بِسْـــمِ اللهِ الرَّحْمٰـــنِ الرَّحِيـــم

Soru Cevap

Soru: Sigorta yapmak caiz midir?

 Sağlık için yapılması, ya da emeklilik için sigorta yapılmasını açıklarmısınız?

Cevap:

Ebu Davud Cabir RadiyAllahu Anh yoluyla şu hadisi aktarmıştır:

 [كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لاَ يُصَلِّي عَلَى رَجُلٍ مَاتَ وَعَلَيْهِ دَيْنٌ فَأُتِيَ بِمَيِّتٍ فَقَالَ أَعَلَيْهِ دَيْنٌ ‏قَالُوا نَعَمْ دِينَارَانِ ‏قَالَ صَلُّوا عَلَى صَاحِبِكُمْ ‏فَقَالَ أَبُو قَتَادَةَ الأَنْصَارِيُّ هُمَا عَلَىَّ يَا رَسُولَ اللَّهِ ‏قَالَ فَصَلَّى عَلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَلَمَّا فَتَحَ اللَّهُ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ‏ أَنَا أَوْلَى بِكُلِّ مُؤْمِنٍ مِنْ نَفْسِهِ فَمَنْ تَرَكَ دَيْنًا فَعَلَىَّ قَضَاؤُهُ وَمَنْ تَرَكَ مَالاً فَلِوَرَثَتِهِ]

“Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem borçlu bir kişi vefat ederse onun cenaze namazını kılmıyordu. Bir ölü getirilince Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle sordu: Bunun borcu var mıdır? Evet, iki dinardır, dediler. Bunun üzerine Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: Arkadaşınızın cenaze namazını kılın. Hemen Ebu Katade el-Ensari: Ey Allah’ın Rasulü bu iki dinarı ben öderim, deyince Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem onun cenaze namazını kıldı. Fetihler olunca Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: Her mümine kendi zatından önce daha ziyade ben sorumluyum, kim bir borç bırakarak ölürse onu ödemek benim üzerimdedir, kim (öldükten sonra) mal bırakırsa mirasçılarına ait olur.”

Burada biri borçlu, borcunun ödenmesi garanti edilen kimsedir. Diğeri borcu ödemeye garanti veren ve üçüncüsü ise kendisine borcun ödenmesine dair garanti verilen alacaklı vardır.

Garanti eden kimse karşılıksız borçlunun borcunu alacaklıya ödeyecektir.

İslâm’daki caiz olan garanti etme işi budur. Bir kişi başka bir kişinin borcunu ödeyecekse veya kefil olacaksa karşılıksız garanti edecektir.

Borç ortadadır, borçlu olan ölü olsun, diri olsun fark etmez, borcun başka kişi tarafından ödeneceğini bilip bilmemesi fark etmez.

Önemli olan bir borçlu varlığıdır, onun başka bir kimseye ait ödenmesi gereken üzerinde bir borç vardır. Garanti eden karşılıksız bu borcu ödemeye hazır olur.

Sigorta işi garanti işidir fakat İslâm’daki bahsettiğimiz garanti etme hükümleriyle çelişmektedir. Sigorta şirketleri ise garanti eden mesabesindedir. Fakat bir kişinin borcunu ödeyecekse ondan para alır, hem de ortada bir borç olmadan bir ihtimale binaen bu parayı alır, garanti edilen kimse ileride borçlu kalırsa bu şirket onun borcunu ödeyecektir. O kişi sigorta şirketine fazla ödemişse şirkette kalır, yine bir nedenle şirket onun borcunu öderse garanti etme oranını artırır ondan daha fazla para almaya başlar. Ayrıca kendisine borç ödemede garanti edilen kimse, alacaklı kimse ortada yoktur, çünkü daha borç yoktur, dolayısıyla alacaklı yoktur, olamaz.

Bu sebeplerden dolayı sigorta sözleşmesi batıldır, bu şirketlerin işi haramdır.

Sigorta şirketleri garanti edenlerin rolünü oynar fakat garantiyi karşılıksız etmez, bu ise İslâm’daki garanti ahkâmına aykırıdır.

