-153-

Müşrik kadınlarla evlenmemek ve Kâfir erkeklere kız vermemek:

Müslüman kadın bir kâfir erkekle evlenebilir mi?

Müslüman erkeğin Hristiyan veya Yahudi kadınla evlenmesi yasaklandı mı?

Zina edenle evlenmek yasak mıdır?

Hangi vasıflara haiz kadınla evlenmek tercih edilir?

Hangi insanlara hatırlatma yarar?

وَلَا تَنكِحُوا الْمُشْرِكَاتِ حَتَّى يُؤْمِنَّ وَلَأَمَةٌ مُؤْمِنَةٌ خَيْرٌ مِنْ مُشْرِكَةٍ وَلَوْ أَعْجَبَتْكُمْ وَلَا تُنكِحُوا الْمُشْرِكِينَ حَتَّى يُؤْمِنُوا وَلَعَبْدٌ مُؤْمِنٌ خَيْرٌ مِنْ مُشْرِكٍ وَلَوْأَعْجَبَكُمْ أُوْلَئِكَ يَدْعُونَ إِلَى النَّارِ وَاللَّهُ يَدْعُو إِلَى الْجَنَّةِ وَالْمَغْفِرَةِ بِإِذْنِهِ وَيُبَيِّنُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ

“Müşrik kadınlar mümin olma­dıkça onlarla evlenmeyin. Oysa müşrik kadın hoşunuza gitsede, mümin cariye ondan daha hayırlıdır. Yine müşrik erkekler mümin olmadıkça onlara kız vermeyin. Müşrik erkek hoşunuza gitsede mümin köle ondan daha hayırlı­dır. Zira müşrikler cehenneme çağırı­yorlar. Allah ise cennete ve kendi iz­niyle olacak mağfirete çağırıyor, Ayetlerini de insanlara gösteriyor, umulur ki hatırlarlar.” (Bakara 221)

Bu ayetin nüzul sebebi; Resullullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Mekke’den bir arkadaşını çıkartmak için Kenan bin Hüseyin el-ğanvi adlı bir Müslüman göndermişti. Bu kişi cahiliye de Mekke’de ikamet eden bir kadını seviyordu. Kendi yanına gelince İslam’ın cahiliye’deki olanı (zina ve buna yaklaştıran konuları) haram kıldığını o kadına demiştir. Kadın dedi ki; “Benimle evlen!” Bu Müslüman; “Resullullah’a döneceğim ve ona soracağım” demiş­tir.

Resullullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem o kadınla o Müslümanın evlenmesini nehyetmiştir. Çünkü bu kadın müşriktir. Kurtubi Mukatil’den bunu rivayet etmiştir. İbn-i Kesir Suddi’den şunu rivayet etmiştir:

Abdullah bin Revaha adlı sahabe siyah bir cariyeye sahip idi. Bir sefer kızıp yüzüne tokat atmıştı. Resulullah’a gidip olayı anlatmış, Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem o sahabeye şöyle sormuştu: “O nasıldır?” Abdullah bin Ravaha: “Namaz kılar, oruç tutar, güzel abdest alır ve la ilahe illallah ve Muhammed Resulullah diye şahadet getirir” demiştir. Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem: “Ey Ebu Abdullah! Bu kadın mümindir!” demiştir. Abdullah bin Revaha; “Seni hakla gönderen Allah’a yemin ederim ki onu azat edeceğim ve onunla evleneceğim.” dedi. Bunu yapınca bazı Müslümanlar onu kötülemiş­ler, o cariyesiyle evlendi diye onunla alay etmişlerdir. Bunlar ise bazı müşrik kadınlarla evlenmek istiyorlardı. Çünkü o kadınlar hür ve toplumda sayıca değerli idiler. Bu müna­sebetlerle Allahu Teâla’nın bu ayeti indirdiğine dair rivayetleri âlimler aktardılar. Bir kısım âlimler Allah-u Teâla’nın bu ayetle bütün kâfir ka­dınlarla evlenmeyi yasakladığını söylediler.

