Soru:

Bizler İbrahim as’ın davet üslubunu nasıl elde ederiz?

 Heyecana kapılmamak güzel delil getirmek aklı iyi kullanmak gibi.

Bugün mümtehine suresi 4 ayetin mefhumunu bazı tekfirci guruplar kullanıyor bu doğrumu.

Burada bir davetçinin tavrının nasıl olması lazım?

Cevap:

Mumtehine suresi 4. Ayette İbrahim as. ve onunla birlikte müminler kâfir kavimlerinden, inançlarından ve fikirlerinden uzak oldular.

İbrahim’de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: «Biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir.» Şu kadar var ki, İbrahim babasına: «Andolsun senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah’tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez» demişti. (O müminler şöyle dediler:) Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır. (Mümtehine 4)

Şu andaki kavimlerimiz ise Müslüman olduklarını söylüyor, genellikle ibadetlerini yapıyor, bazı şeri hükümlere de bağlanıyorlar. Fakat yanlış fikir ve mefhum taşıyorlar, laiklik, demokrasi ve diğer batı fikirlerinden etkilendiler. Biz bu fikirleri benimsemiyor ve uzak oluyoruz.

 Onlara: Demokrasi halkın hâkimiyetidir, yasama yetkisi halka aittir, Allah’a, şeriata değildir, buna inanıyor musunuz? Diye sorduğumuz zaman; Çoğu hayır der. Ama evet inanıyorum derse kâfir olur. Birçok Müslüman demokrasinin şura veya seçim olduğunu anlıyor. Bu nedenle bu yanlış mefhumlarını düzeltmeliyiz.

Laiklik dini hayattan ayırmaktır; buna inanıyor musunuz? Diye sorsak hayır der. Ama evet derse kâfir olur. Buna benzer diğer fikirlerde aynıdır. Küfür olan demokratik sistemden beriyiz. Bu sistem, kuruluşları, kanunları, medyası ve partileriyle birlikte 100 senedir Müslümanları dinlerinden uzaklaştırmaya çalışıyor, zihinleri karıştırıp saptırıyor, ahlakını bozuyor. İslam’ın sırf kuru iman, ibadet ve ahlaktan ibaret bir din olduğunun eğitimini yapıyor.

Bu nedenle Müslümanım diyenle savaşmak veya ondan uzak olmak değil, tersine ona şefkat gösterip onu kucaklamak gerekir. Şeytanların onun aleyhine olduğunu göstermek, onu kardeş sayıp taşıdığı fikirlerin İslam’a zıt olduğunu ayet ve hadislerden delil göstererek ispatlamak gerekir. Usulsüz tekfir işi insanı nefret ettirir. İbrahim a.s Müslüman olmayan, imanı kabul etmek istemeyenlerden, küfür üzerinde ısrar edenlerden beri oldu. Kâfirlerden ve fikirlerinden beriyiz. Fakat Müslümanız diyenlerden beri olamayız, onların yanlış fikirlerini bıkmadan usanmadan düzeltmeye çalışmalıyız. Her tür üslup ve vesileyi kullanmalıyız. Güzel veya etkili veyahut netice getiren üslup bulmaya icat edici zihniyete ihtiyaç vardır. Özellikle Kuran, Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem, eski nebiler ve sahabelerin kullandıkları üsluplardan istifade edilir. Ayrıca İslam tarihi boyunca bu güne kadar daveti taşıyanların üsluplarından da istifade edilir.

Ayrıca daveti taşıyan kimse kendine de bakmalıdır! Kendi şahsiyetini güçlendirmeli, zihniyeti ve nefsiyetini kuvvetlendirmeli, kültürünü, ilmi ve siyasi kavrayışını geliştirmelidir. Bu da en önemli üsluplardan itibar edilir. Onun şahsiyeti cazibeli ve güçlü olunca bu şekilde insanları etkiler. Kötü ahlaktan uzak olmalıdır. Geveze ve aşırı şakacı, haşin, kaba, nefret ettirici, küfürbaz, sakat davranış ve kötü muamele sahibi olmamalıdır, işinde ve işyerinde dürüst olmalıdır. İslam Davetinin güzel sıfatları ile kendi şahsi sıfatları arasında çelişki olmamalıdır! Bu hususlara çok dikkat edilmelidir. Aynı anda karşı tarafı ikna etmek ve ona doğruyu söylemek için kalbinde Allah’a bağlanıp dua etmelidir. Zira hidayet ve muvafakiyet, zafer ve galibiyet ancak Allahtan gelir.

Esad Mansur