İşgalcileri İslam diyarlarından çıkartmak ve onlarla savaşmak:

Müslümanlarla savaşanlara ve diyarlarını işgal edenlere karşı takınılması gereken tutum nedir?

Mescid-i Haram’da savaşmak ne zaman caiz olur?

İslam’ın cihattan hedefi nedir?

وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأَخْرِجُوهُمْ مِنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ وَالْفِتْنَةُ أَشَدُّ مِنْ الْقَتْلِ وَلَا تُقَاتِلُوهُمْ عِنْدَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ حَتَّى يُقَاتِلُوكُمْ فِيهِ فَإِنْ قَاتَلُوكُمْ فَاقْتُلُوهُمْ كَذَلِكَ جَزَاءُ الْكَافِرِينَ فَإِنْ انتَهَوْا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ

 “Onları (size karşı savaşanları) yakaladığınız yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çı­karın. Fitne, adam öldürmekten daha dehşetlidir. Mescid-i Haram’da onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. Eğer onlar size karşı savaş açarlarsa siz de onları öldürün. İşte kafirlerin ce­zası böyledir.

Eğer onlar (savaş, fitne ve küfürden) vazge­çerlerse, (şunu iyi bilin ki) Allah gafur ve rahîmdir.” (Bakara 191- 192)

Bu ayetler Kureyş hakkında nazil oldu, ayetin nüzul sebebi budur. Kureyş Müslümanları diyarlarından çıkarttı, onlarla savaştı ve insanları zorla Allah’ın dininden döndürmek için çalıştı.  Fakat Şer-i kaide şöyledir; “önemli olan ayetin nüzul sebebi değil, lafzının umumülüğüdür/genel manasıdır”. Buna binaen Müslümanları diyarların­dan çı­kartanlarla savaşılır ve onlar Müslüman diyarlarından kökten sökülürler. O zaman bu ayet Mekke’ye intibak ediyordu. Bu­gün Filistin’e intibak edi­yor, Yahudiler Müslümanların bir kıs­mını Filistin’den kovdular ve onlarla savaştılar. Bu ayete göre Müslümanların Yahudilere ay­nını yapmaları haktır, farzdır.. Kıbrıs’a intibak ediyor; İngilizler 1. Cihan Savaşında Kıbrıs’ı işgal edip kendilerine ilhak edince Kıbrıs’ın ahalisi hep Müslümandı, sinsi üslupla onların çoğunu oradan çıkartıp yerine Hıristiyan Rum ve Yunanlıları yerleştirmek için değişik oyun yaptılar ve ondan sonra yönetimi Hristiyanlara teslim ettiler ve bunlar birçok Müslüman öldürdüler ve kovdular. Bu nedenle orada kâfirler çoğunluk teşkil etti ve Müslümanlar azınlıkta kaldı. Türk ordusunun yaptığı gibi sadece kuzey Kıbrıs’la yetinip Rumlarla bir şekilde orada yönetimi paylaşmak doğru değildir, şeriatça caiz değildir. Allah’ın emrine göre farz ve doğru olan bütün Kıbrıs’ı kurtarıp Müslümanlara teslim etmek ve Türkiye’ye ilhak etmektir. İşgal edilen Keşmir de durum aynıdır. Karabağ dâhil olmak üzere işgal edilen Azerbaycan topraklarını kurtarmak farzdır. İşte her hangi Müslüman memleket işgal edilince oradan düşmanı çıkarmak Müslümanlara farz olur.

Burada ki fitnenin manası; insan­ları dinlerinden döndürmektir. Allah-u Teâlâ; وَالْفِتْنَةُ أَشَدُّ مِنْ الْقَتْلِ  “…Fitne katletmekten, öldürme işinden daha dehşetlidir.” diye beyan etmektedir. Buna göre, din ve onu korumak candan ve her şeyden daha üstündür.Müslüman dinini korumak için ca­nını feda eder, onun uğrunda da savaşır, onu hâkim kılmak için şehit olmaya hazır olur.Birçok ayette; “Allah uğrunda mallarınızla ve canlarınızla sava­şın” emri bu manadadır, hem de Müslümanlara direk emirdir. Bunun manası; dini korumak ve yük­seltmek mal ve candan daha üstündür, her şey­den üstündür.

Tevbe suresi 24. ayette Al­lah, Resulü ve onun uğrunda cihadın her şeyden daha sevgili ve daha üstün olduğu gös­terildi. Eğer biri diğer şeyleri daha sevgili sayarsa onun fasık olduğunu gösterdi ve onu azapla tehdit etti.

Allah bu ayette şöyle buyurdu:

 قُلۡ اِنۡ كَانَ اٰبَآؤُكُمۡ وَاَبۡنَآؤُكُمۡ وَاِخۡوَانُكُمۡ وَاَزۡوَاجُكُمۡ وَعَشِيۡرَتُكُمۡ وَاَمۡوَالُ ۨاقۡتَرَفۡتُمُوۡهَا وَتِجَارَةٌ تَخۡشَوۡنَ كَسَادَهَا وَ مَسٰكِنُ تَرۡضَوۡنَهَاۤ اَحَبَّ اِلَيۡكُمۡ مِّنَ اللّٰهِ وَرَسُوۡلِهٖ وَ جِهَادٍ فِىۡ سَبِيۡلِهٖ فَتَرَ بَّصُوۡا حَتّٰى يَاۡتِىَ اللّٰهُ بِاَمۡرِهٖ‌ؕ وَاللّٰهُ لَا يَهۡدِى الۡقَوۡمَ الۡفٰسِقِيۡنَ