Evet, müşrikler kâfirdirler, öyleyse her kâfir kadınla evlenmek yasak olmuştur. Ancak iffetli Yahudi ve Hristiyan kadınlarla Müslüman erkeklerin evlenebileceğine dair tahsis geldi. Oysa onlar da kâfirdir. Fakat bu özel hükümdür. Allah şöyle buyurdu:

الْيَوْمَ أُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ ۖ وَطَعَامُ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ حِلٌّ لَّكُمْ وَطَعَامُكُمْ حِلٌّ لَّهُمْ ۖ وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ الْمُؤْمِنَاتِ وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِن قَبْلِكُمْ

“Bugün size temiz ve hoş yemekler helal kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helal, sizin yiyecekleriniz de onlara helaldir. Mümin kadınlardan iffetli olanlarla, daha önce kendilerine kitap verilenlerden olan iffetli kadınlar da size helaldir.” (Maide 5)

Başka âlimler mü­minlerin Ehl-i kitabın kadınlarıyla evlenme­lerine müsaade eden bu ayetle bir tahsis getirip, Ehl-i kitap olan kadınlarla evlenmeye müsaade ettiğini sa­vundular. Bazıları ise bunun tersini söylediler: Bu ayet genel olup Maide suresindeki o ayeti nesh etmiştir. Böylece kâfir kadınlar müşrik ol­sun Ehl-i kitap olsun onlarla evlenmek ha­ramdır. Bu görüşü savunanlardan İbn-i Ab­bas vardır. Fakat Hz. Ömer Radiyallahu Anh Ehl-i Kita­bın kadınlarıyla evlenmeyi haram görmü­yordu fakat onu sevmiyordu. Hatta bazı sahabelerin Ehl-i Kitap’ın kadınlarıyla ev­lenmelerini nehyetmiş ve onların boşanmalarını emretmiştir. Bu nedenle Huzeyfe bin Elyaman r.a’ın Ehl-i Kitap’tan bir kadınla evlenince ondan ayırılmayı istemiştir.

İbni Atiyye şöyle rivayet etti:

“أَنَّ حُذَيْفَةَ بن اليَمَانُ تَزَوَّجَ بِكِتَابِيَّةٍ فَأرَادَ عُمَرُ أَنْ يُفَرِّقَ بْيَنهُمَا فَقَالَ لَهُ حُذَيْفَةُ أَتَزْعُمُ أَنَّهَا حَرَامٌ فَأُخَلِّي سَبِيلَهَا يَا أَمِيرَ المُؤْمِنِينَ فَقَالَ لَا َأزْعُمُ أًنَّهَا حَرَامٌ وَلَكِنِّي أَخَافُ أَنْ تَعَاطَوُا الْمُومِسَاتِ مِنْهُنَّ”

 “Huzeyfe b. Yeman kitap ehlinden bir kadınla evlendi. Ömer ise onları birbirinden ayırmak istediğinde Ömer’e şöyle dedi: Onunla evlenmenin haram olduğunu iddia ediyorsan hemen onun yolunu açayım, ey müminlerin emîri? Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: Onunla evlenmenin haram olduğunu iddia etmiyorum. Fakat onların fuhuş ve zina yapan kadınlarıyla evlenmenizden korkuyorum.”

Halife Ömer’in korkusu zina eden kadınlarla evlenmektir, zira Hristiyan ve Yahudiler arasında zina yaygındır. Fakat ayette geçen müsaadeye göre iffetli kadın olursa onunla evlenmekte sakınca görmemiştir. Başka rivayete göre Hz. Ömer r.a Müslümanların mümin kadınlarla evlenmekten vazgeçip Yahudi veya Hristiyan kadınlarla evlenmelerine meyletmelerinden korktuğundan dolayı bu kadınlarla evlenmelerini istemedi. Bu şekilde Müslüman kadınları ihmal etmiş olurlar.

