Soru Cevap

Soru:

Bir kişi düğünü bildiğimiz düğünlerin aksine sadece yemek ikramı vermek şeklinde yapıyor. Kadın erkek karışık olan bu davete katılmak caiz mi? Bunun düğün salonunda olması ile restoranda olması arasında fark var mı?

Cevap:

Erkek ile kadın arasında ilişkilerde şu şer’î kaide uygulanır: “Tahsis (Özel hüküm) gelmedikçe erkek ile kadın arasındaki ilişkide asıl olan, ayrışmaktır.” Daima bu kaide göz önünde tutulmalı ve uygulanmalıdır. Kadınlar ve erkekler özel şer’î hüküm gelmedikçe birbirleriyle karışamazlar, bir arada bulanamazlar.

Kadının asıl hayatı kadınlarla beraber olması ve yaşamasıdır. Bütün şer’î deliller bunu göstermektedir. Buna binaen bu şer’î kaide çıkarıldı ve delil mesabesinde kullanılır. Bu hususla ilgili hüküm, çoğu zaman menatı anlamayı gerektirir. Bunun manası vakıa ve olay incelendikten sonra meselenin hükmü anlaşılır, demektir.

Allahu Teâlâ şöyle buyurdu:

[لَـيۡسَ عَلَى الۡاَعۡمٰى حَرَجٌ وَّلَا عَلَى الۡاَعۡرَجِ حَرَجٌ وَّلَا عَلَى الۡمَرِيۡضِ حَرَجٌ وَّلَا عَلٰٓى اَنۡفُسِكُمۡ اَنۡ تَاۡكُلُوۡا مِنۡۢ بُيُوۡتِكُمۡ اَوۡ بُيُوۡتِ اٰبَآٮِٕكُمۡ اَوۡ بُيُوۡتِ اُمَّهٰتِكُمۡ اَوۡ بُيُوۡتِ اِخۡوَانِكُمۡ اَوۡ بُيُوۡتِ اَخَوٰتِكُمۡ اَوۡ بُيُوۡتِ اَعۡمَامِكُمۡ اَوۡ بُيُوۡتِ عَمّٰتِكُمۡ اَوۡ بُيُوۡتِ اَخۡوَالِكُمۡ اَوۡ بُيُوۡتِ خٰلٰتِكُمۡ اَوۡ مَا مَلَكۡتُمۡ مَّفَاتِحَهٗۤ اَوۡ صَدِيۡقِكُمۡ‌ؕ لَـيۡسَ عَلَيۡكُمۡ جُنَاحٌ اَنۡ تَاۡكُلُوۡا جَمِيۡعًا اَوۡ اَشۡتَاتًا‌ ؕ فَاِذَا دَخَلۡتُمۡ بُيُوۡتًا فَسَلِّمُوۡا عَلٰٓى اَنۡفُسِكُمۡ تَحِيَّةً مِّنۡ عِنۡدِ اللّٰهِ مُبٰرَكَةً طَيِّبَةً‌  ؕ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَـكُمُ الۡاٰيٰتِ لَعَلَّكُمۡ تَعۡقِلُوۡنَ]

“Âmâ(gözleri görmeyen) için bir sakınca yoktur, topal için bir sakınca yoktur, hasta için bir sakınca yoktur, sizin için de kendi evlerinizden, babalarınızın evlerinden, anneleriniz evlerinden, erkek kardeşlerinin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden, anahtarı elinizde bulunan evlerden ve arkadaşlarınızdan yiyip içmenizde bir sakınca yoktur. Birlikte veya ayrı ayrı yemenizde sizin için bir günah yoktur. Evlere girdiğinizde Allah katında mübarek ve güzel bir selamlama ile kendinize birbirinize selam verin. Düşünesiniz diye Allah size ayetlerini işte böyle açıklıyor.”[Nur Suresi 61]

