Soru:

 İslâm’daki cariye ve köle kavramlarını izah eder misiniz?

Cevap:

İslâm’dan önce cahiliyede, bütün halklarda olduğu gibi köle ve cariye edinme konusu yaygın idi. Zayıf ve güçsüz kimseler, borcunu ödeyemeyenler, bazı suçları işleyenler ve işgal edilen memleketin ahalisi ve esirleri köleleştiriliyordu. Yine fakir kimseler kendilerini veya çocuklarını zenginlere satıyorlardı.

 İslâm bu durumu tedavi etmek ve kölelerin kurtuluşunu sağlamak için birtakım hükümler getirdi. Öncelikle mevcut vakıada bulunan kölelere ve cariyelere iyilik yapmayı emretmiş, onlara eziyet çektirmeyi ve güçleri dışında iş vermeyi de yasaklamıştır.

[وَاعۡبُدُوا اللّٰهَ وَلَا تُشۡرِكُوۡا بِهٖ شَيۡــًٔـا‌ ؕ وَّبِالۡوَالِدَيۡنِ اِحۡسَانًا وَّبِذِى الۡقُرۡبٰى وَالۡيَتٰمٰى وَ الۡمَسٰكِيۡنِ وَالۡجَـارِ ذِى الۡقُرۡبٰى وَالۡجَـارِ الۡجُـنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالۡجَـنۡۢبِ وَابۡنِ السَّبِيۡلِ ۙ وَمَا مَلَـكَتۡ اَيۡمَانُكُمۡ‌ ؕ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ مَنۡ كَانَ مُخۡتَالًا فَخُوۡرَا ۙ‏]

“Allah’a kulluk edin ve O’na hiçbir şeyi şirk koşmayın. Ana babaya da iyilik edin. Akrabalar, yetimler, miskinler (yoksullar), akraba olan komşu, yakın komşu, yanınızdaki arkadaş, yolda kalmış olan kimse ve mülk edindiğiniz kölelere de iyilik edin. Şüphesiz ki Allah büyüklük taslayıp böbürlenen kimseleri sevmez.” [Nisa Suresi 36]

Bu ayette Allah Celle Celâlehû kölelerin değerini yükseltmiş, toplumda değer verilmeyen bu insanları insan yerine koymuş, diğer insanlara hem de yakın akrabalara ve komşulara nasıl iyilik yapılması gerekli ise onlara da aynı muamelenin yapılmasını emretmiştir.

Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

[اتَّقُوا اللَّهَ فِيمَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ هُمْ إخْوَانُكُمْ جَعَلَهُمْ اللَّهُ تَحْتَ أَيْدِيكُمْ فَأَطْعِمُوهُمْ مِمَّا تَأْكُلُونَ وَأَلْبِسُوهُمْ مِمَّا تَلْبَسُونَ وَلَا تُكَلِّفُوهُمْ مَا يَغْلِبُهُمْ فَإِنْ كَلَّفْتُمُوهُمْ فَأَعِينُوهُمْ]

“Mülk edindiğiniz kölelere karşı davranışınızda Allah’tan korkun! Onlar sizin kardeşleriniz! Allah onları ellerinizin altında koydu. Onları yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, güçleri dışında mükellef kılmayın. Eğer bir şey yapmakla mükellef kılarsanız onlara yardım edin.” [Buhari ve Müslim]

Bir adam mülk edindiği cariye ile yatarsa onun değerini yükseltmiş olur, kendi zevcesinin mertebesine, seviyesine getirmiş olur. Eğer doğum yaparsa onun çocuğu hür olur ve çocuk sahibi olduktan sonra efendisi vefat ederse hür kadın olur.

İslâm hür insanı köleleştirmeyi yasaklarken var olan köleleri azat etmeye teşvik etmiş, bunun sevabının çok büyük olduğunu vurgulamıştır:

– İslâm, bir insan kıyamet gününde kitabı sağ eline teslim edilen kimselerden olmak istiyorsa, cehennemden kurtulup cennete girme yollarından birisinin bir köleyi azat etmek olduğunu göstermiştir. Allah Celle Celâlehû şöyle buyurmuştur:

 [فَلَا اقۡتَحَمَ الۡعَقَبَةَۖ‏ وَمَاۤ اَدۡرٰٮكَ مَا الۡعَقَبَةُ ؕ‏ فَكُّ رَقَبَةٍ ۙ‏]

“Hayır! Zor geçidi aşamadı. O zor geçidin ne olduğunu biliyor musun? (Onu aşmak için) köle azat etmektir.” [Beled Suresi 11-13]

Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

[أَيُّمَا رَجُلٍ أَعْتَقَ امْرَأً مُسْلِمًا اسْتَنْقَذَ اللَّهُ بِكُلِّ عُضْوٍ مِنْهُ عُضْوًا مِنَ النَّارِ]

“Ne zaman ki bir adam, Müslüman bir köleyi kölelikten kurtarırsa Allahu Teâlâ da onun tüm organlarını cehennemin parçalamasından kurtarır.” [Buhari ve Müslim]

Yine İslâm bazı şer’î muhalefetlerin kefaretini köle azat etmek olarak belirlemiştir:

– Nisa Suresi 92. ayette gösterdiği gibi hata ile bir Müslümanı öldüren kimse bir diyet ödemekle birlikte bir köleyi azat etmelidir.

