-175-

Allah uğrunda harcamak ve kâfirlerin zalim olmaları:

Allah uğrunda niçin harcanır?

İnsan kimin malından harcar?

Kâfirler niçin zalim olurlar?

Adalet nerede bulunur?

يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَنفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَ يَوْمٌ لَا بَيْعٌ فِيهِ وَلَا خُلَّةٌ وَلَا شَفَاعَةٌ وَالْكَافِرُونَ هُمْ الظَّالِمُونَ

“Ey iman edenler! İçinde alışverişin, dostluğun ve şefaatin olmadığı bir gün (kıyamet günü) gelmeden önce; size verdiğimiz rızıktan (Allah uğrunda) harcayın. Kâfirler ise zalimlerin ta kendileridir.” (Bakara 254)

Allahu Teâlâ, kendine iman edenlere hitap ederek kendi uğrunda harcamalarına çağırıyor. Mademki iman ettiler, öyleyse iman ettikleri ilahın seslenişine icabet etmeliler. Yoksa inandıklarına uymuyorlarsa niye inanıyorlar! Bu nedenle, müminlerin Allah’a icabet etmeleri gerekir. Böyle olmazlarsa nasıl iman ettik diyebilirler? Utanmazlar mı? İman edenler iman ettiklerine hep icabet göstermeliler. Sonra bu hitapta uyarı ve tehdit vardır. Çünkü kıyamet günündeki durum anlatılıyor; o gün ne para geçecektir, ne arkadaşlık, ne de şefaat. Hiç bir şey insana o gün fayda veya ve yardım sağlamıyor. Ancak, dünyada imanıyla birlikte Allah için harcadığı şeyler ahiret için yararlı olur. Zira kıyamet gününde alışveriş yoktur ki insan para kazansın ve bu parayı Allah’ın uğrunda harcasın. Bu nedenle; Allahu Teâlâ, o günde alışveriş yoktur dedi. Çünkü alışveriş olunca kazanç olur. Mademki alışveriş yoktur o halde kazanç yoktur demektir. O zaman insan nereden harcayacaktır? Hem de insanın Allah’ın kendisine verdiği rızıktan harcaması isteniyor, kendisine sağladığı kazanç Allah’tandır ve Allah diyor ki; Ey insan sana verdiğim rızıktan ver, bir kısmını harca” Ayette; “verdiğim rızıktan” diye geçmektedir. Böyle olunca; niye insan cimrilik gösteriyor? Hem de Allah’a ve rızkın Allah’tan geldiğine inandıktan sonra nasıl cimrilik yapıp kendisine rızık veren Allah’ın uğrunda harcamak istemez?

O gün/kıyamet gününde; arkadaşlık yaramaz, hiçbir kimse başka kimseye yardım edemez. Herkes ayrı ayrı Allah’ın mahkemesine çıkar. Herkes kardeşinden, babası ve annesinden, eşinden, çocuklarından ve yeryüzündeki herkesten kaçar. Me’aric suresi 9-14. ayetlerinde ve Abese suresi 34-37. ayetleri arasında geçtiği gibidir.  Şefaatçiyi bulamaz, araç ve torpil yoktur. Dünyada bazı insanlar cezadan kurtulmak için aracı veya torpil bulabilirler ve böylece kurtulurlar. Fakat kıyamet gününde böyle şey yoktur.

Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şefaatçi olması ancak Allah’ın izniyle olur. Ondan sonraki ayette geçen şefaat ancak Allah’ın izniyle olur. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in hadislerinde bu konu geçmektedir. Gelecek ayet -Kürsi ayetinde- bunu izah etmeye çalışacağız.

يَوْمَئِذٍ لَّا تَنفَعُ الشَّفَاعَةُ إِلَّا مَنْ أَذِنَ لَهُ الرَّحْمَـٰنُ وَرَضِيَ لَهُ قَوْلًا

 “O gün, Rahman’ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasının şefaati fayda vermez.” (Taha 109)

Bu ayetin ikinci kısmında, Bakara’nın 254. Ayetinin son kısmında, Allahu Teâlâ; Kâfirlerin zalimlerin ta kendileri olduklarını” açıklıyor. Haksızlık yapar, adil davranmazlar, hakkı batıla, batılı hakka çevirirler. Meselelerin yerlerini değiştirip hakkı batılla karıştırırlar, doğruyu söylemezler. Bu şekilde zalim olurlar.