Bu ayetin nüzul sebebi, bazı Arap kabilelere mensup kimseler tek başına yemek yemiyordu, yatsıya kadar bekliyordu, bir kimse gelmezse yemeğini yiyordu. Ayrıca bazı Müslümanlar kör, topal ve hasta gibi kimselerin haklarını çiğnememek için yemeklerinden bir şey yemekten sakınıyorlardı. Yine bazı Müslümanlar haklarını yememek üzere akrabalarının evlerinden yemek yemekten sakınıyorlardı. Kör, topal ve hasta olan muhtaç kimseleri akrabalarının evlerine götürüp yemek vermekten sakınıyorlardı. Cihada giden kimseler başkalarına kendi evlerinin anahtarlarını veriyordu. Anahtarı alan kimse o evlerde yemek yemekten sakınıyordu ve buna benzer hâller vardı. Allahu Teâlâ Müslümanın kiminle yiyebileceğine dair hükümleri bu ayette açıkladı.

Müslümanlar bu akrabalarla ve arkadaşlarla birlikte evlerinde yemek yiyebilirler. Bunun manası amcalarının, halaların, dayılarının ve teyzelerinin kızları ve arkadaşlarının aileleri de bulunduğu hâlde yiyebilirler. Ama örtülü hâlde iken oturup beraberce yiyebilirler. 

Bu ise normal yemektir ve evlerde olacağı beyan edilmiştir. Zira evlere girilince izin istenecek ve selam verilecektir. Çünkü selam vermenin manası izin isteğini içerir. Burada tazammun delaleti vardır. Daha önceki ayetlerde de insanın kendi evi dışında başka evlere girmek istemesi hâlinde onun izin istemesi emri direk olarak geldi.

Allah CelleCelâlehûşöyle buyurdu:

[يٰۤـاَيُّهَا الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡا لَا تَدۡخُلُوۡا بُيُوۡتًا غَيۡرَ بُيُوۡتِكُمۡ حَتّٰى تَسۡتَاۡنِسُوۡا وَتُسَلِّمُوۡا عَلٰٓى اَهۡلِهَا ‌ؕ ذٰ لِكُمۡ خَيۡرٌ لَّـكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تَذَكَّرُوۡنَ‏ فَاِنۡ لَّمۡ تَجِدُوۡا فِيۡهَاۤ اَحَدًا فَلَا تَدۡخُلُوۡهَا حَتّٰى يُؤۡذَنَ لَـكُمۡ‌ۚ وَاِنۡ قِيۡلَ لَـكُمُ ارۡجِعُوۡا فَارۡجِعُوۡا‌ۚ هُوَ اَزۡكٰى لَـكُمۡ‌ؕ وَاللّٰهُ بِمَا تَعۡمَلُوۡنَ عَلِيۡمٌ‏ لَـيۡسَ عَلَيۡكُمۡ جُنَاحٌ اَنۡ تَدۡخُلُوۡا بُيُوۡتًا غَيۡرَ مَسۡكُوۡنَةٍ فِيۡهَا مَتَاعٌ لَّـكُمۡ‌ ؕ وَاللّٰهُ يَعۡلَمُ مَا تُبۡدُوۡنَ وَمَا تَكۡتُمُوۡنَ]

“Ey iman edenler! Evleriniz dışında başka evlere izin almadan ve halkına selam vermeden girmeyin. Bu sizin için hayırlı olandır. Umulur ki düşünürsünüz. Eğer içinde kimse yoksa ta ki size izin verilinceye kadar o evlere girmeyin. Eğer kendilerinize dönün denilirse dönün. Sizin için temiz olan budur. Allah yaptıklarınızı biliyor. İçinde eşyanız bulunan ve oturulmayan, boş evlere girmenizde bir günah yoktur. Allah açığa vurduğunuzu da gizlediğinizi de bilir.”[Nur Suresi 27-29]

İzin istemek evdeki kadınları görmemek içindir. Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

[إنما جعل الله الإذن من أجل البصر]

“Allah (evlere girmek üzere) izin istemeyi görmek, bakmak meselesinden dolayı (farz) kıldı.”[Müslim]

Bunun manası bir kimse yabancı evlere girmek isteyince oradaki kadınlara bakmayı önlemek için izin isteme hususu farz kılındı. Zira yabancı kadınlara bakılması haramdır.

