Soru:

 Geçmiş yıllarda tam ve düzgün bir şekilde verilemeyen zekâtları şimdi vermek caiz midir?

Cevap:

Zekât vermek kesin nasla ve delaletle farzdır. Birçok ayet ve hadis-i şerif kesin delaletle bunu gösteriyor. Çocuk veya deli olsa da nisap miktarına ulaşan mala bir sene geçince zekât düşer. Zira zekât mal üzerine düşer. Mirasçılarından miras kalan baliğ, akil olmayan çocuğa, deliye veya malını idare edemeyen sefih kimseye bir vasi tayin edilir. Vasi onların mallarından zekâtı çıkarır.

Zekâtın hükmünü bilmeyen kimse veya kusur ve ihmal gösteren kimse, sonra bu meseleyi idrak ederse bunu telafi etmelidir. Ancak bu şekilde tövbe etmiş olurlar.

Geçmiş yıllarda verilmeyen zekâtları vermek de farzdır. Bu Allah’ın hakkıdır ve bunu vermeyenler kıyamet gününde hesaba çekilecektir. Bu nedenle ölüm gelmeden önce zekâtı vererek tövbe etmek gerekir. Öldükten sonra bile mirasçılar, mirası dağıtmadan önce vefat edenin zekât, adak, kefaret, hac için tahsis ettiği miktar gibi Allah’a olan borçlarını eda etmeliler.

Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellembir kişi vefat edince onun cenaze namazını kılmadı. Bir Sahabe kalktı borcu onun yerine ödeyince Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem döndü ve cenaze namazı kıldı. Hadiste şöyle geçti:

Ebu Davud Cabir RadiyAllahu Anh’ yoluyla şu hadisi aktardı:“Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem borçlu bir kişi vefaat ederse onun üzerinde cenaze namazını kılmıyordu. Bir ölü getirilince Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle sordu: Bunun borcu var mıdır? Evet, iki dinardır, dediler. Bunun üzerine Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: Arkadaşınızın cenaze namazını kılın. Hemen Ebu Katade el-Ensari ‘Ey Allah’ın Rasulü bu iki dinarı ben öderim deyince Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem onun cenaze namazını kıldı. Fetihler olunca Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: Her müminin kendi zatından önce daha ziyade ben sorumluyum, kim bir borç bırakarak ölürse onu ödemek (İslâm devlet reisi olarak) benim üzerimdedir, kim (öldükten sonra) mal bırakırsa mirasçılarına ait olur.”

Burada ölenin başka bir insana borcu vardı, böyle davranıldı. Oysa Allah’ın borcunu, hakkını ödemek bundan evladır, önce gelir.

Müslim, İbni Abbas yoluyla şu hadisi rivayet etmiştir:

“Cuheyne kabilesinden bir kadın Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in yanına gelip şöyle sordu: Annem hac yapmayı nezretti, adadı, hac yapmadan da vefat etti. Onun yerine hac yapayım mı? Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Annenin üzerine bir borç olsaydı, o borcu öder miydin?…. Allah’ın borcunu ödeyin! Allah’ın borcunu ödemek daha haklıdır, evladır, önce gelir.”

Kulun borcunu ödemek farzdır, Allah’ın borcu ödemek de farzdır, hem de daha evla olan bir farzdır, kulun borcunu ödemekten önce gelir.

Zekât Allah’ın borcudur, hakkıdır. Bu nedenle Müslüman geçmişte kaç sene zekât vermemişse, onları sayıp ödemelidir. Bu şekilde tövbe etmiş olur ve Allah’ın izniyle onun affı ve rızasını kazanır.

Esad Mansur