بِسْـمِ اللهِ الرَّحْمٰـنِ الرَّحِيـم

Soru Cevap

Soru:

Türkiye’de yapılacak olan 2023 seçimlerinin analizinizi yapar mısınız? Seçime giderken partilerin tavrı ve durumu ne olacak?

Sonuç olarak ihtimal nedir?

Cevap:

Dünya siyaseti büyük devletlere bağlıdır. Dünyada birinci büyük devlet birinci derecede etkili olur. Diğer büyük devletlerin etkisi bu birinci devlete karşı etkilemenizin oranıyla kıyaslanır: Onu sıkıştırabilir mi? Onu merkezinden kaydırabilir mi? Böyle bir çalışma yapıyor mu?

 Şu anda dünyada Amerika 2008’den itibaren düşüş göstermeye başlamasına, aşağıya inişi hissedilmesine rağmen hâlâ birinci devlet olarak kendi merkezini koruyabiliyor. Diğer devletler ise yükseliş hâlinde değiller. Amerika diğer devletlerinin zafiyetlerinden dolayı birinci büyük devlet konumunu koruyabiliyor. O bu hâliyle zayıfların en güçlüsü gibidir.

Rusya yükselmeye çalışıyor, fakat Amerika’yı sıkıştırmaya çalışmıyor, daha doğrusu onunla ortaklık yapmaya çalışıyor. Bu nedenle Suriye’de Amerika’ya büyük hizmet sundu. Amerika’ya bağlı Başşar Esad rejimini korudu. Oysa oraya hiç müdahale yapmamalı, Amerika’nın batmasını beklemeli hatta ona karşı çalışanları desteklemeliydi. Amerika kendisine bağlı rejimin düşüşünü engelleyip onu koruyabildikten sonra tekrar Rusya’yı Ukrayna meselesinde kışkırttı.

Rusya, Ukrayna meselesinde sıkışmış gözüküyor, oraya tamamen batmadan siyasi bir çözümle çıkmak istiyor fakat bu çok zor. Çünkü Amerika bu siyasi çözümün uygulanmasını istemiyor. İstanbul’daki son görüşmeler Rusya’ya bir umut vermişse de çözüm pek yakın gözükmüyor. Amerika Rusya’yı Ukrayna krizine batırmak istiyor.

Erdoğan Ukrayna meselesinde Amerika hesabına bir rol oynuyor. Rusya’dan Ukrayna’ya bazı tavizler koparmaya çalıştı. Amerika hesabına Suriye’deki rejimi koruma işinde Rusya’nın yerine geçmeye çalışıyor, bu ise Amerika için kâfi gelir.

Bu nedenle Rusya birinci büyük devlet olamadı, olmasının da pek ihtimali yok. Bu nedenle etkisi az olur, o zaman da Erdoğan veya başkaları Amerika’ya yönelip destek almaya çalışırlar.

Avrupa Birliği gerçekte bir birlik değildir. Birlik olma ihtimali de uzaktır. Bu şekilleriyle büyük devlet olamazlar. İçinde büyük devlet Fransa vardır, fakat birinci devlet olma ihtimali uzaktır. Amerika’yı Ukrayna meselesinden uzaklaştıramadı. Büyük devlet olmaya çalışan Almanya ile birlikte Amerika’ya karşı duramadı. Avrupa’nın bir meselesi olan Ukrayna üzerinde Amerika’nın tesiri daha büyük olup Ukrayna Başkanı Zelenski’yi kendisine bağladı. Amerika 2015’te Fransa ve Almanya’nın Ukrayna için Rusya’yla yaptıkları Minsk anlaşmasını bozdu. Bu nedenle Erdoğan bunlara sırtını dayamıyor, Amerika’ya dayanıyor.

Britanya ise Amerika’ya açıkça karşı gelmekten korkuyor, gizlice ve alttan ona karşı çalışıyor. Birinci devlet olma ihtimali çok uzaktır. Erdoğan Avrupa’yla ticareti geliştirmeye çalıştığı gibi onunla da geliştiriyor fakat ona siyasi olarak bağlanmıyor.

Türkiye büyük devlet değildir, olmaya çalışmıyor, siyasileri fikren acizdirler, dünyaya bir mesaj ve bir fikir taşımıyorlar. Bir büyük devletin yörüngesinde yürümeyi veya ona bağlanmayı tercih ediyorlar. Böylece siyasiler ya Amerika’ya ya Avrupa’ya tabi olmak istiyorlar, bu şekilde güç ve destek kazanacakları ve çıkarlar elde edeceklerini zannediyorlar.

Erdoğan iktidara gelebilmek ve Türkiye’nin çıkarlarını temin edebilmek için Amerika’ya bağlandı. CHP ise Avrupa’ya bağlandı. Zira Mustafa Kemal “Avrupai olmak istiyoruz!” diyerek Avrupa’ya bağlandı ve siyasette özellikle Britanya’ya bağlandı. Zira Britanya onun iktidara gelmesini sağladı, Hilâfet’i ve şeriatı ona kaldırttı, İslâm’ı devletten ve hayattan ayırdı. Fakat kültür, fikir, anayasa ve kanunları diğer Avrupa devletlerinden aldı.

