Soru Cevap


Hilâfet Devleti’nin kurulması (Allah Subhanehu’nun vaadi) Nur Suresi 55.ayet ve diğer karineler Hilâfet’in gelişi için imani bir konu mudur?

Eğer imani değilse bunu açıklar mısınız?

Aramızda iki yönlü görüş var

1. Görüş: İmani değildir amelidir. Çünkü delil (Nur 55) Hilâfet’ten bahsetmiyor, zan içeriyor.

2. Görüş: Ahkamın tatbiki Hilâfet ile mümkündür. Dolayısıyla Hilâfet’tir ve imanidir.

Ek bilgi olarak şunlarıda söylemek istiyorum:

Allah Subhanehu kıyameti Hilâfet kurulmadan önce kopartır mı?

 Eğer Hilâfet’in kurulması imani ise Hilâfet kurulmadan kıyamet kopmaz demek doğru olur mu?

Cevap:

Allah Celle Celâlehûşöyle buyurdu:

[وَعَدَ اللّٰهُ الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡا مِنۡكُمۡ وَعَمِلُوا الصّٰلِحٰتِ لَـيَسۡتَخۡلِفَـنَّهُمۡ فِى الۡاَرۡضِ كَمَا اسۡتَخۡلَفَ الَّذِيۡنَ مِنۡ قَبۡلِهِمۡ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمۡ دِيۡنَهُمُ الَّذِى ارۡتَضٰى لَهُمۡ وَلَـيُبَدِّلَــنَّهُمۡ مِّنۡۢ بَعۡدِ خَوۡفِهِمۡ اَمۡنًا‌ ؕ يَعۡبُدُوۡنَنِىۡ لَا يُشۡرِكُوۡنَ بِىۡ شَيۡــًٔــا‌ ؕ وَمَنۡ كَفَرَ بَعۡدَ ذٰ لِكَ فَاُولٰٓٮِٕكَ هُمُ الۡفٰسِقُوۡنَ‏]

“Allah sizden iman edip salih amelleri yapanlara şu sözü verdi: Yeryüzünde onları halife kılacak, kendilerine, razı ettiği dinine imkân verecek (onu hâkim kılacak), korkuları yerine onlara emniyet verecektir. Bana şirk koşmadan bana kulluk edecekler. Bundan sonra kim kâfir olursa fasıkların ta kendileridir.”[Nur Suresi 55]

Bu ayette, iman edip salih amel yapanları Allah’ın halife kılacağına ve kendilerine, razı ettiği dini hâkim kılacağına ve korku yerine emniyet sağlayacağına dair mana, delalet kesindir. Buna iman etmek gerekir, bu imani bir meseledir.

Salih amel yapan müminlerin otorite, devlet, yönetim sahibi olacağına dair delalet kesindir. Direk Hilâfet kelimesi geçmese de halifelik kelimesi geçti, bu da neredeyse aynı manadadır.

Direk bu yönetimin adı ve şekli Hilâfet olarak hadis-i şerifte geçti. Bu şekilde devletin ismi imani değildir. Nitekim Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bu devlete veya yönetime Hilâfet adı vermiştir. Şöyle buyurdu:

[ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ]

“Ondan sonra nübüvvet (peygamberlik) metodu üzerine Hilâfet olacak.” [İbni Hanbel, Tayalisi, Beyhaki, Taberi]

Bu hadis, sahihtir, fakat haber-i ahaddır, mütevatir derecesine ulaşmadı. Bu hadisi inkâr etmek haramdır, küfür değildir. Devletin Hilâfet adını inkâr eden günahkâr olur, kâfir olmaz. Fakat ayeti inkâr eden kâfir olur. Bu ayet muhkemdir, tek mana vermektedir; Allah’ın iman edip salih amel yapanları halife kılacağına ve kendilerine, razı ettiği dini hâkim kılacağına ve korku yerine emniyet sağlayacağına dair mana, delalet kesindir. Müminlerin halifeliğinin ifadesi kesindir, muhkemdir, inkâr etmek küfürdür ama devlete böyle isim vermek muhkem değildir, onunla ilgili hadisi inkâr etmek günahtır.

Bunlar yeryüzünde şirksiz Allah’a kulluk edecekler. Bunun manası sırf Allah’ın rızası için tam şekilde O’nun dinini uygulayacaklar. Zira Allah’a kulluk etmek O’nun emrine uymak, nehiylerinden ve yasaklarından sakınmak, uzak durmaktır. İşte önemli olan salih amel yapan müminlerin halifeliği, imkân sahibi, otorite, devlet ve yönetim sahibi olmaları ve O’nun şeriatını uygulamalarıdır. Bu yakinidir, imanidir. Önemli olan içerik ve manadır.  Ayete ve kesin manasına inanmak gerekir. Bunu inkâr eden dinden çıkar.

Sorunun 2. Kısmına gelince;

Bu ayete binaen kıyamet kopmadan salih amel yapan müminlerin halifeliği olacağına delalet kesindir. Bunu destekleyen başka ayetler ve hadisler vardır.

