Soru:

Sakal-ı Şerif’i ziyaret etmek dinen caiz mi?

Cevap:

Sevap kazanmak maksadıyla ziyaret edilecek yerler ancak şer’î hükümle tespit edilir. Misal olarak cami ve mescitlere ziyaretlerle ilgili Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

[لاَ تُشَدُّ الرِّحَالُ إِلاَّ إِلَى ثَلاَثَةِ مَسَاجِدَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَ مَسْجِدِي هَذَا وَمَسْجِدِ الأَقْصَى]

 “Üç mescitten başkasına yolculuk edilmez: Mescidu’l Haram (Kabe’nin bulunduğu yer), benim bu mescidim (Mescid-i Nebevi) ve (Küdüs’teki) Mescid-i Aksa’dır.”[Buhari ve Müslim]

Daha fazla sevap kazanmak üzere ibadet yapmak maksadıyla ancak bu üç mescide gidilir. Bu üç mescit dışında bütün mescitler eşit olur. Müslüman sadece cemaat namazının sevabını kazanır. Fakat o üç mescide gidilirse hem cemaat sevabı kazanılır hem de o mescitlerde namaz kıldığı için sevaplar yüzlerce defa katlanır.  

Başka misal, Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem kabirleri ziyaret etmekle ilgili şöyle buyurmuştur:

[زُورُوا الْقُبُورَ فَإِنَّهَا تُذَكِّرُكُمُ الآخِرَةَ]

“Kabirleri ziyaret ediniz. Zira kabir ziyareti size ahireti hatırlatır.” [Müslim]

Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem kabirleri ziyaret ettiğimizde şöyle dememizi buyurdu:

[السَّلَامُ عَلَيْكُمْ أهْلَ الدِّيَارِ مِنَ الـمُؤْمِنِينَ والـمُسْلِمِينَ وَإنَّا بِكُمْ لاَحِقُونَ أَسْأَلُ اللَّه لَنَا وَلَكُمُ العافِيَةَ] “Es-Selamu aleyküm ey bu diyarın ahalisi olan müminler ve Müslümanlar! Biz de Allah’ın maşiyetiyle size yetişeceğiz, bizim ve sizin için Allah’ın affını dileriz.”[Müslim]

Müslüman ahireti hatırlamak ve müminlere dua etmek maksadıyla mezarları ziyaret ederse sevap kazanır. Başka bir misal akrabaları ziyaret etmek:

Ebu Eyyüb El Ensarî RadiyAllahu Anh bir adamın Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in yanına gelip şöyle sorduğunu rivayet etti:

[أَخْبِرْنِي بِعَمَلٍ يُدْخِلُنِي الْجَنَّةَ قَالَ مَا لَهُ مَا لَهُ وَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَرَبٌ مَا لَهُ تَعْبُدُ اللَّهَ وَلَا تُشْرِكُ بِهِ شَيْئًا وَتُقِيمُ الصَّلَاةَ وَتُؤْتِي الزَّكَاةَ وَتَصِلُ الرَّحِمَ]

“Bana beni cennete sokacak bir amel bildir! Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmadan ibadet edersin (niyet sırf Allah için olmalıdır), namaz kılarsın, zekât verirsin ve sıla-i rahim yaparsın.” [Buhari]

Zira akrabalar üç derecedir:

Birinci derecedeki akraba direk mirasçılardır, bunlara furud denir. Ebeveyn, çocuklar ve eşleri kapsar.

İkinci derece akrabalara usabat denir. Eğer furud bulunmaz ise mirasçı olurlar. Büyük baba ve kardeşler gibi.

Sila-i rahimin manası rahimden olanla alaka kurmaktır. Bunlar ise üçüncü derecedeki akrabalardır. Genellikle kadın tarafından akrabalardır. Mirasta hakkı olmayan akrabalar şunlardır: Dayı, teyze, annenin babası, kız çocuğun çocuğu, kız kardeşin çocuğu, erkek kardeşinin kızı, amcanın kızı, hala, annenin amcası, anne tarafından kardeş çocukları ve onlardan sonra gelen diğer akrabalar.

Müslüman birinci ve ikinci derecedeki akrabaları ziyaret eder, onlarla ilgilenir ve onlara yardım eder, bunlarla ilgili şer’î hükümler vardır. Hem de bunlar mirasçıdırlar. Herhangi bir sorun hâlinde bu akrabalarla ilgili hukuki ve mali olarak vacibeler de vardır.

Fakat insan üçüncü derecedeki akrabaları ihmal edebilir, bu nedenle onları ziyaret edip ilgilenmeyi gerektiren ayrıca şer’î hüküm geçti.