Allah CelleCelâlehû şöyle buyurdu:

[قُلْ لِّـلۡمُؤۡمِنِيۡنَ يَغُـضُّوۡا مِنۡ اَبۡصَارِهِمۡ وَيَحۡفَظُوۡا فُرُوۡجَهُمۡ‌ ؕ ذٰ لِكَ اَزۡكٰى لَهُمۡ‌ ؕ اِنَّ اللّٰهَ خَبِيۡرٌۢ بِمَا يَصۡنَـعُوۡنَ‏]

“Erkek müminlere deki: Gözlerini kadınlardan çevirsinler. Mahrem yerlerini korusunlar (zinadan korunsunlar). Kendileri için temiz olan budur. Şüphesiz ki Allah yaptıklarından haberdardır.”[Nur Suresi 30]

Bu ayetten sonra kadınlara da hitap geldi. Allah Celle Celâlehû şöyle buyurdu:

[وَقُلْ لِّـلۡمُؤۡمِنٰتِ يَغۡضُضۡنَ مِنۡ اَبۡصَارِهِنَّ وَيَحۡفَظۡنَ فُرُوۡجَهُنَّ وَلَا يُبۡدِيۡنَ زِيۡنَتَهُنَّ اِلَّا مَا ظَهَرَ مِنۡهَا‌ وَلۡيَـضۡرِبۡنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلٰى جُيُوۡبِهِنَّ‌ وَلَا يُبۡدِيۡنَ زِيۡنَتَهُنَّ اِلَّا لِبُعُوۡلَتِهِنَّ اَوۡ اٰبَآٮِٕهِنَّ اَوۡ اٰبَآءِ بُعُوۡلَتِهِنَّ اَوۡ اَبۡنَآٮِٕهِنَّ اَوۡ اَبۡنَآءِ بُعُوۡلَتِهِنَّ اَوۡ اِخۡوَانِهِنَّ اَوۡ بَنِىۡۤ اِخۡوَانِهِنَّ اَوۡ بَنِىۡۤ اَخَوٰتِهِنَّ اَوۡ نِسَآٮِٕهِنَّ اَوۡ مَا مَلَـكَتۡ اَيۡمَانُهُنَّ اَوِ التّٰبِعِيۡنَ غَيۡرِ اُولِى الۡاِرۡبَةِ مِنَ الرِّجَالِ اَوِ الطِّفۡلِ الَّذِيۡنَ لَمۡ يَظۡهَرُوۡا عَلٰى عَوۡرٰتِ النِّسَآءِ‌ وَلَا يَضۡرِبۡنَ بِاَرۡجُلِهِنَّ لِيُـعۡلَمَ مَا يُخۡفِيۡنَ مِنۡ زِيۡنَتِهِنَّ‌ ؕ وَتُوۡبُوۡۤا اِلَى اللّٰهِ جَمِيۡعًا اَيُّهَ الۡمُؤۡمِنُوۡنَ لَعَلَّكُمۡ تُفۡلِحُوۡنَ]

“Mümin kadınlara deki: Gözlerini (erkeklerden) çevirsinler, kendi mahrem yerlerini korusunlar (zinadan korunsunlar) süslerini (süsleme, takıların yerlerini) göstermesinler. Ancak ondan görülen kısım (yüz ve bileklere kadar eller) müstesnadır. Başörtülerini yaka yerini kapatarak göğüslerine indirsinler. Süslerini (süsleme yerlerini) ancak kocalarına, babalarına, kocalarının babalarına, kendi erkek çocuklarına, kocalarının erkek çocuklarına, erkek kardeşlerine, erkek kardeşlerinin erkek çocuklarına, kız kardeşlerinin erkek çocuklarına, kendisi gibi kadınlara, mülk edindikleri kölelere, aileye tabi olup erkekliği kalmamış erkeklere, kadının avretini anlamayan çocuklara gösterebilirler. Gizledikleri süslerinin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Allah’a hepiniz tövbe edin ki felaha kavuşabilesiniz (Allah’ın rızasını ve cenneti kazanasınız).”[Nur Suresi 31]

Bunun manası kadınlar ancak bu kimselerle oturabilirler. Yabancı veya mahrem olmayan erkeklerle beraber oturamazlar. Yabancı kadınlara bakamaz. Hatta yüzüne dikkatlice veya defalarca bakması caiz değildir.