İbni Cerir’in tahriç ettiği bir rivayette şöyle geçti:

أنَّ حُذَيْفَة تَزَوَّجَ يَهُودِيَّةً فَكَتَبَ إِلَيْهِ عُمَرُ خَلِّ سَبِيلَهَا فَكَتَبَ إِلَيْهِ أَتَزْعُمُ أَنَّهَا حَرَامٌ فَأُخَلِّيَ سَبِيلَهَا فَقَالَ لَا أَزْعُمُ أَنَّهَا حَرَامٌ وَلَكِنْ أَخَافُ أنْ تَعَافَوْا الْمُؤْمِنَات

“Huzeyfe Yahudi bir kadınla evlenince Ömer bu kadını serbest bırakmasını (boşamayı) bildiren bir mektup yazdı. Huzeyfe Ömer’e: Onunla evlenmenin haram olduğunu mu iddia ediyorsun? Öyleyse onu serbest bırakayım, diye cevap verince, Ömer şöyle dedi: Onunla evlenmenin haram olduğunu iddia etmiyorum, fakat ben (onlar nedeniyle) mümin kadınlarla evlenmekten hoşlanmamanızdan korkuyorum.”

İmam Malik gibi bazı âlimler Ehl-i Kitap’tan cariye olanlarla evlenmeyi haram olarak görürken, Ebu Hanife ve arkadaşları (mezhep müçtehitleri) bunu caiz olarak gördüler. Yine de Ehl-i Kitap olanlar ile harp halindeyken evlenmek haramdır. İmam Malik bunu mekruh gördü.

Netice olarak, Ehl-i kitap olan iffetli kadın­larla evlenmek caizdir. Çünkü Maide suresi 5. ayet bunu mubah kılıyor. Bakara’daki 221. Ayet ise sırf müşrik olan kadınlarla ev­lenmeyi yasaklamıştır. Maide’deki 5. ayeti nesh etmez. Nitekim Resullullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Hacer adlı yerde ikamet eden Mecusiler hakkında sorulunca;

سُنُّوا بِهِمْ سُنَّةَ أَهْلِ الكِتَاب غَيرَ نَاكِحِي نِسائِهِم وَلا آكِلي ذَبَائِحِهِمْ

 “Ehl-i Kitap’a nasıl muamele ya­parsanız onlara karşı muamele yapın, an­cak onların kadınlarıyla evlenmeyin ve kes­tiklerini yemeyin” buyurmuştur. (Muvatta, Beyhaki, Tebaranı, İbni Şeybe, Abdürrazık) Zira Mecusiler ateşperest oldukları için müşrik sayılırlar.

Hz. Ömer Radiyallahu Anh ileri görüşe sahip idi, Ehl-i kitabın kadınlarıyla evlenmeyi nehyedince haram kılmadığını da göstermiştir. Fa­kat bunlarla evlenmenin neticelerinin kötü olabileceğinden çekini­yordu. Çünkü Ehl-i kitap arasında zina yay­gındır. Bu Hz. Ömer döneminde öyle idi. Nasıl ki bu asırda Hıristiyanlıktan sadece isim ve şekil kaldı, kapitalizm bunlara egemen oldu ise onlarda da zina etmeyen kadın pek bulunmazdı. Kızları baliğ olur olmaz veya daha önce zinaya başlarlardı. Hatta buna zina demezler, sadece evli olan kocasına ihanet ederse zina derlerdi, bunu da kaldırdılar. Oysa İslam’da bekâr olsun evli olsun şer’i evlilik sözleşmesi olmadıkça zina sayılır. Yahudilerin de Hristiyanlardan hiçbir farkı yoktur. İki tarafta bunu hafif görmektedirler. Yine laikliğe dayalı kapitalizmi ve demokrasiyi benimsedikten sonra evlilik dışında erkek kadın ilişkileri normal görülmektedir. Bir kadın zina ediyorsa kesin­likle onda hayır yoktur. İffet, fazilet, namus ve şeref bilmeyen kadın iyi nesil yetiştire­mez. Düşünün, eğer bunlar çocuk yaparsa onu nasıl yetiştirecekler?

Nitekim Allah Müslüman olsa bile zina eden kadınla evlenmeyi yasakladığı gibi zina eden erkeğe kadın vermeyi de nehyetmiştir. Allah şöyle buyurdu:

اَلزَّانِىۡ لَا يَنۡكِحُ اِلَّا زَانِيَةً اَوۡ مُشۡرِكَةً وَّ الزَّانِيَةُ لَا يَنۡكِحُهَاۤ اِلَّا زَانٍ اَوۡ مُشۡرِكٌ‌ ۚ وَحُرِّمَ ذٰ لِكَ عَلَى الۡمُؤۡمِنِيۡنَ‏  

“ Zina eden erkek, zina eden kadın veya müşrik kadından başkasıyla evlenemez. Zina eden kadın, zina eden erkek veya müşrik erkekten başkasıyla evlenemez. Oysa bu evlilik müminlere haram kılınmıştır” (Nur 3)

İşte zinadan tamamen vazgeçmeyip tövbe etmeyen her hangi bir kadınla evlenmek haram olduğu gibi zinadan tamamen vazgeçmeyip tövbe etmeyen erkekle iffetli Müslüman kadının evlenmesi de haramdır.

