-163-

Kocaları vefat eden kadınlarla nişanlanmak ve evlenmek:

Kocası vefat eden kadınla ne zaman nikâh sözleşmesi yapılabilir?

 İddet esnasında onunla nasıl konuşulur?

Allahtan sakınmak ve onun halim olmasının manası nedir?

  وَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ فِيۡمَا عَرَّضۡتُمۡ بِهٖ مِنۡ خِطۡبَةِ النِّسَآءِ اَوۡ اَکۡنَنۡتُمۡ فِىۡٓ اَنۡفُسِكُمۡ‌ؕ عَلِمَ اللّٰهُ اَنَّكُمۡ سَتَذۡكُرُوۡنَهُنَّ وَلٰـكِنۡ لَّا تُوَاعِدُوۡهُنَّ سِرًّا اِلَّاۤ اَنۡ تَقُوۡلُوۡا قَوۡلًا مَّعۡرُوۡفًا ‌ؕ وَلَا تَعۡزِمُوۡا عُقۡدَةَ النِّکَاحِ حَتّٰى يَبۡلُغَ الۡكِتٰبُ اَجَلَهٗ ‌ؕ وَاعۡلَمُوۡٓا اَنَّ اللّٰهَ يَعۡلَمُ مَا فِىۡٓ اَنۡفُسِكُمۡ فَاحۡذَرُوۡهُ ‌ؕ وَاعۡلَمُوۡٓا اَنَّ اللّٰهَ غَفُوۡرٌ حَلِيۡمٌ

 “(İddet beklemekte olan) kadınlarla evlenme hususundaki düşüncelerinizi üstü kapalı biçimde anlatmanızda veya onu içinizde gizli tutmanızda size günah yoktur. Allah sizin onları düşüneceğinizi bilmektedir. Lâkin maruf, meşru sözler söylemeniz müstesna, sakın onlara gizlice buluşma sözü vermeyin. Farz olan bekleme müddeti dolmadan, nikâh kıymaya kalkışmayın. Bilin ki Allah, gönlünüzdekileri bilir. Bu sebeple Allah’tan sakının. Şunu iyi bilin ki Allah gafurdur, halimdir.” (Bakara 235)

Bu ayet; kocaları vefat edip iddetini doldurmayı bekleyen kadınlarla nişanlanmak veya nikâhlanmanın caiz olmadığını göstermektedir.  Fakat bu müddet dört ay ve on gün içerisinde üstü kapalı arzuyu göstermenin veya kalpte böyle bir arzu saklamanın caiz olduğunu beyan etmektedir.  Zira insanın arzusu içgüdüseldir, kadınlara meyli nevi içgüdüsünün bir tezahürüdür, insanın böyle meyletmesi önlenemez, Zaten İslam bunu yasaklamaz, ancak onu durumlara göre düzenler.

Allahu Teala, erkeğin kadına ve kadının erkeğe meylini insan içinde yaratmıştır.  Bu nedenle, “sizin onları düşüneceğinizi bilmektedir” ifadesini kullanmıştır.  Bu içgüdüye nevi içgüdüsü deriz. Bunun bir tezahürü ise erkeğin kadına ve kadının erkeğe meyletmesidir.  İslam, içgüdüleri yasaklamadığı gibi köreltmemiştir. Onu tanzim edip mazbut ve güzel şekle sokmuştur.  Evet, böyle kadınlarla evlenebilirsiniz, fakat iddetlerini doldurduktan sonra.  Böylece bu müddet hem kadının hamile olmadığına dair kesinlik kazandırır hem de kadının üzüntülü dönemini atlatmasını sağlar. Aksi halde kocasına hiç değer vermediği ve başka biri ile evlenmek için sanki ölümünü beklediğine dair dedikodular ortaya çıkar.  Bu nedenle, bu konuya saygı göstermek için bunlarla evlenmeyi düşünen kimseleri sakındırdı.  Aynı anda üstü kapalı, indirek sözleri sarf etmelerini yasaklamadı. Ayette  فِيۡمَا عَرَّضۡتُمۡ بِهٖ : Tariz ettiğiniz, indirek, dolaylı söylemektir. Ama sözlerden maksat anlaşılır. Misal olarak; “bu kadın salihtir, keşke bu kadına benzer bir kadınla evlenebilsem, Allah buna benzer bir kadın bana versin” ve benzeri üstü kapalı, indirek sözler sarf edebilir.  Bu sözlerden, adamın kadına rağbetinin var olduğu anlaşılır. Fakat doğrudan sözler sarf etmek veya seninle evlenmek için sözleşelim demek caiz değildir.  Gizlice onunla nişanlanmak da kesinlikle caiz değildir.  Ancak marufa göre söz söylemek caizdir.

Maruf; şeriatın caiz kıldığı şekilde insanların sarf ettikleri sözler veya yaptıkları hareket biçimleridir.  Burada maruf bir şekilde söylemektir. Şöyle olabilir: Bu kadının velisine; “başka biri ile evlendirmeden önce bana haber ver, bununla ilgili iyi haberlerim var, size gelip konuşacağım, vs.” diyebilir. Şeriat buna benzer sözlere müsaade ettiği için maruf olur. Şer’iatın kabul etmediği şey münker olur, onu söylemek veya yapmak caiz değildir.