 Allah CelleCelâlehû şöyle buyurdu:

[اِنَّا لَنَـنۡصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡا فِى الۡحَيٰوةِ الدُّنۡيَا وَيَوۡمَ يَقُوۡمُ الۡاَشۡهَادُ ۙ‏]

“Muhakkak, biz hem dünya hayatında hem şahitlerin kalktığı günde (kıyamet gününde) rasullerimize ve iman edenlere nusret vereceğiz.”[Gafir/Mümin Suresi 51]

Yine şöyle buyurdu:

[وَلَيَنۡصُرَنَّ اللّٰهُ مَنۡ يَّنۡصُرُهٗ ؕ اِنَّ اللّٰهَ لَقَوِىٌّ عَزِيۡزٌ‏ اَلَّذِيۡنَ اِنۡ مَّكَّنّٰهُمۡ فِى الۡاَرۡضِ اَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتَوُا الزَّكٰوةَ وَاَمَرُوۡا بِالۡمَعۡرُوۡفِ وَنَهَوۡا عَنِ الۡمُنۡكَرِ‌ ؕ وَلِلّٰهِ عَاقِبَةُ الۡاُمُوۡرِ‏]

“Yemin olsun ki, muhakkak ki Allah kendisine (dinine) yardım edene yardım edecektir. Şüphesiz ki Allah kuvvetli ve izzetlidir. Onlar ki kendilerine yeryüzünde imkân (otorite) verdiğimiz zaman namazı ikame ederler (dini uygularlar) zekât verirler, marufu emrederler ve münkeri nehyederler, nihayet işlerin akıbeti Allah’a aittir.”[Hac Suresi 40-41]

Şöyle de buyurdu:

[يٰۤـاَيُّهَا الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡۤا اِنۡ تَـنۡصُرُوا اللّٰهَ يَنۡصُرۡكُمۡ وَيُثَبِّتۡ اَقۡدَامَكُمۡ‏]

“Ey iman edenler! Eğer Allah’a nusret verirseniz, Allah size nusret verir ve ayaklarınıza sebat verir.”[Muhammed Suresi 7]

Kıyamet kopmadan, dünya hayatı devam ettikçe, her asırda, Allah kendi emrine uyan ve nehyinden uzak duran, kendisine yardım eden, yani; kendisine ve dinine sahip çıkan salih, mümin kullarına yardım edeceğine, nusret vereceğine dair ifade kesindir. Başka ifadeyle Nur Suresi’ndeki ayetin ifadesiyle, onları halife kılacağına, onların elleriyle dinini hâkim kılacağına ve emniyetli olacaklarını kesin şekilde vaat etmiş oldu. Bunlar yeryüzünde şirksiz kendisine kulluk edecekler. Sırf O’nun rızası için dinini ve şeriatını noksansız, adaletle uygulayacaklar. 

Hilâfetle ilgili hadisler çoktur, Hilâfet’i anlatan ve halifeyle, sultan, imamla, müminlerin emîri hakkında hükümleri içeren, hadis-i şeriften parça olan icma-i sahabede İslam hâkimiyeti ve müminlerin otoritesinin varlığına dair rivayetlerin toplamı mütevatirdir.

Ama devlete Hilâfet, İmamlık, Sultanlık, Emîirlik veyahut İslam devleti adı vermek tercihîdir. Fakat en tercih edilen Hilâfet adı vermektir. Zira Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bu adı vermiştir. Bu da Allah’ın vahyiyle olmuştur. Fakat rivayet sahih haber-i ahad olduğundan dolayı bu devletin adı kesin şekilde Hilâfet’tir diyemedik. Ama evla olan bu adı vermektir, Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in [ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ] “Ondan sonra nübüvvet (peygamberlik) metodu üzerine Hilâfet olacak.” [İbni Hanbel, Tayalisi, Beyhaki, Taberi] lafzına ve kastettiği manaya tam uymuş olduk, bunun sevabı da vardır.

Zira Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellembizi İslâm’la siyaset edecek, yönetecek kimselerin adına halife dedi.

[كَانَتْ بَنُو إِسْرَائِيلَ تَسُوسُهُمْ الْأَنْبِيَاءُ كُلَّمَا هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبِيٌّ وَإِنَّهُ لَا نَبِيَّ بَعْدِي وَسَتَكُونُ خُلَفَاءُ تَكْثُرُ» قَالُوا: فَمَا تَأْمُرُنَا؟ قَالَ: فُوا بِبَيْعَةِ الْأَوَّلِ فَالْأَوَّلِ وَأَعْطُوهُمْ حَقَّهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ سَائِلُهُمْ عَمَّا اسْتَرْعَاهُمْ]

“İsrailoğulları nebiler tarafından siyaset ediliyordu. Bir nebi helak olunca yerine başka nebi halefi oluyordu. Benden sonra bir nebi gelmeyecek, halifeler olacak ve (arka arkaya gelen) çok halife olacaktır.  Dediler ki: Bize ne emir verirsin? Dedi ki: İlk biat edilen halifeye vefakârlık gösterin, onlara (itaat) haklarını verin. Muhakkak Allah onlara güttüklerinden soracaktır.”[Müslim]

Buna benzer halifelikle ilgili hayli çok sahih hadisler geçti, toplamı manevi tevatürdür. Bunu inkâr etmek küfürdür. Çünkü manevi tevatür lafzı tevatür gibidir. Lafız aynı değilse veya aynı şeyi anlatmıyorsa fakat değişik lafızlarla aynı konuyla ilgilidir, aynı manayı taşıyan Hilâfet, halife, imam, sultan, emir ve benzer lafızlar geçtiği için buna manevi tevatür denilir.