ResulullahSallAllahu Aleyhi ve Sellemşöyle buyurdu:

[لا تتبع النظرة النظرة، فإن لك النظرة الأولى وليست لك الآخرة]

“Art arda bakma! İlk bakış senin lehine, ikinci bakış senin aleyhine olur.”[Tirmizi]

İşte bakışları arka arkaya takip etmek caiz değildir. İkinci bakış haramdır, bu ise yüze ikinci bakıştır. Zira kadının diğer tarafları örtülüdür. Sadece yüzü ve bileklere kadar elleri açık olur.

Bakış ve erkek kadın karışımı zinaya yaklaştırır. Allahu Teâlâ şöyle buyurdu:

[وَلَا تَقۡرَبُوا الزِّنٰٓى اِنَّهٗ كَانَ فَاحِشَةً ؕ وَسَآءَ سَبِيۡلًا‏]

“Zinaya yaklaşmayın. Zira zina çirkin bir şeydir ve kötü bir yoldur.”[İsraSuresi32]

Zira Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

[فزنا العين النظر، وزنا اللسان المنطق، والنفس تمنى وتشتهي]

“Gözün zinası bakmaktır. Dilin zinası konuşmaktır (erkeğin kadınla konuşması). (Bu hâllerde) nefis arzu eder ve iştahı açılır.” [Buhari]

Birbirlerine yabancı erkek ve kadınlar bir arada otururlarsa birbirlerine bakacaklardır. Bu açıdan beraber oturup yemek yemek caiz değildir.

Karışım ve bakışlar içgüdüyü tahrik eder, nefisleri bozar ve kötü neticelere götürebilir. Zira çoğu kimse kadına bakıştan haz ve zevk alır. Yine kadınlarla beraber oturmak veya konuşmaktan zevk alır. Böyle tatmin arar. Bu nedenle kadın rahatça oturup yabancı erkeklerle konuşmaz. Ancak alışveriş gibi gerekli hususlarda sesini inceltmeden normal şekilde konuşur.

Sadece insan ayetlerde geçtiği kimselerle yemek yiyebilir. Yemek biter bitmez mahrem olmayan akraba ve arkadaşlarının aileleri ayrılırlar. Hem de yemek yerken kadınlar örtülü olmalıdır ve erkekler onların yüzlerine veya ellerine bakmaktan gözlerini çevirmeli, başka tarafa bakmaya çalışmalılar.

Düğünlerde değişik davetli kimseler vardır, akraba ve arkadaşlar olmayabilir, karışıktır. Zira sadece akrabalar veya arkadaşların aileleri örtülü olduğu hâlde evlerde beraber yemek yiyebilirler, düğün salonlarda veya restoranlarda ise yiyemezler. Yemek faslı bitince hemen ayrılırlar. Ondan sonra konuşmak için oturmak caiz değildir.

Eğer salonlarda veya restoranlarda yiyeceklerse erkeklerin yerleri kadınların yerlerinden ayrı olmalıdır. Karışımı ve birbirlerine bakışları engelleyecek şekilde ayrı yerlerde olmalıdır.

Bir şeyi kutlamak veya eğlence yapmak veyahut düğün yapmak için mahrem olmayan erkeklerle bir arada bulunamaz, beraber olamaz, caiz değildir, haramdır.

