Soru:

Kredi kartı kullanmak, eğer ki karşılığında alışveriş yaptığın malın bedelini vaktinde ödersen (faize girmeden) caiz olur mu?

Eğer değilse buna kıyasen elektrik, su vb. kullanmamın hükmü de aynı mıdır?

Hilâfet Devleti’nde bu tür şeyler nasıl uygulanacaktır?

Cevap:

Eğer bir kimsenin bir bankada hesabı ve parası varsa ve bu bankadan aldığı kartıyla alışveriş yaparsa bir sakınca yoktur. Zira bu, bir havale şeklindedir. İslâm’da havale caizdir. Zira bankada parası vardır. Bu şekilde bir kişi borcunu ödemek, aldığı bir şeyin bedelini ödemek, parasını başka bir kimseye havale etmek, bir yerden veya bir kimseden başka yere veya başka bir kimseye göndermek için bankadan aldığı kartı kullanır. Havale ise hakkı kendi zimmetinden başka zimmete geçirmektir. Bu ise caizdir.

Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

[مَطْلُ الْغَنِيِّ ظُلْمٌ فَإِذَا أُتْبِعَ أَحَدُكُمْ عَلَى مَلِيٍّ فَلْيَتْبَعْ]

“(Kendi borcunu ödeme hususunda) zenginin oyalaması zulümdür. (Hakkını almak üzere) biriniz bir zengine havale edilirse ona gitsin.” [Buhari]

Başka rivayette ise şöyle geçmiştir:

[وَمَنْ أُحِيلَ عَلَى مَلِيءٍ فَلْيَحْتَلْ]

“Kim hakkını almak için bir zengine havale edilirse havaleyi kabul etsin.” [İbniHanbel]

Havaledeki şartlardan biri belli bir borç varsa onun karşılığının aynısını göndermektir. Belli olmayan bir şey için havale etmek caiz değildir.

Bu nedenle bir kimse belli bir borcu ödemek üzere bir bankada parası varsa banka yoluyla veya onun kartıyla havale yapabilir. Zira kendi parasından borcunu ödemektedir.

Faizli hesap caiz değildir. Kişinin maaşı bankaya gelirse banka yoluyla maaşından borcunu ödeyebilir. Yine bir yere borcunu ödemek üzere bankada borcunun miktarını yatırıp havale edebilir. Bunlar caizdir.

Kişinin bir bankada parası yoksa ve o bankadan bir kredi kartı alırsa bu caiz değildir. Bu işlemde banka veya bir şirket seni garanti edip aldığın malları senin yerine ödemeye kalkışır. Daha sonra bu banka veya şirket seni garanti ettiği miktar için ödeme yapılan miktarı senden tahsil etmeye girişir. Bu işlem ise havale işi değil, garanti etme hükümlerine dâhildir. Garanti eden kimse başka kimseyi garanti edecekse karşılıksız garanti etmelidir. Garanti ettiği kişinin borcunu karşılıksız ödemelidir.

Bu son işlem sigorta işi sayılır. Bu nedenle caiz değildir. Sigorta şirketi başka kimselere seni garanti eder, fakat senden garanti ettiği miktarı geri alır. Bu caiz değildir. 

Ebu Davud Cabir RadiyAllahu Anh yoluyla şu hadisi aktarmıştır:

كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لاَ يُصَلِّي عَلَى رَجُلٍ مَاتَ وَعَلَيْهِ دَيْنٌ فَأُتِيَ بِمَيِّتٍ فَقَالَ أَعَلَيْهِ دَيْنٌ ‏قَالُوا نَعَمْ دِينَارَانِ ‏قَالَ صَلُّوا عَلَى صَاحِبِكُمْ ‏فَقَالَ أَبُو قَتَادَةَ الأَنْصَارِيُّ هُمَا عَلَىَّ يَا رَسُولَ اللَّهِ ‏قَالَ فَصَلَّى عَلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَلَمَّا فَتَحَ اللَّهُ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ‏ أَنَا أَوْلَى بِكُلِّ مُؤْمِنٍ مِنْ نَفْسِهِ فَمَنْ تَرَكَ دَيْنًا فَعَلَىَّ قَضَاؤُهُ وَمَنْ تَرَكَ مَالاً فَلِوَرَثَتِهِ]

 “Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem borçlu bir kişi vefat ederse onun cenaze namazını kılmıyordu. Bir ölü getirilince Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle sordu: Bunun borcu var mıdır? Evet, iki dinardır, dediler. Bunun üzerine Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: Arkadaşınızın cenaze namazını kılın. Hemen Ebu Katade el-Ensari: Ey Allah’ın Rasulü bu iki dinarı ben öderim, deyince Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem onun cenaze namazını kıldı. Fetihler olunca Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: Her mümine kendi zatından önce daha ziyade ben sorumluyum, kim bir borç bırakarak ölürse onu ödemek benim üzerimdedir, kim (öldükten sonra) mal bırakırsa mirasçılarına ait olur.”

