Soru:

İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara ­tattırıyor. (Rum 41)

Bu ayeti küresel ısınmayla ilişkilendirebilir miyiz?

Avrupa devletleri toplumu maddi olarak yeşil enerjiye geçiş yapmak için çok zorluyor, diğer taraftan nakliyenin ve gemilerin emisyon atıkları araçların yüzlerce kat üstünde.

Ev inşaatlarında birçok yeşil enerji şartları öne sürülüyor. Diğer taraftan endüstri ve nakliyenin kirletmesi, emisyon atıkları evlerden kat kat daha fazla. Bunun mantığı nerde.

 İslam’ın bu meseledeki hükmü nedir?

Cevap:

Allah cc. şöyle buyurdu:

ظَهَرَ الۡفَسَادُ فِى الۡبَرِّ وَالۡبَحۡرِ بِمَا كَسَبَتۡ اَيۡدِى النَّاسِ لِيُذِيۡقَهُمۡ بَعۡضَ الَّذِىۡ عَمِلُوۡا لَعَلَّهُمۡ يَرۡجِعُوۡنَ

“İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde fesat zahir oldu; Böylece Allah   -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara ­tattırıyor”.

Ayette fesat kelimesi kullanılmıştır. “ Fesat zahir oldu” : Fesat açıkça görüldü, hakim oldu, yayıldı, ortaya çıktı manalarındadır. “Düzen bozuldu” şeklinde tercüme etmek doğru değildir.

Fesat Arapça bir kelimedir. Kökü ise:فَسَدَ / fesede: bozuldu. فَاسِد /fasid: bozulan. فَسَاد/ fesad: bozukluktur, bozgunculuktur. مُفْسِد / bozucu, bozguncudur.

 Fesat ise salahın, iyiliğin tersidir. Yemekte fesat: eğer yemek kokuşmuşsa ona fasit oldu, bozuldu denir, artık yenmez. Eğer işler alt üst olursa fesad vardır denilir. Bir kişinin ahlakı bozuksa fasittir denilir. Bir devlette zulüm ve yolsuzluk varsa fasit devlet, fasit sistemdir.

 Fıkıhta, Namaz fasit oldu denilince batıl manasındadır. Genellikle ibadette müçtehitler ve fakihler fesat kelimesini butlan manasında kullanırlar.

Usul-u fıkıhta ıstılahı manası ise: vazi’ hükümlerinde kullanılır. Fesat, sıhhat ve butlan babı vardır. Fesat sıhhatin tersidir. Sıhhat şartları vardır, inikat şartlarını tamamlar. Sıhhat şartlarında eksiklik varsa fesat vardır denilir. Sözleşmelerde inikat şartları eksik ise sözleşmede butlan vardır, bu sözleşme batıldır. Sıhhat şartları eksikse günah vardır, fakat sözleşme batıl değildir. Misal olarak evlilik sözleşmesinde inikat şartları iki tarafın rızası, kabul ve icabın birbirine mutabık olması, ikisinin ne kastettiklerini anlamış olup manaların birbirine mutabık olması, eşlerin şeriatça birbirleriyle evlenmesi cevazının var olmasıdır.

Bir Müslüman kadının bir kâfirle evlenmesi batıldır. Bir erkek Müslüman, Müslüman veya ehl-i kitap dışında evlenirse batıldır. İşte, inikat şartlarında eğer bir şart eksikse nikâh batıl olur. Ama sıhhat şartları eksikse sözleşme batıl değildir, fesat vardır denilir, taraflar günahkâr olur. Misal olarak velinin izni sıhhat şartlarındandır. Eğer velinin izni yoksa eşler günahkâr olurlar. Fakat nikâh batıl değildir, sıhhat şartları eksik olunca nikâhta fesat vardır denilir. Ne zaman veli onaylarsa fesat kalkar, günah devam etmez.

Bu asırda, Arap dünyasında siyasi ıstılahlarda: devletteki yolsuzluk, emanete ihanet veya otoritede bulunanların veya sırtını devlete dayandıran kişilerin veya güçlerin kanun dışında işledikleri cinayetler ve sair kötü işlere fesat adı verilir ve devlet fasit olur.

 Yukarıdaki Rum suresinde geçen fesat kelimesi hakkında müfessirler değişik görüşler aktardılar.

Katade ve es Suddi fesadın manası şirktir dediler. “karada ve denizde fesat ortaya çıkmıştır”: şirk ortaya çıktı, zira şirk fesadın en büyüğüdür.

İbni Abbas, İkrime ve Mücahit ise karadaki fesat Âdem’in oğlunun kardeşini öldürmesi, denizdeki fesat ise Kehf suresinde geçtiği gibi kralın gemileri zorla almasıdır.

