Soru:

Son yaşanan depremde ortaya atılan “Haarp” teknolojisinin hakikati var mı?

Deprem felaketi gibi bir felakette İslam devleti Yabancı devletlerden ekonomik veya arama kurtarma yardımı gibi yardımları Kabul edebilir mi?

Cevap:

Haarp teknolojisi yüksek frekanslı etkin kutup ışıkları araştırma programıyla ilgilidir. 1993 senesinden beri Amerika’nın Alaska eyaletinde yürütülen bilimsel projedir. İyonosferin özelliklerini ve hareketlerinin araştırılması üzerinde kurulmuştur.

06.02.2023’te Kahramanmaraş’ta deprem meydana geldikten sonra Haarp iddiaları ortaya atıldı ve sosyal medyada yayıldı. Deprem esnasında Haarp sebebiyle havada anormal ışıklar ve şimşekler görüldüğü iddia edildi. Böylece depremin bir komployla meydana geldiği iddia edildi ve asıl müsebbibin de Amerika’nın olduğu gösterildi!  

Mesele ilim açısından araştırılacaksa bu iddianın hiç bir ispatı yoktur. Bilim adamları bu iddiaları reddedip çürütüyorlar. Bunlardan, Amerika Kaliforniya eyaletinde Stanford Üniversitesinde Prof. Ümran İnan Popular Science dergisinde yaptığı açıklamada iklim denetimi ile ilgili komplo teorisinin tamamen yanlış bilgiye dayandığı, dünya gezegeninin sistemlerini ne yaparsak yapalım bozamayacağımızı, her ne kadar Haarp’ın yaydığı radyasyon çok büyük de olsa, bir şimşeğin gücü ile kıyaslandığında çok küçük olduğunu ve tüm dünyada saniyede 50 ila 100 şimşek çakmakta olduğu, ve Haarp’ın yoğunluğunun buna kıyasal çok küçük olduğunu” belirtmiştir.

Nitekim her senede dünyada 7 ile 8 büyüklük arasında 10 ile 18 deprem meydan gelmektedir. Haarpla ve Amerika’yla alakası mı vardır?! Amerika o kadar güçlü müdür? Bu iddiaların hepsi Amerika lehine gelmektedir! Sanki Amerika o kadar güçlüdür ki öyle depremler yapabilir!!

Başka yönden Türkiye’nin her tarafında Amerika ve Nato’ya ait üsler vardır. Özellikle deprem bölgesinde Türkiye’nin Güneyinde ve Güney Doğusunda bir kaç Amerikan üssü vardır. Adana, Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Malatya, Gaziantep, Batman, Hatay ve İskenderun’da ABD’nin değişik üsleri ve binlerce askerleri vardır. Silah depoları, uçakları, füzeleri, hatta İncirlik üssünde nükleer silahın var olduğu haberlerde çıkmıştır. Ayrıca müttefikleri Nato ve Avrupa güçleri vardır. Suriye’nin kuzeyinde 2 binden fazla ABD askerleri vardır. Bölgeye yakın Kuzey Irak’ta da üsleri vardır. İşte Amerika kendi kendine zarar verecek halde değildir, komplo teorisine göre imkânı olsa bile orada böyle bir işe kalkışması mümkün değildir.

Ayrıca Erdoğan yönetimi tamamen Amerika’nın yörüngesinde yürümektedir. Bölgede onun çıkarlarını gerçekleştirdi, Başkanlık seçiminde tekrar onun kazanmasını da arzu etmektedir. 

Dünya gezegeni, yerküresini ve bütün âlemleri yaratan Allah bunun kanunları ve özelliklerini de yarattı. İnsan bunları keşfetmeye, önlem almaya ve tedavi etmeye çalışır. Bu nedenle bilimsel araştırmalar reddedilmez. Fakat bir şey söylerken onun gerçekliği olması lazımdır, sırf evham, kafadan atmak ve ciddi dayanak olmaksızın bir itham ortaya atmak doğru değildir, zararlıdır, zihinleri karıştırır ve yanlış tutum edinmeye sevk eder.

Bu deprem hadisesinin bilimde açıklanması yapılır. Bilimsel araştırmanın zanni neticeleri var olduğu gibi hakikatleri de vardır. Eğer her zaman aynı netice oluyorsa bir hakikattir. Eğer farklı neticeler doğuyorsa zannidir.