Buhari’de şöyle bir rivayet geçti: İbni Abbas RadiyAllahuAnh şöyle dedi:“Aişe RadiyAllahuAnhâ’nın Ensarlardan bir kız akrabası vardı. Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem dedi ki: Kıza hediyeler verdiniz mi? Evet, dediler. Şarkı söyleyen kimseyi (kadını) getirdiniz mi? Aişe RadiyAllahuAnhâ dedi ki: Hayır. Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: Ensarlar şarkıyı severler. Keşke şarkı söyleyen bir kadın getirseydiniz ve şöyle şarkı deseydi: ‘size geldik, size geldik, size selam verdik, bize selam verin…” Bu hadis kadınların erkeklerden uzak ayrı bir yerde düğün yaptıklarını gösteriyor. Hz. Aişe’nin eşi olan Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellemoraya katılmadı. Oysa evlenen kız Aişe RadiyAllahuAnhâ’nın akrabasıdır. Bunun manası düğünde erkekler kadınlarla beraber kutlamazlar. Ayrıca düğünde gelin süslenir, yabancı erkekler ona bakamazlar. Diğer kadınlar da süslenebilirler ve açılabilirler, şarkı söyleyebilirler ve dans edebilirler vs. Erkeklerin onlara bakması ve onlarla beraber olması haramdır. Yukarıdaki ayetler birer delillerdir. Kadınlar süsünü ancak ayette sayılan kimselere gösterebilir.

Düğün de özel bir yerdir. Herkesin girmesine müsaade edilmez. Yukarıda gösterdiğimiz gibi özel hayatta kadın sadece ayette sayılan mahrem erkeklerle beraber oturabilir. Mahrem olmayan yabancı sayılan erkeklerle beraber oturamaz, bir şeyi kutlayamazlar. 

Düğün münasebetiyle sırf yemek yiyeceklerse erkeklerin ve kadınların yerleri ayrı ve gözleri erişmez hâlde olmalıdır. Aynı yerde beraber yemek yemeleri caiz değildir.   

 Kur’an-ı kerim, hadis-i şerif, Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in döneminde kurduğu toplumun durumu böyle idi. Bu hükümlerle toplum temiz kalır. Haram ise bakıştan ve karışımdan başlar. Bunlar zinanın ilk adımlarıdır. Müslüman gücü yettiği kadar mücadele edip zinaya yaklaştıracak durumlardan uzak kalmalıdır. Böyle düğünler veya davetler yapmaz. Temizliği arar.  Müslüman Allah’tan korkarak bu hususlara dikkat eder ve riayet eder, günah işlememek ve işletmemek için çalışır. Hedefi insanları memnun etmek değil, Allah’ın rızasını kazanmaktır.

Bunun düğün salonunda olması ile restoranda olması arasında fark var mı?  Kişi sadece duyurmak maksadı ile bir restorana insanları davet etse ve orda herkes ailesi ile müşteri gibi bir masada otursa?

Bir fark yoktur, çünkü mesele salon veya restoran değildir, bir yerde bir amaçla bir yere gelmektir. Parkta veya bir sahada da durum değişmez. Dışarıda, geniş sahada bayramları kutlamak üzere Resululah SallAllahu Aleyhi ve Sellem kadınlar, çocuklar ve herkesi davet ediyordu. Kadınlar bir tarafta duruyorlardı, erkekler ayrı tarafta durup oturuyorlardı, bu şekilde bayramı kutluyorlardı. Her aile ayrı bir yerde durup bayramı kutlamıyordu. İşte daima cemai, toplu kutlama veya bir şey ilan edilecekse erkekler bir tarafta, kadınlar ayrı bir tarafta duruyorlardı.

 Nikâhı duyurmak bir kutlamadır. Düğün nikâhı duyurmak için yapılır. Yukarıda gösterdiğimiz gibi bir düğün ve benzeri bir şeyi kutlamak maksadıyla birbirlerine yabancı kişiler bir araya gelip yemek yiyemezler. Aileler ayrı ayrı masalar da otursalar da onların tümünü bir araya getiren tek bir hedef vardır: Nikâhı duyurmak, kutlamaktır. Bunun çözümü erkekler lokantanın bir tarafında oturup beraber yerler, gözler birbirine erişmeyecek şeklinde kadınlar lokantanın ayrı bir tarafında oturup yerler ve erkeklerin gözlerinden rahat olurlar.   Bu şekilde şeri hükme bağlanma hususu gerçekleşmiş olur.

Esad Mansur