-184-

Kazancın iyi tarafından harcamanın gerekliliği:

Malın iyisinden zekât vermek farz mıdır?

Hilafet devleti malın kötüsünden zekâtı toplar mı?

Sadaka, hediye ve ikram kötü maldan olur mu?

Haram maldan sadaka verilir mi?

يٰۤـاَيُّهَا الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡۤا اَنۡفِقُوۡا مِنۡ طَيِّبٰتِ مَا كَسَبۡتُمۡ وَمِمَّاۤ اَخۡرَجۡنَا لَـكُمۡ مِّنَ الۡاَرۡضِ وَلَا تَيَمَّمُوا الۡخَبِيۡثَ مِنۡهُ تُنۡفِقُوۡنَ وَلَسۡتُمۡ بِاٰخِذِيۡهِ اِلَّاۤ اَنۡ تُغۡمِضُوۡا فِيۡهِ‌ؕ وَاعۡلَمُوۡۤا اَنَّ اللّٰهَ غَنِىٌّ حَمِيۡدٌ‏

“Ey iman edenler! Kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardığımız ürünlerin en iyisinden Allah yolunda harcayın. Kendinizin göz yummaksızın alıcısı olmayacağınız düşük ve bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın Biliniz ki (inanınki) Allah zengindir, hamittir (çokça övülendir).” (Bakara 267) 

Gerek kazandıklarımız gerekse yerden çıkardıklarımızın tayyiplerinden/iyilerinden harcamakla emredildik. Habislerinden (kötülerinden) harcamaktan nehyedildik. Eksik veya ayıplı şeyden vermek te caiz değildir. Nasıl başkalarından alacağımız  zaman eksik veya kötü verilince kabul etmiyorsak aynen Allah’ın hakkını eksik vermemiz veya kötü şeyden vermemiz hiç doğru olmaz, caiz değildir. Ancak ayetin gösterdiği gibi insan malın içindeki ayıbı veya noksanlığı görmezse suçlu olmaz.   

Allah-u Teala önceki ayetlerde minnet göstermeden ve başa kakmadan harcamayı istediği gibi sırf Allah’ın rızası için harcamayı istedi. Şimdi ise, kazandıklarımızdan en iyisini harcamamızı ve bağışta bulunmamızı istedi.

Ubeyde es-Selman : “Allahu Teâlâ’nın “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardığımız ürünlerin (mahsullerin) en iyisinden Allah yolunda harcayın. Kendinizin göz yummaksızın alıcısı olmayacağınız düşük ve bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın” ayeti hakkında Ali’ye sorduğumda şöyle dedi: Bu ayet farz olan zekât hakkında inmiştir. İnsanlar, hurmaları topladıktan sonra iyi olanlarını ayırıyorlardı. Zekât memuru geldiğinde ona kötülerinden veriyorlardı. İşte bunun üzerine, Aziz ve Celil olan Allah ‘düşük ve bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın! ayetini indirdi.”(Tirmizi, Tabarı, Müstedrek)

Buna göre, bu ayet zekâtla ilgili olur. Zekât farz olduğundan dolayı malın en iyisi verilmelidir.

Ama farz olan zekât dışında sadaka verecekse malının en iyisini versin, zira ayet genel ifadeyle geçti. Hediye verecekse güzel hediye versin, ikram edecekse güzel şeyden, güzel yemekten ikram etsin. Nitekim hediye ve ikrama karşı Allah sadaka sevabını verir. Ancak cimri olan kötü maldan zekât çıkarır veya sadaka ve hediye verir veyahut ikramda bulunur. Allah ondan kabul etmez, ya iyi şeylerden versin ya da hiç vermesin, çünkü verdiği kötü şeyin sevabını almayacaktır. İnsanların nefretine de maruz kalır, göstermeseler de içlerinde ona karşı itibaları ve onun imajı kötü olur. Kısaca Müslüman gücünden en güzelini vermeye çalışsın ve ikramda bulunsun.

 İnsan başkalarına bir borç verince onu almak isteyince eksik olmadan malını geri almak ister. Hayvan veya buğday gibi malı borç olarak verince verdiği gibi malı geri almak ister. Hatta ona daha güzeli verilirse daha güzeldir. Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem bir sefer birinden bir yaşında bir deve borç olarak aldı, ileri bir tarihte sadaka ve ganimetler gelince Resulullah’ın payına düşen mallardan vermek isteyince daha iyisini verdi. Dört yaşında bir deve verdi ve şöyle dedi:

” رحم الله رجلا سمحا إذا باع وإذا اشترى وإذا اقتضى”

”Müsamahakâr (Güzel şekilde) satan, alan ve borcunu geri verene Allah’ın rahmeti onun üzerine olsun.” (Buhari)

Allah-u Teala başka bir ayette şöyle buyurdu:

 ” لَن تَنَالُواْ الْبِرَّ حَتَّى تُنفِقُواْ مِمَّا تُحِبُّونَ “

 “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz (Al-i İmran 92)