Müşrikler; Ehl-i kitap olmayan kâfirler (putperest, Mecusi, Hindu, Budist, v.s.) gibidir. Ehl-i kitap ve müşrikler onlar gibi olmamakla birlikte bunlarda kâfirdir. Fakat Allah-u Teâla Ehl-i kitap iffetli kadınla­rıyla evlenmeyi mubah kılıp müşrik ka­dınlarla evlenmeyi haram kılarken illet veya hikmet göstermemiştir. Bundan dolayı akli illet veya hikmet göste­rilemez.

Fakat mümin kadınlar kâfir kadınlar­dan daha hayırlıdır. İman üzerine nesil ye­tiştirir, kocasıyla herhangi bir ihtilaf olursa iman kurallarına ve imandan fışkıran fikir­lere ve hükümlere döner. Allah’ın davet ettiğine davet eder, Allah’a, cennete ve mağfirete davet eder. Bunun manası; cennete götüren yola çağırır, ibadet, ahlak ve muamelatla ilgili Allah’ın ahkâmına bağlanmaya çağırır. Ay­rıca, günahlarından dolayı Allah’tan mağfiret diler ve tövbe eder. Bu nedenle Resullullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem dinine bağlı olan kadınla evlenmeyi tercih etmemizi istemiştir. Şöyle buyurmuştur:

تُنْكَحُ الْمَرْأَةُ لِأَرْبَعٍ لِمَالِهَا وَلِحَسَبِهَا وَجَمَالِهَا وَلِدِينِهَا فَاظْفَرْ بِذَاتِ الدِّينِ تَرِبَتْ يَدَاكَ

“Kadınla şu dört nedenle evlenilir: malı ve mülkü için, soyu için, güzelliği için ve dini içindir. Fakat dinine bağlı olan kadını elde etki senin elin müba­rek olsun.” (Buhari,Müslim, Tirmizi)

Buna benzer birçok hadis geçmekte­dir. Hepsi de salih ve dinine bağlı olan kadın­larla evlenmeyi tercih eder. Çünkü dinine bağlı olan kadınla anlaşabilirsin ve bütün ihtilafları onunla çözebilirsin. Paralı olan kadın kocasına kibirlilik gösterebilir ve ona tahakküm edebilir. Ayrıca zenginlik daimi değildir, her an insan malı ve mülkü kay­bedebilir. Güzellik aldatıcıdır, hem de geçi­cidir, güzel kadın mağrur olabilir. O halde Kocası onu zor idare eder. Soylu kadında kibirlilik te gösterebilir, bu şekilde kocası onunla zor geçinir. Çünkü bütün bu hususlar in­sanı aldatabilir. Fakat iffetli kadın zengin veya güzel veyahut soylu olursa onunla evlenmek yasak veya mekruh değildir, tersine mübahtır. Ancak dine bağlılıkla beraber kadında diğer üç sıfat veya bir kısmının olması güzeldir.

Yine dindar ve ahlaklı erkekle kadının evlenmesi tercih edilir. Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmaktadır:

إِذَا جَاءَكُمْ مَنْ تَرْضَوْنَ دِينَهُ وَخُلُقَهُ فَزَوِّجُوهُ إِنْ لَمْ تَفْعَلُوا تَكُنْ فِتْنَةٌ فِي الْأَرْضِ وَفَسَادٌ كَبِيرٌ

“Dini ve ahlakı hoşunuza giden biri (bir erkek) geldiği zaman onu evlendiriniz, kız verin. Böyle yapmadığınız takdirde yeryüzünde fitne olur ve fesat yayılır.” (Tirmizi, İbni Maceh, İbni Hibban)

