-157-

Erkeğin karısıyla ilişki kurmamak için yemin etmesi:

Erkek karısıyla ilişki kurmamak için yemin ederse hüküm nedir?

Kadının hakkı nedir?

Erkek ona hakkını vermezse kim temin eder?

لِلَّذِينَ يُؤْلُونَ مِنْ نِسَائِهِمْ تَرَبُّصُ أَرْبَعَةِ أَشْهُرٍ فَإِنْ فَاءُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ . وَإِنْ عَزَمُوا الطَّلَاقَ فَإِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ

“Kadınlarıyla cima yapmamak üzere yemin edenler için dört ay vardır. Eğer bundan dönerlerse, Allah (affedici) ve (rahmet sahibi) rahmet eyler.

Eğer boşamaya karar alırlarsa Allah onları (işiten) işitir ve (bilen) bilir.” (Bakara 226-227)

Daha önceki ayetlerde her konuyla ilgili yemin etme konusundan söz edildi. İnsan ne zaman yemin edebilir, ne zaman yemin edemez, ne zaman yemininden döner, kasıtlı ve kasıtsız yemin ve buna benzer hususları açıkladık. Fakat buradaki yemin etme meselesi farklıdır.

Eğer bir adam karısıyla cima yapmamak, o cinsi ilişkiyi kurmamak için yemin ederse, belli bir tarihe kadar göstermese kendisi için en fazla dört ay müddeti geçerli olur. Daha az bir müddet, bir ay veya iki ay veyahut üç ay gibi bir müddet gösterirse o tarihe kadar onun yemini geçerli olur. Bu yeminin kefareti yoktur. Zira dört aydan az bir müddet gösterdi,  mutlak şekilde yemin edip böyle kısa müddet göstermezse veya dört aydan fazla gösterirse sadece dört ay müddeti kabul edilir ve yeminin kefareti verilmeli. Hz. Aişe r.a yoluyla Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’le ilgili şöyle sahih bir rivayet geçti:

“أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ آلَى مِنْ نِسَائِهِ شَهْرًا فَنَزَلَ لِتِسْعٍ وَعِشْرِينَ وَقَالَ الشَّهْرُ تِسْعٌ وَعِشْرُونَ”

“Resullullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem bir karısıyla bir aya kadar ilişki kurmayacağına dair yemin etmişti. Yirmi dokuz gün bitince eski hale dönüp şöyle dedi:Ay yirmi dokuz gündür.” (Buhari ve Müslim)

Dört ay müddeti sona ererse ve adam karısıyla ilişki kurmamak için ısrarlı kalırsa, karısı boşanmaya zorlanır. Bu görüşü Buhari ve Müslim ikinci Raşidi halife Hz. Ömer‘den rivayet ettiler. Ya kararından (ilişki kurmamaktan ) döner ya da boşar. Hâkim, ona bu iki seçeneği gösterir. İlişki kurmamakla ilgili kararından vazgeçmek istemiyorsa, karısını boşamak için zorlar. Zira ilişki kurmamak kadına zarar vermektir. Kur’an-ı Kerim kadına zarar vermeyi haram kılmıştır.

      Dört ay müddeti geçerse ve adam ilişki kurmamakla ilgili kararından vazgeçmezse kadın bir defa boşanmış sayılır. Çünkü ayet Kadınlarıyla cima yapmamak üzere yemin edenlere dört ay mühlet verdi; ya sözlerinden dönerler ya da boşarlar. Ayrıca kadını askıda bırakmayı haram kıldı, bir kadına bütün ilgisini ve sevgisini gösterip yalnız onunla ilişki kurar ve diğerini ihmal ederse, ne onu boşar nede onunla ilişki kurmazsa, bu hiç caiz değildir. Allah şöyle buyurdu:   