Hülasa olarak, kıyamet kopmadan, dünya hayatı devam ettikçe, her asırda, salih amel yapan müminlerin halifeliği olacaktır. 1924’te kâfirlerin İstanbul’da yıktıkları Hilâfet’in tekrar kurulacağına delalet kesindir. Onu kuracak kimseler, Allah’ın emrine uyan ve nehyinden uzak duran, kendisine yardım eden, dinine sahip çıkan salih mümin kullardır. Allah’ın onlara yardım edeceğine, nusret vereceğine dair vaadi kesindir. Ne zaman ve nerede belli değildir ama bununla ilgili Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ’in onların kim olacaklarını sıfatlarını şöyle göstererek buyurdu:

[لا تزال طائفة من أمتي على الدين ظاهرين ، لعدوهم قاهرين، لا يضرهم من خالفهم إلا ما أصابهم من لأواء حتى يأتيهم أمر الله وهم كذلك قالوا يا رسول الله وأين هم؟ قال: ببيت المقدس وأكناف بيت المقدس]

“Benim ümmetimden bir grup dine sahip çıkarak zafer görürler, düşmanlarını kahreder, yenerler, kendilerine muhalif olanlara aldırış etmezler. Ancak kendilerine birtakım musibetler dokunur. Allah’ın emri kendilerine gerçekleşinceye kadar bu hâl üzerinde kalırlar, sebat gösterirler. Dediler ki Ey Resulullah! Onlar nerededir? Dediki: Beytu’l-Makdis Kudüs ve onun etrafındadır.”[İbni Hanbel, Taberani]

Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

[لا تزال طائفة من أمتي قائمة بأمر الله، لا يضرهم من خذلهم أو خالفهم حتى يأتي أمر الله وهم ظاهرون على الناس]

“Benim ümmetimden bir grup Allah’ın emriyle kaim olacak, kendilerini yardımsız bırakanlara veya kendilerine muhalif olanlara aldırış etmezler, Allah’ın emri kendilerine gerçekleşinceye kadar insanlara karşı galip gelecekler.”[Buhari ve Müslim]

Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

[لا تزال طائفة من أمتي على الحق ظاهرين، لا يضرهم من خالفهم حتى يأتي أمر الله عز وجل]

“Benim ümmetimden bir grup hak üzerinde sebat göstererek zafer görürler, kendilerine muhalefet edenlere aldırış etmezler, ta ki Allah’ın emri kendilerine gerçekleşinceye kadar.”[İbniHabel ve Ebu Davud]

[لا تزال طائفة من أمتي على الحق ظاهرين، لا يضرهم من خذلهم حتى يأتي أمر الله عز وجل]

“Benim ümmetimden bir grup hak üzerinde sebat göstererek zafer görürler, kendilerini yardımsız bırakanlara aldırış etmezler, ta ki Allah’ın emri kendilerine gerçekleşinceye kadar.”[Müslim, Tirmizi, Ahmed bin Hanbel]

[لا يزال قوم من أمتي ظاهرين على الناس حتى يأتي أمر الله وهم ظاهرون]

“Benim ümmetimden insanlara galip gelecekler, ta ki Allah’ın emri kendilerine gerçekleşinceye kadar galip kalacaklar.”[Darimi]

[لا يزال هذا الأمر أو على هذا الأمر عصابة من أمتي لا يضرهم خلاف من خالفهم حتى يأتيهم أمر الله]

“Benim ümmetimden bir grup bu emir (İslâm) üzerinde sebat gösterecekler, kendilerine muhalefet edenlere hiç aldırış etmezler, ta ki Allah’ın emri kendilerine gerçekleşinceye kadar.”[Bezzar]

Bunlar Kudüs’ten ve onun etrafından ortaya çıkacaklar, daveti her tarafta, İslâm dünyasında yayacaklar, başlarına ne musibet gelirse de insanların kendilerine muhalefet etmesine de aldırış etmeden Allah’ın yardımı ve zaferi kendilerine gelinceye kadar bu dava üzerinde sebatlık gösterecekler, hiç taviz göstermeyecekler. İşte, Allah’ın izniyle bu salih müminlerin halifeliği olacaktır. Ama onların sabrı ve sebatlığını deneyecektir, denemektedir, bunun arkasından O’nun yardımı onlara yetişir. Zira Kur’anı Kerim’de ve birçok hadis-i şerifte imtihan edileceğine dair deliler geçmiştir.

Esad Mansur