Yine İbni Abbas fesat, bereketin zail olmasıdır der. Kulların işledikleri kötü amellerinden dolayı karada bitkilerin bereketinin gitmesi ve kıtlığın olmasıdır. Denizdeki fesat balığın yok olmasıdır. Atiye ise eğer yağmur azalırsa dalgıçlık azalır, balık avlayanlar boş elle dönerler, böylece fesat olur.

Yine fesadın manası günah işlemek, yolu kesmek ve zulüm yapmak olarak tefsir edildi.

Bu ayette doğru olan görüş, karada ve denizde fesadın manası şirk, küfür, günah işlemek, zulüm ve sair kötü işleri yapmaktır.

Zira arkasında şu ayet geçti:

قُلۡ سِيۡرُوۡا فِى الۡاَرۡضِ فَانْظُرُوۡا كَيۡفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذِيۡنَ مِنۡ قَبۡلُ‌ؕ كَانَ اَكۡثَرُهُمۡ مُّشۡرِكِيۡنَ

“Deki, yeryüzünde yürüyün, daha öncekilerin akıbetlerine bakın. Çoğu müşrik idi”. (Rum 42).

Allah korkutuyor ve uyarıyor, kötülük işleyen kâfirlerin akıbetini düşünün. Allah onlara işlediklerine karşı azabı tattırdı.

Kuran-ı Kerim’de birçok ayette fesat kelimesi geçti.

 Bakara suresinde 11-12. Ayetlerde münafıklara yeryüzünde fesat yapmayın denilince biz ıslahatçıyız derler! Oysa onlar fesatçıların ta kendileridir.

Bakara suresinde 204 – 205. Ayetlerinde dünya ile ilgili sözlerini beğendiğiniz kişiler (münafıklar) yönetici olursa yeryüzünde fesat yapar, ekimi ve neslini de helak ettirirler. Oysa Allah fesadı hiç sevmez. Bunun manası Allah kabul etmez, fesat yapanlara ceza verir demektir.

Münafık yöneticiler Allah’ın emrine muhalefet ederek günah işlerler, insanların günah işlemesine müsaade ederler, fasit kanunlarından dolayı ekini ve nesli bozarlar. Zina ve eşcinselliğe müsaade edince nesiller helak olur, çiftçilere faiz yedirdikleri ve değişik batıl kanunlar uyguladıkları için ekin bozulur. “Eğer bu yöneticilere Allah’tan kokun denilirse kibirlenirler. Onların cezası cehennemdir”. Bu münafık yöneticiler kendilerini Allah’tan kork, küfür sistemlerinden ve kanunlarında vazgeçin, Allah’ın dinini uygulayın diyenleri ve uyaranları cezalandırırlar.

Maide suresinde 32. Ayet “kim suçsuzca bir nefsi öldürürse veya yeryüzünde fesat yaparsa bütün insanları öldürmüş olur”. Katil öldürülmezse sadece hapse atılırsa fesat olur, cinayetler ve suçlar yayılır, bozgunculuk hâkim olur.

Maide suresi 33.ayet “Allah’la ve Resulüyle savaşanların ve yeryüzünde fesat yapanların cezası ya öldürülür ya da (öldürüldükten sonra) haça gerilir, ya da elleri ve ayakları (sağ eli ve sol ayağı) çapraz şekilde kesilir ya da sürgün edilir. İşte dünyada cezaları budur, ahirette ise daha büyük ceza hazırlandı”. İşte Allah’ın Kitabını ve Rasulünün sünnetini uygulamayanlar, insanları haksızca öldürenler, mallarını zorla alanlar, yol kesenler, zorla ve silahla insanların mallarını gasp edenlerin cezaları böyledir. Bunlar fesat ehlidir.

Maide suresi 64. Ayet “Yahudiler yeryüzünde fesat yapmaya çalışırlar”.

Araf suresi 56. Ayet “Yeryüzü salih olunduktan sonra fesat yapmayın. Allah’tan korkarak ve ümitlenerek O’na dua edin”.

Araf suresi 74. Ayet “Allah’ın ayetleri ve nimetlerini hatırlayın ve yeryüzünde fesat yapmayın”. Salahın tersi fesattır.

Araf suresi 85. Ayet “Şuayb: Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, O’ndan başka ilahınız yoktur. Rabbinizden size beyyineler geldi. Ölçüyü tartıyı tam yapın. İnsanların mallarının değerini düşürmeyin. Yeryüzü ıslah olunduktan sonra fesat (bozgunculuk) yapmayın”.

Hud suresi 116. Ayet yeryüzünde yapılan fesadı nehyedenlerin az olmasından söz eder, zalimler ise refahlarını düşünerek fesadı yaparlar, böylece mücrimler, günahkârlar olurlar”. Buradaki fesadın manası günah işlemektir. Allah’ın emirlerine muhalefet ise fesattır.