Garanti edecek kimse karşılıksız garanti etmelidir, yoksa caiz olmaz. Ayrıca borç ve alacaklı olmalıdır ki borcu ödemeye garanti edilsin. Bu ise yoktur.

İşte sigorta sözleşmesi bu iki ana nedenle batıldır. Garanti etmek karşılıksız olmalıdır, alacaklı fiilen var olmalıdır.

Ayrıca sigorta şirketi bir alacaklı bulunmadan müşterilerden para toplar, hiç alacaklı çıkmasa bile haksızca toplar ve bu paralar kendisine ait olur. Dolayısıyla haksızca ve batıl şekilde insanların paralarını yer.

Bu nedenle İslâm’da sigorta şirketleri yoktur. Zira sigorta bütün türleriyle haramdır, caiz değildir. 

Laikliğe dayalı demokrat kapitalist sistemlerde bazı sigortalar insanlara zorla yaptırılmaktadır. Çünkü bu devlet halktan sorumlu değildir, sermaye sahipleri hesabına çalışır, bu nedenle sigorta şirketleri en zengin şirketler arasında olurlar. İnsanların paralarını haksızca alıp toplarlar.

Müslüman böyle bir sigortaya zorlanırsa ve ondan kurtulma imkânı yoksa umulur ki Allah onu affetsin. 

İslâm’da herkesi tedavi etmek Hilâfet Devleti üzerine bir sorumluluktur. Devlet, tedavi ve ilacı karşılıksız olarak herkese temin eder. Hastane masrafları da hepsi devlet üzerinedir. Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bütün Müslümanları tedavi etmek için bir tabip tayin etmişti. Onun ücretini devlet bütçesinden ödüyordu. Bu şekilde 1300 sene Hilâfet Devleti bu uygulamayı yaptı.

İslâm’da emeklilik yoktur. Memur veya işçi maaşından sigorta için hiçbir kuruş kesilmez. Maaşını veya ücretini tam alır. Laikliğe dayalı demokrat kapitalist sistemler ise emeklilik için memurların ve işçilerin maaşlarından kesinti yaparlar. Yaşlanınca veya işten çıkarılınca maaşın kesintilerden üçte ikisi kadar vermeye başlarlar. Bu ise zulüm ve haksızlıktır, batıldır.

İslâm’da çalışanlar maaşlarını tam alırlar, yaşlanınca kendi malından kendi kendisine bakar, aciz ise onun mirasçıları ona yardım etmelidir. Onlar aciz ise Hilâfet Devleti’ne intikal eder, yukarıdaki hadiste geçtiği gibi olur. Ayrıca Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyumuştur:

[مَنْ تَرَكَ مَالاً فَلِوَرَثَتِهِ، وَمَنْ تَرَكَ كَلاًّ فَإِلَيْنَ] “Kim bir aciz kimseyi bırakırsa bize onu getirin. Kim bir mal bırakırsa mirasçısına verilir.” [Buhari, Müslim]

İşte laikliğe dayalı demokratik kapitalist devletler insanları büyük bir aldatmayla yürütüyor. Kendilerine bakmadıkları gibi mallarının bir kısmını sigorta şirketlerine sömürtür, bu şekilde insanlara olan sorumluluğundan kaçmış olur ve kendi ayıbını ve zulmünü örter. Fakat insanlar sürekli sıkıntı içerisindedirler, şikâyetçidirler, bu devletlere sürekli isyan ederler, protesto ederler. Bu nedenle sürekli hükümetler değişir ve seçimler olur. Halkı kandırıp susturmak için bunu yaparlar, fakat zulüm ve sıkıntı devam eder.

Hilâfet Devleti ise insanların sorumluluğundan kaçmaz, bundan kaçmak için onları zalimlere kaptırmaz. Hilâfet Devleti insanların rahatı, huzuru ve bütün ihtiyaçlarını sağlamak için vardır. İnsanlar ondan memnun kalırlar, onu kucaklarlar. Bu şekilde 1300 sene yaşandı, herkes bütün ihtiyaçlarını temin edip rahat ve huzur içerisinde yaşadı. İnşallah tekrar kurulunca bunu ve daha güzelini yapacaktır.

Esad Mansur