وَلَنۡ تَسۡتَطِيۡعُوۡۤا اَنۡ تَعۡدِلُوۡا بَيۡنَ النِّسَآءِ وَلَوۡ حَرَصۡتُمۡ‌ فَلَا تَمِيۡلُوۡا كُلَّ الۡمَيۡلِ فَتَذَرُوۡهَا كَالۡمُعَلَّقَةِ‌ ؕ وَاِنۡ تُصۡلِحُوۡا وَتَتَّقُوۡا فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ غَفُوۡرًا رَّحِيۡمًا‏

“ Ne kadar özen ve titizlik gösterirseniz gösterin (sevgide) kadınlar arasında adalet yapamazsınız. Fakat birine tam meyil (ilgi ve sevgi) gösterip diğerini askıda kalmış olan kadın gibi bırakmayın. Eğer durumu düzeltirseniz ve takvalı olursanız (Allahtan korkarsanız) muhakkak Allah mağfiret ve rahmet sahibidir (Allah sizi affeder ve sizin üzerinize rahmetini indirir) (Nisa 129)

Nitekim dört ay geçip dönmemek üzere ısrar ederse karısı boşanmış olur. Nitekim bu görüşü 2. Raşidi Halife Ömer, 3. Raşidi Halife Osman, 4. Raşidi Halife Ali, İbni Ömer, İbni Abbas, İbni Mesut ve Zeyd bin Sabit (hepsinden Allah razı olsun) yine bir takım Tabiin ve Tebei Tabiin’den aynı görüş rivayet edildi.

Said bin El-Müseyyeb, 5. Raşidi halife Ömer bin Abdülaziz, Mücahid, Tavvus, Muhammed bin kaab, Malik ve onun mezhebine göre mezhep müçtehidi olan El- kasım, Şafi, Ahmed bin Hanbel ve mezheplerine göre içtihat yapanlar benimsediler. Ancak bu boşanma bir tane sayılır.

İşte dört ay müddeti bitince ya erkek karısına döner ya da onu boşar, ya da hâkim tarafından boşamaya zorlanır. Kadın askıda bırakılmaz, ona zarar vermek haramdır. Evlilik oyun değildir, kadın erkeğin elinde bir oyuncak değildir ki istediğini yapsın! Şeriat erkeğin haklarını nasıl korumuşsa kadının haklarını da korumuştur. Kadın da kocasına itaat eder, isyan etmez, kocasını ve evini ihmal etmez, bu erkeğin hakkıdır. Yine erkek karısını ihmal etmez, ilgilenir, ona değer verip sevgisini gösterir ve marufa göre ona nafaka verir. Kadının hakkı budur. Kadının hakkını ihlal etmek ona zarar vermektir, bu ise; haksızlıktır, zulümdür. Bu zulüm zorla giderilir. Erkek istediği şekilde karısıyla oynayamaz, kadın da kocasının isteğini ihmal edemez. Orada hak ve hukuk vardır, Şeriat bunu korumuştur. Ayet bunu gösterip vurguluyor. Ancak, bunu uygulamak ve yürürlüğe koymak için hâkimin bulunması gerekir! Yoksa kim erkeği böyle karar almaya zorlayacaktır? Zira Raşidi Halife Hz. Ömer bunu benimseyip uyguladı.

Buna göre, halifeliğin bulunması farzdır. Ya halife kendisi hükmü uygular ya da hâkimleri tayin eder. Bu hâkimler şeriata göre devletin bütün tabiiyetleri arasında hüküm verip adaleti gerçekleştirirler. Fakat Şeriat ahkâmına göre bunu yaparlar. İster bu içtihat olsun, ister başka içtihat olsun önemli olan bir şeri hükmün uygulanmasıdır.

Takvalı kimseler Şer-i hükmü seve seve uygular. Uymak istemeyenler halife veya tayin ettiği hâkim tarafından zorla uydurulur. Bu şekilde, hayat, toplum ve aile düzgün olur ve mutluluk gerçekleşir.