İşte bu üç çeşit akrabayı ziyaret etmek ve ilgilenmek sevap getirir.

Hasta olan Müslümanı ziyaret etmek:

Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

[إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ يَقُولُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَا ابْنَ آدَمَ مَرِضْتُ فَلَمْ تَعُدْنِي ‏قَالَ يَا رَبِّ كَيْفَ أَعُودُكَ وَأَنْتَ رَبُّ الْعَالَمِينَ‏ قَالَ أَمَا عَلِمْتَ أَنَّ عَبْدِي فُلاَنًا مَرِضَ فَلَمْ تَعُدْهُ أَمَا عَلِمْتَ أَنَّكَ لَوْ عُدْتَهُ لَوَجَدْتَنِي عِنْدَهُ]

“Kıyamet günü Allah Azze ve Celle şöyle der: Ey âdemoğlu hastalandım beni ziyaret etmedin. Dedi ki Rabbim sen âlemlerin Rabbi iken seni nasıl ziyaret edeyim? Dedi ki filan kulumun hastalandığını bilmedin mi? Onu ziyaret etmedin! Onu ziyaret etseydin beni onun yanında bulacaktın, bunu bilmedin mi?”[Müslim]

Buna göre hasta olan Müslümanı ziyaret etmek sevaptır.

İşte bir ziyaretten bir sevap gelip gelmeyeceğini ya Kur’an ya da Sünnet yoluyla gelen vahiyden öğreniriz. Çünkü teşri eden ve sevap veren Allah’tır.

Birkaç memlekette Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sakalından kılların bulunduğu iddia ediliyor ve bunun ticareti yapılıyor veya belli maksatla kullanılıyor. Bunun ispatı yoktur. Ayrıca Rasululah SallAllahu Aleyhi ve Sellem kendi sakalının kıllarının bulunduğu yere gitmeyi emretmiş değildir. Yine “Sakal kıllarımı veya saçlarımı bir yerde saklayın ve onları ziyaret edin!” şeklinde bir emri de yoktur. Yani böylesi bir yeri ziyaret etmenin sevap getireceğini göstermedi. Bununla ilgili herhangi bir delil yoktur.

Hudeybiye anlaşması bir ağaç altında yapıldı. Allahu Teâlâ Kur’an’da bundan şöyle söz etti:

[لَـقَدۡ رَضِىَ اللّٰهُ عَنِ الۡمُؤۡمِنِيۡنَ اِذۡ يُبَايِعُوۡنَكَ تَحۡتَ الشَّجَرَةِ فَعَلِمَ مَا فِىۡ قُلُوۡبِهِمۡ فَاَنۡزَلَ السَّكِيۡنَةَ عَلَيۡهِمۡ وَاَثَابَهُمۡ فَتۡحًا قَرِيۡبًا]

“Allah, ağaç altında sana biat veren müminlerden razı olmuştur. Onların kalplerinden geçenleri (niyet ve samimiyetlerini) bilmiştir. Bu nedenle onların üzerlerine huzur ve istikrar indirdi ve yakında bir fetih (Mekke fethi) ile ödüllendirecektir.”[Fetih Suresi 18]

Râşidî Hilâfet Devleti’nin İkinci Halifesi Ömer RadiyAllahu Anh bazı Müslümanlar bu ağaca değer vererek onu ziyaret etmeye başlayınca onu kesti. [İbniŞeybe]

Ömer RadiyAllahu Anh Haceru’l Esved’e yönelik şöyle dedi: “Sen taşsın. Ne fayda ne zarar getirirsin! Rasulullah’ın seni öptüğünü görmeseydim seni öpmezdim.”[Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai]

Sevap elde etmek üzere bir amel yapmak veyahut bir şeyi ziyaret etmekle ilgili şer’î bir delil geçmedikçe o davranışa itibar edilmez. Zira herhangi bir davranışa mukabil sevap veya ödül veren Allah’tır. Buna sevap verip vermeyeceğini ancak O bildirecektir. Rasulü’ne ya Kur’an ya da Sünnetle vahyedecektir. Kendini razı edecek amel-i salihi ancak O gösterir.

İşte Müslüman, herhangi bir davranışta bulunacağında Kur’an ve Sünnet’ten çıkarılan şer’î hükümle kayıtlı olmalıdır ki sevap elde etsin ve Allah’ın rızasını kazansın.

Allah’ın izniyle yakında kurulacak II. Râşidî Hilâfet Devleti I. Râşidî Hilâfet Devleti gibi davranacaktır. Müslümanları eğitip yönlendirecek, bidatları kaldıracak ve şer’î hükme muhalif olan tüm davranışları engelleyecektir. 

Esad Mansur