 Kâfirler Allah’a kafir oldukları, onun gerçeğini örttükleri veya inkar ettikleri, veyahut O’nunla ortak kıldıkları veyahut ta Kur’an’ı veyahut Kur’an’ın herhangi bir ayetini inkar ettikleri, Resulullah’ı veya Sünnet’i inkar ettiklerinden dolayı en büyük zalim olurlar. Nasıl kendilerini yaratan, en güzel hala getiren ve sayılamayacak kadar nimetleri veren Allah’ı inkâr ederler veya ona kafir olurlar?! Nasıl bir ortak kılarlar?! Allah’ın verdiği emri nasıl kabul etmezler?! Bu nedenle kâfirler zalim olurlar. Allah şöyle buyurdu:

إِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظِيمٌ

“Şüphesiz ki Allah’a şirk koşmak en büyük zulümdür.” (Lokman 13)

Eğer, kâfirler kendilerini yaratan ve her nimeti veren Allah’a karşı zalim oluyorlarsa insanlara karşı da zalim olmayacaklar mı?! Vakıada herkesin gördüğü gibi kesinlikle zalimdirler. Kendi tebalarına, birbirlerine ve özellikle Müslümanlara karşı pek zalimdirler. İşte çıkarttıkları anayasa ve kanunlarla zalim olmaktadırlar. Çıkarlarına ve zevklerine göre kanun çıkarıyorlar. Müslümanlara ve hatta diğer insanlara karşı bakışları zalimcedir, hiç insaflı olmuyorlar. İnsanlar arasında adaleti gerçekleştirmezler. Çünkü kanunları zalim ve bakışları ayırımcıdır. Özellikle İslam’a ve Müslümanlara karşı bakışları hiç insaflı değil, tam zalimcedir. İslam hakkında yazdıklarına bakın hep insafsız ve haksızdır. Gerçeği örterler, yalan uydururlar. Bu nedenle, onların hükmü altında bulunun Müslümanlara zulmederler, her konuda baskı yaparlar. Onların demokrasilerine bakın! Hep zenginler ve güçlüler olanların lehine karar verilir. Haksızca savaşları çıkarttılar, İslam dünyasına saldırdılar, işgal ettiler, miliyonlarca Müslümanı öldürdüler. Çıkarları için birbirine karşı bile cihan savaşları çıkarttılar, kendi küfür milletlerinden milyonlarca insanı öldürdüler. Onlardan her biri haksız olsa bile haklı olduğunu görüyor.

Bundan dolayı bütün insanlar için adalet aranıyorsa sadece Allah’ın hükmünde gerçekleşir. İslam ahkâmı Müslüman olsun olmasın insanların (tebaanın) arasında hiç ayırım göstermez, tam adaleti sağlar. Çünkü bu nizam adalet sahibi olan Allah’tan geliyor.

 وَأَنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِلْعَبِيدِ

Yoksa Allah, kullarına karşı asla zulmedici değildir.” (Hac 10, Enfal 51)

Allah kitabında müminlerinin hüküm verdikleri zaman tam adaleti sağlamalarını emretmiştir.

وَإِذَا حَكَمْتُمْ بَيْنَ النَّاسِ أَنْ تَحْكُمُوا بِالْعَدْلِ

“İnsanlar arasında hüküm ederseniz tam adaletle hüküm edin.” (Nisa 58)

Maide suresi 8. ayette geçtiği gibi düşmanımıza karşı bile adaletli davranmakla emredildik.

يٰۤـاَيُّهَا الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡا كُوۡنُوۡا قَوَّامِيۡنَ لِلّٰهِ شُهَدَآءَ بِالۡقِسۡطِ‌ وَلَا يَجۡرِمَنَّكُمۡ شَنَاٰنُ قَوۡمٍ عَلٰٓى اَلَّا تَعۡدِلُوۡا‌ ؕ اِعۡدِلُوۡا هُوَ اَقۡرَبُ لِلتَّقۡوٰى‌ وَاتَّقُوا اللّٰهَ‌ ؕ اِنَّ اللّٰهَ خَبِيۡرٌۢ بِمَا تَعۡمَلُوۡنَ‏

“ Ey İman edenler! Allah için hakkı tutun, adaletle şahitlik yapan kimseler olun. Her hangi bir topluluğa duyduğunuz nefret ve düşmanlık sizi adil davranmaktan alıkoymasın. Adaletli olun. Bu ise takvaya daha uygundur. Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır” (Maide 8)  

Bundan dolayı, zalim olan demokrasi ve laik kapitalist sistemi kaldırılıp yerine adaletli olan Allah’ın hükümleri konulmalıdır. Bütün insanlar bu hükümlerle yönetilmelidir. Zira bu hükümlerle insanlar haklarını alırlar ve mutlu olurlar.

Kur’an’ı Kerim’de zulmü haram kılan, yasaklayan ve kötüleyen birçok ayet geçmektedir. Adaleti de emreden birçok ayet vardır. Sünnet’te de bu yönde birçok hadis vardır. Bu nedenle, İslam Hilafet Devleti tarih boyunca insanlar arasında adaletle ünlü idi. Allah’ın izniyle tekrar kurulunca dünya bu adaleti yeniden gözleriyle görecektir. Yaygarasını yapıp durdukları demokrasinin ne kadar zalim ve aldatıcı olduğunu da o gün daha bariz bir şekilde göreceklerdir.