99 Senedir Yaşanan En Büyük Facia!

Gün bu gün gibidir, Cuma günüdür. Tarih bu tarih gibidir: 3 Mart’tır, fakat sene 1924’tür. Yer Hilafetin Başkenti İslambol (İstanbul) dur.

Miladi takvime göre 99 sene önce, bir İslam düşmanı kalkıp Hilafeti yıkar. Batı dünyası sevinçle bütün çanları çaldırır. Artık fatihleri görmeyecekler. Daha ziyade Müslümanları saptırıp kendilerine benzetecekler, onlara ve memleketlerine egemen olacaklar. O günden bu güne kadar bu acı durum devam etmektedir.

Bu gün gibi bir günde Batı kendi ajanları vasıtasıyla Kuran’ı pratikte yaktılar, şeriatı yasakladılar, laikliği ilan edip dini devletten ayırdılar ve onu camiye sıkıştırıp ibadetle sınırlandırdılar, her haramı helal kıldılar, her türlü kötülüğü yaydılar.   

Gerçek manada Hilafetin yıkılışı büyük facia idi. Ondan sonra Müslümanlar paramparça oldular, zillete uğradılar, başlarına her tür musibet gelmeye başladı.

Memleketin haline bakın! Bütün Müslüman memleketlerin haline de bakın! Oysa her gün beş defa minarelerden ezan okunuyor, fakat hayat, devlet, siyaset, insan ve toplum bu ezana ters yürütülüyor. Kimse onu anlamıyor veya manasını mı düşünmüyor?!

“Allah-u ekber” denilince, Allah her şeyden daha büyüktür, daha üstündür. Ancak O’na ve hükmüne boyun eğilir.  Güç ve izzet sahibi o’dur, her şeye kadir ve egemendir.

 Ey, O’nun emrine muhalefet eden insanlar! “ Gökte olan zatın (Allah’ın) sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden emin mi oldunuz? Bir de bakarsınız yer çalkalanıp duruyor! Yahut gökte olanın, üzerinize taş yağdıran bir kasırga göndermeyeceğinden emin mi oldunuz? Siz benim tehdidimin nasıl bir şey olduğunu yakında bileceksiniz” (Mülk 16-17) Her tür musibet ve beladan emin oldunuz mu? Zira Fetih suresinde 4. Ve 7. Ayetlerde gökler ve yeryüzünün askerleri O’nundur diye buyurmaktadır. Hala insanlar O’ndan korkup şeriatını uygulamak istemezler mi? Hala O’nun egemenliğini reddetmek üzerinde ısrarlı mıdır? Hala halkın egemenliğinden, aciz olan beşerin hakimiyetinden söz ederler mi?

“La ilahe illallah” denilince O’ndan başka tapınılan yoktur. Tapınmak kulluk etmektir. Kul Rabbinin emrine uyar ve nehyinden vazgeçer. O’nun emrine uyup nehyinden de vazgeçtikçe kulluk edilmiş olur. Gerçek manada O’na tapmak ve kulluk etmek her konuda O’nun hükmüne uymaktır. O’nun hükmü dışında bir hüküm asla kabul edilmez.

“Muhammed Resulullah” denilince Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem Allah’ın elçisidir. O’nun risalesini tebliğ etti ve uyguladı. Muhammed’in bütün getirdiğine uymak ve nehiylerinden vazgeçmektir. Kuran’ı ve Sünnet’i kapsar. Metodu üzerinde yürümek ve onu örnek edinmektir. Onun izinde yürümek ve diğerlerinin izinden gitmemektir. Kurduğu ve 10 sene yürüttüğü ve 1300 sene devam eden devleti kurmaktır.

Ey ezanı dinleyip namaz kılanlar! Bunu iyice düşünün, bundan mesulsünüz ve sorulacaksınız. Büyük münker olan ve sizi bedbaht eden laik demokratik cumhuriyeti kaldırın, yerine büyük maruf olan ve sizi bahtiyar eden Hilafeti tekrar kurun, değerli fatih ecdatlarınızın şanlı tarihini canlandırın ki ellerinizle bütün insanlar hidayete getirsin. Bunu yapmaya kalkışınki Allah size dünya ve ahirette azap vermesin, sizi cennete de dâhil etsin. Bu şekilde ezanda geçen “felah” çağrısına icabet etmiş olursunuz.

Esad Mansur