Ayrıca, ayette kazandığınızın tayyiplerinden harcayın habislerden harcamayın diye geçti. Başka ayette tayyip helal kılınan mal, habis ise haram kılınan mal olarak gösterildi:

وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبٰتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيۡهِمُ الۡخَبٰۤٮِٕثَ

 “Resul size tayyip olanları helal kılar ve habis olanları haram kılar.” (Araf 157)

Bu mana açısından hareket ettiğimiz zaman tefsirini yaptığımız Bakara suresinin ayetinin manası haram olan maldan harcamayın, bağışta bulunmayın, yalnız helal maldan harcayın veya bağışta bulunun demektir.  Resullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem şöyle buyurdu:”

” إن الله قسم بينكم أخلاقكم كما قسم بينكم أرزاقكم، وإن الله عز وجل يعطي الدنيا من يحب ومن لا يحب، ولا يعطي الدين إلا لمن أحب، فمن أعطاه الله الدين فقد أحبه، والذي نفسي بيده لا يسلم عبد حتى يسلم قلبه ولسانه، ولا يؤمن حتى يأمن جاره بوائقه. قالوا وما بوائقه يا نبي الله؟ قال: غشمه وظلمه، ولا يكسب عبد مالا من حرام فينفق منه فيبارك له فيه، ولا يتصدق به فيقبل منه، ولا يترك خلف ظهره إلا كان زاده إلى النار، إن الله عز وجل لا يمحو السيئ بالسيئ، ولكن يمحو السيئ بالحسن، إن الخبيث لا يمحو الخبيث” (أحمد)

“Allah aranızda rızkı böldüğü gibi ahlakı da böldü. Allah dünyayı sevdiği ve sevmediği insanlara verir, fakat dini sadece sevdiğine verir. Allah dini kime vermişse onu sevmiş demektir. Allaha yemin ederim ki; bir kul kalbi ve dili Müslüman (Allaha teslim) olmadıkça (gerçek) Müslüman olmaz, birinizin komşusu bavaiklerinizden emin olmayınca mümin olamazsınız! Ya Resulullah! Bavaiklerin manası nedir? Resulullah dedi ki; aldatmak ve zulüm etmektir. Ve ekledi: Bir kul haramdan kazancı olup ta ondan harcama yaparsa bu mala bereket gelmez, ondan sadaka verirse kabul edilmez, ölüp te bu malı arkasında bırakırsa cehennemde onun azığı olur. Allah kötü ameli kötü amelle silmez, ancak kötü ameli iyi amelle siler, habis olanla diğer habisleri silmez.” (Ahmed “İbni Hanbel”)

Bu iki mana geçerlidir; hem malın kötüsünden sadaka kabul edilmez, ancak kazancın en iyi tarafından kabul edilir. Hem de haram kazanç ve maldan harcama yapılırsa veya bağış verilirse kabul edilmez, sadece halal kazanç ve maldan kabul edilir. Nitekim Allah Kitab’ı veya Resulünün yoluyla gösterdiği helal olanlar tayyip olur, haram kıldığı mallar habis olur.

Allahu Teala müminler emrettiği gibi davranmazlarsa onların sadakalarına muhtaç olmadığını ve kendisinin pek zengin olduğunu vurguluyor, eğer tayyip olan kazançlarınızdan harcamazsanız Allah sizden kabul etmez ve sevap vermez. Nitekim Müslüman sadaka verince Allah’a ulaşmaz, fakirlere veya cihad edenlere gider, Allah’a ulaşan şey müminlerin takvası, gösterdikleri ihlas ve sadık niyettir. Alluh-u Teala kendi rızası için kesilen kurbanlar hakkında şöyle buyurdu:

لَنۡ يَّنَالَ اللّٰهَ لُحُـوۡمُهَا وَلَا دِمَآؤُهَا وَلٰـكِنۡ يَّنَالُهُ التَّقۡوٰى مِنۡكُمۡ

 “Onların etleri veya kanları Allah’a ulaşmaz, sadece sizin gösterdiğiniz takva ve ihlas ona ulaşır.” (Hacc 37)

Ayrıca, kurban hayvanları da hiç kusurlu ve ayıplı olmayacaktır, yoksa kurban kabul edilmez.

İslam Hilafet devleti zekâtı toplarken biri kötü ürün veya ayıplı hayvan verirse ondan kabul etmez. Çünkü Allah zekât olarak bunun verilmesi yasakladı. Devlet olduğundan dolayı zorla iyi maldan zekât olarak toplar.

Allah hamittir, cömertliğinden dolayı hep övülüyor. Nitekim insana verdiği nimetler pek çoktur. Bu nedenle insanlar hep Allaha hamd etmeli, onu övmeliler. Zira kendilerine verdiği nimetler pek çoktur. Hem kendi yaratılışları, sağlıkları, rızkları, akil, görme, işitme ve sair nimetlere karşı hep onu övecekler ve teşekkür edecekler. Övmek ve teşekkür etmek sadece sözlü değildir, fiil ile olur; onun uğrunda cömertçe harcamakla olur.