Şu varki, idrakle ve kavrayışla dine bağlılık insanı ahlaklı, anlayışlı, mütevazı ve üstün kılar. Dini ve Şeri hükümleri kavramadan dine cahilce bağlanmak tehlikelidir, öyle insanla anlaşmak ve geçinmek zor olur. Müslüman etraflıca dinini kavramalıdır, Batı kültürden etkilenmişse onunla anlaşmak zor olur. Zira evlilikte en önemli husus kadının kocasına itaat emesi ve erkeğin karısına değer vermesi ve nafaka yapmasıdır. Bunlarda dengesizlik olursa evlilik tehlikede olur. Herkes İslam’a göre hakkı ve vecibesini bilmelidir. Nitekim evlilikten asıl maksat nesli devam ettirmek ve erkek ile kadının hayatta dayanışması ve birbirine yardım etmesidir, birbirleri yanında huzur ve sükûnet bulmasıdır. Cinsi tatmin asıl değildir, evlilikten gelen bir neticedir ve geçici içgüdüsel tatmindir, belli zamanda bir ihtiyacı gidermektir, daimi değildir. Zira erkek veya kadın hastalanınca veya yaşlanınca evliliklerini devam ettirirler.

Batı bakışı ise; erkek ile kadın arasında ilişki sırf cinselliktir. Bu nedenle evlilik şart koşulmuyor, dost olabilirler, önemli olan bir araya gelirlerse veya beraber olurlarsa cinsi tatmin gerçekleştirmektir, onu düşünürler, bu olmazsa bir araya gelmezler. Bu nedenle artık evliliğe hiç önem vermez oldular, çocuk yapmaktan kaçınırlar. Temel taş cinsi tatmin olunca fuhuş ve zina çok yaygın oldu, boşanma çoğaldı, hatta eşcinsellik çok yayıldı.  Kadın yaşlanınca ona değer vermezler. Sırf güzelliği ve cinsi cazibeyi düşünürler. Ayrıca hürriyet fikrini yayınca herkes serbest olur, kadın kocasına itaat etmez, izinsiz evden istediği zaman çıkar ve istediği kimseyle buluşur. Erkek ona bir şey diyemez. Bu şekilde Batıda aile müessesi yıkıldı, fazla kalmadı ve bu kültürü İslam memleketleri dâhil olmak üzere dünyada yayıyorlar, düştükleri bataklığa bütün insanları düşürmeye çalışıyorlar. Bu şekilde kendileri gibi bütün dünyanın bedbaht olmasını arzu ediyorlar. 

Müslüman erkek Ehl-i kitap olan iffetli kadınla evlenebilir. Fakat Ehl-i kitaptan olan erkekle ne olursa olsun Müslüman kadın ev­lenemez, çünkü haram kılınmıştır. Maide suresi 5. ayet erkek müminlerin Ehl-i kitap’ın kadınlarıyla evliliğine müsaade ediyor. Tersi müsaade edilmiyor, bunun nedeni de gösterilme­miştir.

Al­lah-u Teâla mümin kadınların kâfirlerle evlenmemelerini açık şekilde beyan etmiştir:

“يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا جَاءَكُمْ الْمُؤْمِنَاتُ مُهَاجِرَاتٍ فَامْتَحِنُوهُنَّ اللَّهُ أَعْلَمُ بِإِيمَانِهِنَّ فَإِنْ عَلِمْتُمُوهُنَّ مُؤْمِنَاتٍ فَلَا تَرْجِعُوهُنَّ إِلَى الْكُفَّارِ لَا هُنَّ حِلٌّ لَهُمْ وَلَا هُمْ يَحِلُّونَ لَهُنَّ”

“ Ey İman edenler! Mümin Kadınlar (mümin olduklarını iddia ederek) hicret ederlerse onları sorgulayın. Eğer mümin olduklarını bilirseniz (tespit etmişsiniz) onları kâfir erkeklere geri göndermeyin, çünkü bu (mümin) ka­dınlar onlar (o kâfirler) için hiç helal değildir. Onlar da (erkek kâfirler) o mümin kadınlar için helal olmazlar” (Mümtehine 10)

Kâfirler hem Ehl-i kitap olan Yahudi ve Hıristiyanlar hem de Ehl-i kitap olmayan müşrikler/Mecusi, Budist, komünist, ateist, Hindu vs.dir.