Allah kâinatı, insanı ve hayatı belli kanunlarla yürüttüğü gibi belli olayların meydana gelmesini sağlar. Bir hikmete binaen belli yerde depremin olmasını sağlarken başka yerde başka olayın olmasını temin eder. Böylece dünyada insanların başlarına sevmedikleri olaylar gelir, bunlara musibet ve şer denilir. İnsanı yaratan Allah’tır, onu belli kanunlara göre yürütür ve belli özellikleri yerleştirir, onu olumlu veya olumsuz şekilde etkileyen şeyler yarattı. İnsan vücuduna girebilen ve hasta edebilen mikrop ve virüsleri yarattı. İnsan bunlardan korunmaya çalışırken hastalanırsa tedavi olunmaya da gider. Zira Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in dediği gibi “Allah ne hastalık yarattıysa ona bir ilaç yarattı, öyleyse tedavi olunun”. İlaç kullanmak insanın imkânında olduğu halde, şifaya kavuşmak elinde değildir. Zira şifa veren sadece Allah’tır.

İnsan yeryüzünün tabakalarında sarsıntı ve depremlerin nasıl olduğunu keşfedebilir. Fakat şu ana kadar bunların meydana gelmesini engelleme imkânı elde edemedi. Buna karşı önlem almaya çalışır. Muhtemelen deprem yeri ve fay hattı tespit edilir. Orada inşaat yapılırken buna dayanabilecek şekilde evler yapılmalıdır. Ayrıca yüksek olmamalıdır. Devlet İmar ve iskân siyasetinden sorumludur, herhangi bir kusur gösterirse hesaba çekilmelidir.

Devletin mesuliyeti çok büyüktür. Bir bina veya ev tesis edilecekse hemen ruhsat vermeyecektir, kaçak bina ve ev tesis edenleri affetmeyecektir. Baştan sonuna kadar her şeyi kontrol etmelidir.

Aslında devlet ve toplum imana dayalı olarak tesis edilmelidir. İslam akidesine dayalı devlet kurulmalıdır, anayasası, nizamları ve kanunları Kuran ve Sünnetten çıkarılmalıdır. İnsanlara uygulanınca toplum temiz olur, yolsuzluk pek olmaz, imansız veya imanı zayıf olanlardan sadır olursa ağır ceza verilir. Devlet düzgün olursa insanlar ve işleri de düzgün olur, birbirlerini kötülükten nehyederler ve iyiliği emrederler, herkes işini sağlam yapmaya çalışır, yöneticiler ve memurları dürüst, güvenilir, ihlaslı ve ciddi olurlar. Şeri hükümleri uygulamaya titizlik gösterirler. Allahtan korkarlar. Toplumda Allah’tan korku yayılır. Bu şekilde her şey rayına oturup düzgün ve sağlam olur.

Olağanüstü hallerde, deprem gibi büyük felakete devlet hazır olmalıdır. İnsanları eğitmeli, araç, gereç ve ne gerekirse hazırlamalıdır. Bütçesinde bunun için bir bölüm tahsis eder.

Bu tür bir deprem olursa dışarıdan yardıma ihtiyacı kalmaz. Bir felakette İslam devleti yabancı devletlerden ekonomik veya arama kurtarma yardımı gibi yardımlar söz konusu bile olmaz.

Buna rağmen, yabancı bir devlet yardım etmek isterse bakılır:

Eğer harbi ise o devletten yardım kabul etmez. Hatay’da Yahudi varlığının kurtarma ve yardım ekibinin ne yaptığı görüldü, sinagog için gelip bazı eserler çalıp hemen kaçtı. 

Sömürgeci ve İslam devletine göz diken devletten de kabul edilmez, daima bunların sinsi hedefleri vardır, asla iyi niyetleri yoktur, her hâlükârda onlardan sakınılmalıdır, onları iç işlerimize sokmamız büyük bir gaflettir, daima onları bizden uzak tutmamız gerekir. Onlar yardım adı altında bizim üzerimize egemenlik sağlamaya çalışırlar. Nisa suresinde 141. Ayette Allah kâfirlerin müminler üzerinde her hangi bir yolun ve otoritenin bulunmasını yasaklamıştır.

Bunların dışındaki normal devletlerden kabul edilebilir. Özellikle Hilafet devleti onlarla değişik anlaşmalar yapabiliriz. Zira İslam devletinin kurucusu Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem bazı devletlerle savaşırken bazılarıyla iyi komşuluk anlaşmaları yaptı.

Esad Mansur