i İmran 140)

Ancak kafirler hakkı dinlemedikleri ve kabul etmedikleri için onlarla sa­vaştı ve bunun uğurunda öldürüldü. En de­ğerli canını bunun için feda etmiştir. Bu ne­denle, sırf Allah’ın sözünü yükseltmek için çarpışanlara şehit denilir. Allah yolunda savaşanlar mücahit diye adlandırılır.Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’e söyle soruldu:

“Adam ganimet için savaşır, şöh­ret için savaşır, makam için de savaşır! hangisi Allah yolunda savaşmış olur? Başka rivayette: Adam cesaret göstermek, hamiyet için (kavimiyet, milliyetçilik uğrunda) savaşır, riyakarlık için savaşır! Hangisi Allah yolunda savaşmış olur?

Resulullah şöyle dedi,

 ” من قاتل لتكون كلمة الله هي العليا فهو سبيل الله”

“Allah’ın sözünü yük­seltmek için kim savaşırsa Allah yo­lunda savaşmış olur.” ( Buhari ve Müslim)

İşte bu hadis ayeti açıklamaktadır. Allah’ın sözünü yükseltmek için çarpışıp öl­dürülenler Allah yolunda savaşmış olurlar. Bunlara şehit denir, hesapsız cennete gi­rerler. Ayrıca diri kalırlar. Allah’ın sözünü yükseltmek için canlarını feda ettiler ve şe­hitlik makamına müstahak oldular.

Allah’ın sözünün manası ise; Allah’ın dinidir, hâkimiyetidir. Allah’ın dinini yük­seltmek O’nun hâkimiyetini yeryüzünde te­sis etmektir. Öyleyse, en değerli görev Al­lah’ın dinini yeryüzünde hâkim kılmaktır. Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’in sahabeleri şehit olmak için savaşta yarışıyorlardı. Diğer müminler için örnek oldular.

Din ancak cihad’la korunur ve yükselir. Dinin hakimiyeti için cihad terk edilince Müslümanlar yenildiler, parçalan­dılar ve düşmanlarının kendilerine galip gelmelerine ve hâkim olmalarına sebep oldu. Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem:

“إذا تبايعتم بالعينة، وأخذتم أذناب البقر، ورضيتم بالزرع، وتركتم الجهاد سلط الله عليكم ذلا لا ينزعه حتى ترجعوا إلى دينكم”

“Aynet ile satış işlemi yaparsanız, ineklerin kuyruklarını tutarsınız, ziraatla meşgul olmaya rıza gösterirsiniz ve cihadı terk ederseniz Allah sizi öyle bir zillete düşürür ki dininize bağlanıncaya kadar bu zilleti sizin üzerinizden kaldırmaz.(Ebu Davut, İbni Hanbel) derken ne ka­darda doğru söyledi.

Aynet ile satış işleminin yapılmasının manası şöyledir: Biri diğerinden araba gibi bir mal satın alır, bu arabayı vadeli satıyor ve ona şöyle der: “Bu arabayı sana vadeli olarak beş bin Dinar satıyorum.” Alan kişi satıcıya beş bin Dinar’la borçlu olduğunu bir kağıt veya bir senedi imzalar. Ondan sonra satıcı gelip bu alıcıdan bu arabayı peşin olarak üç binle satın alır. Bu işlem hileli bir alış veriş olup faiz muamelesidir, kesinlikle haramdır. Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem bu hadiste de kötülerken haram kılıyor.

İneklerin kuyruklarını tutmanın manası, hayvancılıkla meşgul olup cihadı bırakmaktır. Tamamen ziraatla meşgul olmaya rıza göstermektir. Bunun manası sadece dünya malıyla meşgul olmayı cihade tercih etmek ve bununla meşgul olmak ve cihadı terk etmek zillete götürür. Tekrar Müslümanlar cihad etmeye başlarlarsa dinlerine dönmüş olurlar ve Allah onların üzerlerinden zilleti kaldırır.

Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem şöyle de buyurdu:

«مَا تَرَكَ قَوْمٌ الْجِهَادَ إلاّ ذُلّوا» (رواه أحمد  بن حنبل)

“Bir kavim cihadı terk ederlerse ancak zillete uğrarlar” (İbni Hanbel)

Aynı şekilde zalim rejim ve yöneticilere karşı mücadele etemyi terk etmek zillete de götürür ve gördüğümüz gibi götürdü. Mücadele edenlerin mertebesi cihad edenlerin dercesindedir. Öldürülürlerse şehitler kadar sevap alırlar.

Resulullah s.a.s şöyle buyurdu:

” سيد الشهداء حمزة بن عبد المطلب ورجل قام إلى إمام جائر فأمره ونهاه، فقتله” (الحاكم)

“ Şehitlerin efendisi Hamza bin Abdulmutalip ve şu adamdır; zalim yöneticiye kaşı çıkıp (Allah’ın emrini) emretti ve (Allah’ın nehyini) nehyetti ve bu zalim yönetici tarafından öldürüldü” (Elhakim)

Peki, şehitlerin hayatları nasıldır? Onu bilemeyiz ve nasıl yasadıklarını hiç hissedemeyiz. Ayette geçtiği gibi; “Onlar canlıdır, diridirler fakat siz bunu his­setmezsiniz.”

 Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem

” إن أرواح  الشهداء  في حواصل طيور خضر، تسرح في الجنة حيث شاءت، ثم تأوي إلى قناديل معلقة تحت العرش، فاطلع عليهم ربهم اطلاعة، فقال : ماذا تبغون؟ قالوا يا ربنا وأي شيء نبغي وقد أعطيتنا ما لم تعط أحدا من خلقك؟ ثم عاد عليهم بمثل هذا. فلما رأوا أنهم لن يتركوا من أن يسألوا، قالوا: نريد أن تردنا إلى الدار الدنيا  فنقاتل في سبيلك حتى نقتل مرة أخرى – لما رأوا من ثواب الشهادة- فيقول الرب جل جلاله : إني كتبت أنهم إليها لا يرجعون” (مسلم)

“Şehitlerin ruhları, yeşil kuşların bo­ğazlarında bulunup Cennette istediği gibi dolaşır. Ondan sonra Allah’ın arşı altında asılı kandillerde barınır. Rabbin onlara baktı ve dedi ki: Ne istiyorsunuz? Dediler ki; “Başka ne isteriz, oysa bize her şeyi verdin, bize verdiklerini başkasına vermedin. On­dan sonra ilk söylediğini söyleyip ve kendi­leri sormadan terk edilmeyeceklerini gö­rünce dediler ki: “Rabbimiz, bizi dünyaya tekrar döndür ki, tekrar senin uğrunda öl­dürülünceye kadar savaşalım istiyoruz” Dediler, çünkü onlar şehitlerin savaşının ne kadar büyük olduğunu gördüler. Fakat Rabbimiz diyor ki: “Oraya (dünyaya) tekrar dönmeyeceklerini yazdım (karar aldım).” ( Müslim)

Kâfirler cihadın değerini ve kendilerine karşı tehlikesini anlayınca, bu kelimeden söz edilmesini bile yasakladılar. 1998’de Sene­gal’ın başkenti Dakar’da toplanan İslam Konferansı ülkeleri, Amerika’nın emriyle cihat kelimesini kullanmayacaklarına dair karar aldılar. Bu kararla beraber Allah yo­lunda savaşan mücahitler artık terörist ilan edildiler.

Cihad ise İslam davetinin yayılması karşısında var olan maddi engelleri kaldırmaktır. Bu işi yapabilecek güç ancak Hilafet devletidir. İslam dünyasında var olan devletler cihatten söz etmeyi bile yasakladılar, bunu devletler hiç yapmıyorlar, İslamın hâkimiyetiyle de savaşıyorlar. Yöneticileri o kadar büyük zalimdirki, küfür ahkâmı uygularlar, İslam hâkimiyetini ve devletini kurmaya çağıranlara en ağır cezaları uygularlar. Bunlara karşı mücadele etmek büyük fikri ve siyasi cihattır, bu yolda ezilenler ve hapse atılanların sevabı cihad eden sevabı kadar, öldürülen ise şehihitlerin efendisi mertemesine ulaşır. Ne mutlu onlara.