Kasas suresinde 77. Ayet Musa kavminden müminler Karun’a Allah’ın sana yaptığı iyiliklere karşı iyilik yap, yeryüzünde fesadı yayma, Allah fesatçıları sevmez diyerek nasihat ettiler. Karun büyük zengin olunca her günahı işlemeye başladı, kibirlendi ve Musa a.s’a iftira attı. Şimdiki fesat ehli gibi her günahı işlerler, fesadı yayalar, onlara nasihat edenlere iftira atarlar.

Bu ayetlerde fesadın manası Allah’a ve emirlerine karşı gelmektir. Böylece kötülük ve bozgunculuk yapılmış olur. Başta küfür ve şirk, Allah’ın haram kıldığı şeyi yapmak fesat olur. Karada ve denizde insanlar Allah’ın emrine aykırı bir şey yaparlarsa fesat yapmış olurlar.

Bu ayeti küresel ısınmayla ilişkilendiremeyiz. Bu mesele şüphelidir!

Küresel ısınma gerçek oldu mu? Bilimsel olarak tartışılıyor! Batı devletlerinin bundan maksadı nedir? Onlar ne yaparlarsa ne söylerlerse büyük bir soru işareti koyup araştırmak ve düşünmek lazım? Onlara pek güvenilemez! Zira onlar pek sinsidir, sömürgeci ve çıkarcıdırlar! Kendilerinin itiraf ettikleri gibi 250 senedir, kömür, petrol ve gaz kullandıklarından dolayı bu ısınma olmuş! Bunu bildikleri halde niye daha önce söylemediler ve buna karşı tedbir almadılar ve niye bugüne kadar devam ettiler?!

Başka enerji alternatifi bulunmadan önce bu meseleyi örtüyorlardı! Şimdi başka alternatif bulmuşlar! Yine de 2050 senesine kadar devam edecekler! Ta alternatif başarılı oluncaya kadar zararlı kömür, petrol, gaz kullanacaklar! Aynı anda diğerlerinin kömür, gaz, petrol vb. kullanmasını istemezler! Nitekim dünyayı kendilerine bağlamaya çalışırlar ve muhtaç bırakırlar. Diğerleri kendileri kadar olmasınlar veya geçmesinler, eski enerji kaynaklarını kullanırlarsa kendilerini geçecekler.   

Şu anda kendileri yeşil enerjide ilerlediler, diğerleri geri ve kendilerine muhtaç bırakmak istemekteler.  Yeşil enerjiden kendi şirketleri çok kazanır, artık eskisi gibi yer altındaki enerjiden kazanamıyor, rakipleri çoğaldı, Asya, Afrika ve Latin Amerika’daki devletler kendi enerji kaynaklarını kendi kontrolleri altına almaya ve sömürgeci Batı şirketlerine eskisi gibi büyük pay vermemeye çalışır.

Birçok fabrika ve gemileri çalıştırmak için elektrik enerjisi yeterli olmadığı için petrol ve gaz kullanır, buna karşı susuyorlar! Ayrıca fabrikalar büyük şirketlere aittir. Kimse bunlara dokunamaz. Daha doğrusu siyasiler şirketlerle beraber çalışırlar. Normal vatandaşları ezerler. Bunlar büyük fesatçıdırlar. Her tür haram işlerler, her tür yalanı söylerler, her tür fesadı yaparlar.

Diğerlerine yasaklık getirirken önce kendi fabrikalarını kapatsınlar! Birçok fakir devlete baskı yaparlar, çevreyi kirletmesin diye!

Daha önce Ozon tabakasının delindiğini iddia ettiler, bu nedenle arabalara çok vergi koydular. Oysa iddiaları doğru çıkmadı. İşte Batılıların iddialarına inanmak çok tehlikelidir. Bu işi samimi şekilde araştıran Allah’ın emirlerini uygulayan Hilafet devletine büyük ihtiyaç vardır.

Öte yandan Allah’ın kâinat, insan ve hayat için koyduğu düzeni kimse bozamaz. Kıyamet gününe kadar bu düzen devam edecektir.

İnsanlar bazı şeylere zarar verebilirler. İslam’da zarar kaidesi uygulanır.

Eğer bir şey zararlı olarak tespit edilirse veya zan-i galiple zarara götürüyorsa o şey yasaklanır.

Bu zarar bir kişiye mi yoksa bir gruba veya bütün ümmete mi, yoksa belli bölgeye veya bir alana mı gelmiş oldu? İncelenir ve gerekli şeri hüküm ve önlem gösterilir.

Mesela su kanallarına, nehirlere ve denizlere kimyasal madde atmak yasaklanır. Çünkü bu madde balıkları zehirler, öldürür.

Duman çıkaran fabrikalar yerleşim yerlerinden uzak yerde kurulur. Ormanları yok edecek işlemler yasaklanır. İçme sularına pislik atmak yasaklanır. Hamilelere veya insanlara zarar veren katkı maddelerinin konulması yasaklanır. Zararı önlemek için her şeyde tedbir alınır.

Esad Mansur