– Mücadele Suresi 3. ayette geçtiği gibi zıhar konusunda, karısına sen annem gibisin diyen kimsenin karısına tekrar dönebilmesi için bir köle kurtarması gerekir.

– Maide Suresi 89. ayette geçtiği gibi yeminin kefareti konusunda, yeminini bozan kimselerin önündeki seçeneklerden biri köle azat etmektir.

– Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in gösterdiği gibi Ramazan’da kasıtlı olarak orucunu bozan kimse önce bir köleyi azat etmelidir. Bulamazsa arka arkaya 60 gün oruç tutacaktır. Gücü yetmezse 60 yoksulu yedirecektir. [Müslim]

– Ayrıca Nur Suresi 33. ayette gösterildiği gibi kölelikten kurtulmak isteyen kimse kurtuluş için istenen miktarı temin ederse efendisi onu azat etmelidir.

– Tevbe Suresi 60. ayette geçtiği gibi İslâm Hilâfet Devleti köleleri azat etmek için bütçesinde bir bölüm tahsis eder ve zekât parasından bir kısmı da kullanır.

Bu uygulamalarla hemen hemen bütün köleler azat edilmiştir.

İslâm yeniden köle edinmeyi yasaklamıştır. Bir kimse önceden olduğu gibi borcunu ödeyemezse, bir suç işlerse, zayıf veyahut da esir olursa köleleştirilemez. Bir insan kendini veya çocuklarını satamaz.

Esirlerle ilgili İslâm’ın hükmü ise şu ayette gösterilmiştir:

[فَاِذَا لَقِيۡتُمُ الَّذِيۡنَ كَفَرُوۡا فَضَرۡبَ الرِّقَابِ ؕ حَتّٰٓى اِذَاۤ اَثۡخَنۡتُمُوۡهُمۡ فَشُدُّوۡاالۡوَثَاقَ ۙفَاِمَّا مَنًّۢا بَعۡدُ وَاِمَّا فِدَآءً حَتّٰى تَضَعَ الۡحَـرۡبُ اَوۡزَارَهَا]

“Savaşta kâfirlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Onlardan çok kan akıtırsanız (çok kimseyi vurmuş iseniz) esirleri bağlayın (teslim olanları esir alın). Bunları ya minnet göstererek karşılıksız serbest bırakın ya da fidye karşısında onları bırakın. Ta ki savaş bitinceye kadar böyle davranın.” [Muhammed Suresi 4]

Böylece esirleri köleleştirmek yasaklanmıştır. Sadece evinde kalmayıp savaşa katılmayıp da sırf ordunun çok olduğunu göstermek için ordu arkasında duran kimseler köleleştirilebilir. Savaşa katılan köleleştirilmez, fetih olunca evlerinde olan kimseler de köle olarak alınmaz.

Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem hiçbir esiri köleleştirmemiştir. Bedir esirlerinin kimini karşılıksız kimini ise fidye ile serbest bırakmıştır. Huneyn Savaşı’ndaki esirleri de köleleştirmemiştir. Ordunun çok olduğunu göstermek için savaş meydanına getirilip ordu arkasına yerleştirilen kimseler ise köle olarak alınmıştır. Kadınların kocaları ve çocukların babaları kadınlarını ve çocuklarını serbest bırakmayı temin etmek üzere İslâm’a girdiklerinde Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem onları kurtarmış, onların kadınlarını, çocuklarını ve sair akrabalarını serbest bırakmıştır.

Asrımızda silahlar geliştiğinden dolayı kimse savaş meydanına sıradan insanı getirmez. Böyle olunca da köle alma durumu kalmamıştır.

Hayber ve Kureyzaoğulları’nın durumlarına gelince bunlar kale ve surla kuşatılmış yerlerde savaşıyorlardı. Buraları savaş meydanına çevirdiler. Böylece kadınları ve çocukları savaşmadan savaş meydanında bırakmış oldular.

Silahlar gelişmesiyle beraber kaleli ve surlu şehir kalmamıştır. Dolayısıyla böylesi bir durum da olmadığından, bu şekilde de köle alınamaz.

Ayrıca bu durumlarda bunların köle olarak alınıp alınmayacağına dair kararı veren halifedir. Serbest bırakın derse bırakılırlar. Bu nedenle devlet reisi olarak Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem Huneyn’deki köle olarak alınan kimselerin serbest bırakılmasına karar verince herkes uydu. Zira hedef insanları köleleştirmek değil, onları İslâm’a kazandırmaktır. Bu maksatla köleleri serbest bırakır veya hiç almaz. Zira insanları Allah’ın dinine cezbetmek üzere İslâm’ın adaletini ve güzel muamelesini göstermek Hilâfet Devleti’nin dış siyasetinin bir amacıdır.

Esad Mansur