Böylece, Erdoğan’ın yönetimde bekası daha ziyade Amerika’nın desteğine bağlıdır. Zira onun yörüngesinde yürümektedir.  Onun desteğiyle iktidara geldi ve hâlâ iktidarı devam etmektedir. Kendisi onun yörüngesinde devam ettikçe, ona büyük ve önemli projeleri ve siyasetleri uyguladıkça onun desteğini korur.

Geçen senenin sonunda ekonomik kriz patlayıp Türk Lirası aşırı şekilde değer kaybetmesine rağmen evrensel Amerikan değerlendirme şirketleri Mody’s, Fitsh ve S&P Türkiye ekonomisine iyi not verdi! Bu gerçek olmadığı hâlde Erdoğan’a siyasi bir destek sağlamaya yöneliktir. Bunun manası Amerika Erdoğan’ı korumaya çalışmaktadır, onun hâlâ iktidarda kalmasını istiyor.

Yine Amerika Erdoğan’ı desteklemek üzere şirketlerinin daha yoğun şekilde Türkiye’ye gelip yatırım yapmasını teşvik ediyor. Türkiye ile ticaret hacmini 100 milyar dolara çıkarmayı hedef ediniyor.

Ayrıca Afrika’ya yönelik Türkiye üzerinden projesi var. İşçilik ve vergisi düşük veya vergisiz Türkiye’de kuracağı şirketler vasıtasıyla Afrika’ya ihracat yapmayı planlıyor, bununla Çin mallarıyla rekabet yapabilecek. Böylece Çin’in daha fala büyümesi ve orada bir siyasi nüfuz sağlamasını engellemeye çalışıyor. Zira Çin Pasifik ve Hint okyanuslarında egemenlik sağlamaya gayret sarf ediyor. Amerika bunu engellemek üzere planlar çiziyor. Çin’i her alanda sıkıştırmaya çalışıyor. 

Erdoğan Suriye, Libya, Irak, Afganistan, Azerbaycan, Somali, Mali, Ukrayna, Orta Asya ve başka memleketlerde Amerikan projelerini uyguluyor. En son Amerika’nın isteğine binaen Yahudi varlığıyla ilişkiyi geliştirdi, Avrupa’nın Doğu Akdeniz’de nüfuzunu engellemek için onu kullanıyor. Son günlerde Amerika’ya bağlı Suudi Arabistan’la ilişkiyi geliştirmeye uğraşıyor, bu nedenle Suudi Arabistan veliahttı Muhammed bin Salman’ın öldürttüğü gazeteci Kaşıkçı’nın dosyasını kapatıp ona teslim etti. Erdoğan çıkarını temin etmek karşılığında insanlığı da satar ve sattı.  İhvanı satarak Mısır’daki katil Sisi rejimiyle ilişkiyi düzeltmeye çalışıyor.

Ayrıca halkın önemli kesimi en az %40 onu körü körüne destekliyor. Amerika’nın desteğiyle bu oranı da arttırabilir. Yanı sıra Amerika’ya bağlı olan Devlet Bahçeli-MHP de onu destekliyor. Başka yerlerden de oy toplayabilir.

Ondan ayrılan Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun partileri henüz önemli sayılacak kitle toplayamadılar, fazla etkileri yok. Yeni seçim kanunuyla bunların partileri meclise giremeyecektir. 7% oranında oy kazanmaları zor gözüküyor. Oyları AKP’ye gidebilir.  

Öbür tarafta Avrupa’ya ve özellikle İngilizlere bağlı olan CHP Millet İttifakı’nı yürütüyor. Bu ittifak Cumhurbaşkanlığı için hâlâ bir aday gösteremedi. Seçime bir sene kadar zaman kaldı ve hâlâ adayı yok. Bu bir zafiyet noktasıdır. Geçen seçimde Muharrem İnce’yi gösterip harcamıştı. Bu nedenle bu ittifaka güven sarsılmıştı.

Ayrıca, bu ittifaktakiler ekonomik kriz için bir çözüm sunamıyorlar. İktidara gelirse AKP’den daha iyi bir şey yapacağı gözükmüyor. Türkiye aynı krizde devam edecektir. Durum böyle olunca, Erdoğan’ın kazanması daha fazla muhtemeldir.

Böylece Türkiye’nin sömürgeci güçlerden kurtuluşu zorlaşmaktadır. Oysa Türkiye’nin kurtuluşu ancak İslâm’la gerçekleşir. Hizb-ut Tahrir’den başka İslâm’ı siyasi olarak kavrayan, İslâm nizamlarını billurlaştıran, her soruna çözüm getiren ve özellikle ekonomik sorunlara doğru çözüm gösteren bir parti veya kuruluş gözükmüyor. Hizb-ut Tahrir Türkiye’yi büyük devlet ve daha doğrusu dünyada en büyük devlet yapma planına sahiptir. Allah’ın izniyle er ya da geç muradına kavuşup ümmeti kurtaracaktır.

Esad Mansur