İşte asla Müslüman kadın Müslüman olmayan erkekle veya zinakar bir Müslüman erkekle de hiç evlenemez. Erkek Müslüman müşrik kadınla veya iffetsiz bir Yahudi ve Hristiyan veyahut zinakar bir Müslüman kadınla evlenemez.

Allah bu ayeti şu ifadeyle bitirdi:

وَيُبَيِّنُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ

“Ayetlerini de insanlara gösteriyor, umulur ki hatırlarlar.”

Allah’ın hükümleri birer ayetlerdir. Daha önce müminlere içki, kumar ve yetime karşı muamele hakkında hükümler beyan ettikten sonra müşrik kadınlarla ve iffetli olmayan ehl-i kitaptan kadınlarla evlenmeyi ve müşrik erkeklere kız vermeyi haram kıldıktan sonra Allah bu ayetleri insanlara gösteriyor, umulur ki hatırlarlar dedi. Bunların Allah’ın hükümleri olduklarını hatırlasınlar, Allah’ın ayetleri şaka değildir, hafife alınmaz. Bunlar Allah’ın hükümleridir ki ciddiyete alınmalı ve tam tamına uyulmalıdır. Bunlar beşerin teşri, kanunu değildir ki oynansın veya değiştirilsin. Zira beşerin koydukları kanunlarla oynarlar ve değiştirirler. Bazı insanlara uygularken başkalarına uygulamazlar veya çıkarlarına göre çevirirler veyahut hevalarına göre değiştirirler. Dikkatli olun ey müminler; bunlar Allah’ın ayetleridir, hükümleridir, değiştirilemez! Demektedir.

Ayrıca hitap insanlara yöneliktir. İnsanlara ayetlerini gösterir deyince akılını kullanan kimsedir.  Hakkani insan olur, hakkı ve hakikati arayan kimsedir. Bunları düşünürse doğru olduğunu idrak eder. Ama düşünmeyen, zevkine düşkün olan ve sırf çıkarı için çalışan kişi bunları kabul etmez. Bu normal insan değildir, Araf suresinde 175-179. Allah’ın ayetlerini görüp kabul etmeyenleri köpeklere ve hayvanlara benzetti, tersine onların daha aşağı olduklarını vurguladı. Çünkü hayvanalar özürlü akılları yoktur, düşünemezler. Fakat bunların akılları vardır, fakat gerçeği keşfetmek ve hakkı bulmak için hiç kullanmazlar. Sadece zevkleri ve çıkarları için kullanırlar. Bu nedenle bu ayetler onlara hatırlatılmaz, insan gibi bir şahsa hatırlatılır. Müminler gerçek manada insandır. Çünkü Allah’ın ayetlerine inandılar ve uydular, onun şeriatının her hükmünü titizlikle uygulamaya çalışırlar. İşte bunlara hatırlatılır. Kâfirler ve benzerleri ise aklı doğru dürüst kullanmaya ve insaflı olmaya, şartlı olmaksızın düşünmeye davet edilir.

Nitekim Allah şöyle buyurdu:

وَمَا يَذَّكَّرُ اِلَّاۤ اُولُوا الۡاَلۡبَابِ‏

“ Ancak akıl sahipleri hatırlarlar” (Al-i İmran 7)

وَّذَكِّرۡ فَاِنَّ الذِّكۡرٰى تَنۡفَعُ الۡمُؤۡمِنِيۡنَ‏ 

“Hatırlat, zira hatırlatma müminlere fayda verir” (Zariyet 55)

فَذَكِّرۡ اِنۡ نَّفَعَتِ الذِّكۡرٰىؕ‏  سَيَذَّكَّرُ مَنۡ يَّخۡشٰىۙ‏  وَيَتَجَنَّبُهَا الۡاَشۡقَىۙ‏  الَّذِىۡ يَصۡلَى النَّارَ الۡكُبۡرٰى‌ۚ‏

“ Eğer hatırlatma fayda veriyorsa hatırlat. Oysa Allahtan korkan kimse hatırlar. Eşkıya (Allahtan korkmayanlar) hatırlamaktan kaçınırlar. Onlar büyük ateşte (cehennemde) yakılacaklar” (A’la 9-12)