Burada biri borçlu, borcunun ödenmesi garanti edilen kimsedir. Diğeri borcu ödemeye garanti veren ve üçüncüsü ise kendisine borcun ödenmesine dair garanti verilen alacaklı vardır.

Garanti eden kimse karşılıksız borçlunun borcunu alacaklıya ödeyecektir.

İslâm’daki caiz olan garanti etme işi budur. Bir kişi başka bir kişinin borcunu ödeyecekse veya kefil olacaksa karşılıksız garanti edecektir.

Borç ortadadır, borçlu olan ölü olsun, diri olsun fark etmez, borcun başka kişi tarafından ödeneceğini bilip bilmemesi fark etmez. Fakat bir alacaklının var olması gerekir.

Borçlanma ise bir kişinin başka bir kişiden belli bir zamana kadar faizsiz geri ödemek üzere belli bir miktar almasıdır.

Allah Celle Celâlehû şöyle buyurmuştur:

[يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِذَا تَدَايَنتُم بِدَيْنٍ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى فَاكْتُبُوه]

“Ey iman edenler! Belirli bir süreye kadar borçlandığınız zaman onu yazın.”[Bakara Suresi 282]

Allah Celle Celâlehû şöyle de buyurmuştur:

[وَإِن كُنتُمْ عَلَى سَفَرٍ وَلَمْ تَجِدُواْ كَاتِبًا فَرِهَانٌ مَّقْبُوضَةٌ فَإِنْ أَمِنَ بَعْضُكُم بَعْضًا فَلْيُؤَدِّ الَّذِي اؤْتُمِنَ أَمَانَتَهُ وَلْيَتَّقِ اللّهَ رَبَّهُ وَلاَ تَكْتُمُواْ الشَّهَادَةَ وَمَن يَكْتُمْهَا فَإِنَّهُ آثِمٌ قَلْبُهُ وَاللّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ]

 “Eğer yolculukta iseniz bir kâtip de bulamazsanız, (borca karşılık) alınmış rehinler yeterlidir. Eğer birbirinize güvenirseniz, kendisine güvenilen kimse emanetini ödesin. Şahitliği gizlemeyin! Kim onu gizlerse o mutlaka kalben günahkârdır. Allah, yapmakta olduklarınızı bilendir.”[Bakara Suresi 283]

İşte borç belli zamana kadar birinin diğerine geri almak üzere belli bir miktar mal vermesidir. Birbirlerine güvenmez iseler alacaklı borç karşısında bir rehin alabilir.

Kredi kartı bir borçlanma değildir. Zira belli bir borç yoktur. Kredi kartı veren şirket isteyene bu kartı verir. Başkaları verdikleri mal ya da hizmet karşılığını kartı alan kimseden talep ettiklerinde kredi kartı veren şirket onu garanti eder ve öder, ondan sonra bu şirket bu kişiden bunu ister. Bu şekliyle yapılan işlem bir borçlanma değil, bir sigorta anlaşmasıdır. Yukarıda gösterdiğimiz gibi bu ise caiz değildir.   

Elektrik ve su gibi ihtiyaçlar ise bunları kullanan kimse tarafından belediye veya bir şirket ile faizsiz bir anlaşmaya binaen ödeniyor olmalıdır. Genellikle banka yoluyla veya postaneyle “havale” işlemiyle ödenmektedir. Faiz olmaksızın havalenin ücretini öder, bu ücret caizdir. Bir kişi maaşından veya satışından dolayı bankada parası varsa bankanın kartını kullanabilir. Ancak kredi kartı kullanması caiz değildir. 

Diğer taraftan elektrik, gaz ve su kamu mülkiyetine dâhil olan mallar ve servetlerdir. Özel şirketlere verilemez. Devlet bunu halka bedava, karşılıksız vermelidir. Ancak evlere kadar ulaştırdığı ve bakım yaptığı için cüzi bir ücret alabilir. Esasen elektik, gaz veya suyun parası yoktur. Herkes kaynağından alabilir. Fakat bu mümkün olmadığından dolayı devlet elektrik, gaz ve su şebekeleri döşer, herkesin evine kadar ulaştırır. Bu ulaştırma işi devletin üzerine bir sorumluluk değildir, kişi üzerindedir, bu nedenle devlet buna karşı ücret alabilir. Fakat elektrik, gaz ve suyun parasını alamaz. Çünkü bu devletin tebaasının malıdır. İslâm’daki hüküm budur. Bunu ise ancak İslâm’a dayalı bir devlet uygular, gerçekleştirir. Demokratik laik devletler ise bunu kesinlikle yapmazlar, bu işleri özel şirketlere verirler. Bu ise caiz değildir. Halifenin kontrolü altında kendisine bağlı devletin bir kurumu bunu üstlenmeli ve tebaaya bu hizmeti sunmalıdır.

Esad Mansur