Farz olan iddet dört ay ve on gündür. Bu iddet süresi dolmadan kesinlikle nikâh bağıyla bağlanmaya kalkışmak caiz değildir, münkerdir.

Bu kadınla evlenmek üzere düğün hazırlığı yapmak hiç caiz değildir. Zira bu bir tariz değil, dolaylı hareket değildir, direk bir harekettir.Farz olan bekleme müddeti dolmadan, nikâh kıymaya bir kalkışmadır.

Nikâh yapmak için onlarla gizlice buluşmak haramdır. Nitekim iddet esnasında kadın mahrem olmayan kimselerle buluşmaz. Zira kendisi yas tutmuştur, süslenmez ve pek zaruri bir ihtiyaç olmayınca evden çıkmaz. İhtiyacını giderecek bir kimse varsa çıkmaz. Hastalanırsa doktora gidebilir.

İslam kadın ile erkek arasında ilişkileri en güzel bir şekilde tanzim etmiştir.  Yeryüzünde bundan daha güzel bir düzen var mıdır?  Kesinlikle hayır!

Bu düzen insanın içgüdüsünü köreltmeden güzel ve temiz şekilde tanzim edilmektedir. Hükümler birbirine uyum içindedir, hiç çelişki yoktur. Nitekim bu düzenin hükümleri Allah’tandır, onun hükmünden daha güzel hüküm yoktur. Şöyle buyurdu:

اَفَحُكۡمَ الۡجَـاهِلِيَّةِ يَـبۡغُوۡنَ‌ؕ وَمَنۡ اَحۡسَنُ مِنَ اللّٰهِ حُكۡمًا لِّـقَوۡمٍ يُّوۡقِنُوۡنَ‏

“ Cahiliye hükmü mü istiyorlar?! Yakıni, kesin olarak (Allaha ve dinine) inananlar için Allah’ın hükmünden daha güzel hüküm mü vardır?!” (Maide 50) 

Ayetin sonunda, Allah insanları uyarıyor ve müjdeliyor. Müslümanları şöyle uyarıyor: “…Bilin ki Allah, gönlünüzdekileri bilir…” Allah’ın her şeyi bildiğine kesin şekilde inanmamız gerekir. Zira Arapçada ilim edin, bilin manası Türkçeye çevrildiğinde inanın anlamına gelir. Kur’an’da ilim kelimesi “kesin şekilde inanmak” manasında birçok yerde geçmektedir. Bu nedenle ilim edin sözcüğüne inanın manası vermek daha doğrudur. İnanmak ise bilmekten geçer. İnsan hakikati bilince inanır. Nitekim Allah’ın içimizden ne geçtiğini bildiğine inanmamız farzdır, yoksa imandan çıkarız. Bundan Allah’a sığınırız!

İnsan Allah’ın içinde geçenleri dahi bildiğine inanır ve düşünürse Allah’tan korkar, Allah’ın emrine aykırı hareket yapmaz veya söz sarf etmez.  Bu nedenle ayette Allah’ın içinizde geçtiğini bildiğine inanın ifadesinden sonra hemen ondan sakının ifadesini kullanmıştır.  Buna göre, sakınmak veya Allah’tan korkmak Allah’ın bizi işittiğini, gördüğünü, kontrol ettiğini ve hatta içimizde geçenleri, niyet ve maksatlarımızı bildiğine inandıktan sonra gerçekleşir. 

Buna inanmayan kimseleri Allah’tan sakındırmak abes bir şeydir.  Bunları korkutan gücü göstermek gerekir. Böyleleri Allah’tan korkmadıkları için her kötülüğü yapmaya hazırdır, topluma büyük zarar verirler, huzur ve istikrarı bozarlar. Bu nedenle İslam Hilafet devletinin varlığına elzem bir şekilde ihtiyaç vardır.

Allah Müslümanları şöyle müjdeliyor; “…Şunu iyi bilin ki Allah gafurdur, halîmdir…” Allah’ın mağfiret sahibi ve halim olduğuna ilim edin, kesin şekilde inanın!  Müslüman hata edebilir, günah işleyebilir, kötülük yapabilir.  Ama Allah’ın hemen kendisine ceza vermeyeceğine, halim olduğuna inanmalıdır. Allah kuluna tövbe etmek için zaman tanır. Çünkü Allah bağışlayıcıdır.

Ayette Allah’ın sıfatı olan halim sözcüğü geçti. Halim; aceleci olmayan, sakin olan, hemen sinirlenmeyen, derin düşünen ve geleceği bilen ve görendir.  Bu sıfata göre, Allah günah işleyene hemen ceza vermez, ona tövbe etmek için zaman tanır.  İnsan tövbe edince Allah onu affeder, onun günahını bağışlar.

İşte rabbimiz ne kadar merhametlidir! Günah işleyenler Allah’ın cezası gelmeden hemen tövbe etsinler. Müslüman bir günah işlerse hemen mağfiret dilesin ve tövbe etsin ki Allah’ın azabı başına gelmesin.