“ Deki, eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretleriniz, mülk edindiğiniz mallar, kesadından korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden meskenler size Allahtan, Resulünden ve onun uğrunda cihattan daha sevgiliyse Allah kendi emrini (azabı) getirinceye kadar bekleyin. Allah fasık olan kimseleri hiç sevmez”. (Tevbe 24)

Fasık olanın manası dinden çıkan kimsedir. Mutlak veya cüzi fasıklık vardır. Eğer dinin temeline, akidesine ve ahkâmına inanıyorsa fakat uygulamıyorsa fasık denilir, bu dinden cüzi bir çıkış sayılır, ama büyük haramdır. Fakat akideyi veya ahkâmı veyahut namaz, oruç, zekât, hac, cihat, Allah’ın indirdikleriyle hükmetmek gibi kesin delille ve delaletle sabit olan hükmü reddediyorsa mutlak şekilde fasık denilir ve tamamen dinden çıkmış bir kimse sayılır, mürtettir. 

Birçok ayette Resule hürmet ve saygı göstermek, onun şanını yükseltmek, onun değerini takdir etmek, emrine uymak ve nehyinden vazgeçmenin farz ve imandan olduğu gösterilmektedir. Resulle alay etmek ve onu horlamak küfürdür. Onun karikatürlerini çizmek onunla alay etmektir, dinle alay etmek demektir, küfürdür ve İslam’a apaçık düşmanlıktır. Onu savunmak dini savunmaktır. Bu nedenle ayette onun sevgisi Allah’ın sevgisiyle beraber gösterildi ve onu korumak için cihad edilir.   

Ayet Mescid-i Haram’da savaş yapmayı nehyediyor.

 وَلَا تُقَاتِلُوهُمْ عِنْدَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ حَتَّى يُقَاتِلُوكُمْ فِيهِ “Mescid-i Haram’da onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın”.

 Zaten Mescid-i Haram olarak adlandırıldı. Çünkü o mescitte savaşmak ve öldürmek ha­ramdır. Ancak, kâfirler Müslümanlarla savaşırlarsa Müslümanların onlarla sa­vaşmaları haktır ve farzdır. Müslümanlar onlarla sava­şırken onları öldürebilirler. Böylece, savaş ve öldürmenin haram kılınan yerde/ Mescid-i Haram’da da yapılmasına izin geldi.  Ancak bu şekilde Allah’ın dini ve Müslümanlar korunurlar.

Dünyayı, malı, lüks hayatı, ço­cuk­ları, kadınları ve başka dünyevi eş­yaları tercih eden Müslümanlar, din ve onun hâkimiyeti gidince ne hale düş­tüklerini düşünmüyorlar mı? 

فَإِنْ قَاتَلُوكُمْ فَاقْتُلُوهُمْ كَذَلِكَ جَزَاءُ الْكَافِرِينَ

“Eğer onlar size karşı savaş açarlarsa siz de onları öldürün. İşte kâfirlerin ce­zası böyledir”.

Ayete göre saldıran kâfirlerin cezası ölümdür, ancak saldı­rıdan vazgeçerlerse, fitne işinden vaz­geçerlerse ve Allah’ın dinine uyarlarsa Allah onları affeder ve rahmet eder. Bunun manası kâfirler yalnız kuvvet dilini anlarlar, eğer onlara karşı savaşılmazsa Müslümanları dinlerinden döndürünceye kadar savaşırlar. Bu nedenle karşılık vermek haktır ve farzdır.

فَإِنْ انتَهَوْا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ

Eğer onlar (savaş, fitne ve küfürden) vazge­çerlerse, (şunu iyi bilin ki) Allah gafur ve rahîmdir.”

Yani, daha önce Müslümanlarla savaş­mışlarsa ve onları dinlerinden vazgeçirmeye çalışmışlarsa, ondan sonra tövbe edip İslam’a girer­lerse Allah onları affeder ve rahmet eder. Çünkü böyle şeyler ya­pan bazı kâfirler İslam’a girmek iste­diler ama korktular. Allah bu ayetle onları müjdeliyor. Zira Müslümanlar intikamcı değildir. Kim tövbe edip İslam’a gi­rerse kâfir iken ne yapmışsa affedilir.

Zira İslam devletinin reisi olan Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in liderliğinde Müslümanlar Mekke’yi fethedinceye kadar Kureyş’le savaştılar, Kureyşlileri afettiler, ezilen ve İslam hakikatini idrak etmeyen cahil insanları da kurtardılar.

İşte İslam’ın hedefi insanları öldürmek değil, onlara musallat olmak veya onları sömürmek ve ezmek değil, onları karanlıktan kurtarmak, hidayete getirmek, dünyada ve ahirette mutlu etmektir. Bunun için cihat hak davasıdır, bu hedefle yapılır, hiçbir şekilde sömürmek ve tasallut etmek üzere yapılmaz. Sömürgeci kâfirlerin savaşlarına hiç benzemez, zira onların savaşı sömürmek, ezmek ve halkları fakir bırakıp servetlerini çalmak içindir. Bu nedenle bunlara karşı da cihat edip, Müslümanların diyarından çıkarmak hak ve farzdır.