Soru:


Günümüzde çok aktif olarak maddi kazanç amaçlı kullanılan Borsa üzerinden hisseye girilebilir mi?
Borsa ve Hisse senedi hakkında İslam’ın şer-i hükmü nedir?

Cevap:

Borsaya girebilen şirketler anonim şirketlerdir. Kârlarını ve sermayelerini arttırmak üzere borsada hisse senedini sunup satarlar. Bazı insanlar yatırım olarak paralarını işletip kazanmak maksadıyla hisse senedini satın almaya yönelirler. Yine büyük şirketler ve zenginler diğer şirketlerden hisse senedi alırlar.

Anonim şirketin sözleşmesi batıldır. Ona ortak olmak ya da hisse senedini satın almak caiz değildir. Bunun detayları şöyledir:

  1. Bu şirketlerde icap yoktur. Bütün ortaklar Kabul gösterir, fakat icap gösteren karşı taraf yoktur. Bundan dolayı bu şirket batıl oldu. Gerçek sözleşme olmadı, herkes tek başına katıldı, başka bir tarafla bir sözleşme yapılmadı. Bir takım kişiler belli iş yapmak üzere bir şirket kurarlar, fakat hepsi bir taraf olurlar, Kabul tarafıdır. Herkes para yatırır, ama bu parayı çalıştıracak kimse yoktur, o taraf icaptır, bu taraf yoktur. Sadece belli işin yapılması üzerinde anlaşırlar, kendilerinden bu işi yapacak kimse yoktur. İki taraf yoktur. Hisse senedini çıkarırlar, ortaklardan herkes belli miktar hisse senedini alır, en çok alan kimse, %51 den fazla alan kimse şirketin yöneticisi olur, tüm tasarruf hakkı sadece ona ait olur, bu açıdan da şirket batıldı. Bedeniyle (emeğiyle) ortak olmuyor, sadece hisseleriyle, parasıyla ortak olur. Yönetici olduğu için şirketten yabancı kimse gibi ücret, maaş alır. Oysa ortak olan ücret veya maaş alamaz, bedeniyle ortak olduğu için pay alır. Aynı anda diğer ortakların haberi olmadığı halde istediği şekilde şirketi yürütür, fazla hisse senedini çıkarır, gerekirse şirketi satar. Diğer ortaklar tamamen yabancılar gibi olup şirketin idaresiyle ve yürütülmesiyle hiç alakası kalmaz. Ortaklık diye bir şey kalmaz. Sadece hisselerin kazanmasını beklerler. Oysa İslam’daki şirkette, ortaklar şirketin yürütülmesiyle, seyriyle ilgilenecekler, haberleri ve onayları olmadan yeni ortak alınmaz, zira diğer ortakların onayıyla yeni ortakla yeni sözleşme yapılır. Ortakların onayı olamadan şirket satılmaz, feshedilmez, hakiki kârı isteyecektir, kâr oranına göre dağıtılır, hissenin fiyatının yükselmesini bekleme diye bir şey yoktur. Bir ortak ayrılmak isteyince bütün ortaklar haberdar olacak ve onlayacaklar.  
  2. Anonim şirkette diğer insanlar ortak olmak istiyorlarsa sözleşme yapmazlar, sırf hisse senedini satın alarak ortak olurlar. Onlar da Kabul tarafına katılır, icap tarafı da yoktur. Parayı çalıştıracak icap tarafı yoktur. Şirketin yöneticileri kendileri gibi başka işler yapmak için işçiler çalıştırıp onlara ücret verirler. Bu işçiler ortak değiller. Sermayeyi çalıştırmak için onlarla anlaşma yapılmadı. Sadece ücret karşılığında belli işler yaparlar.
  3. Yeni ortak olanlar bir kimseyle anlaşma yapmazlar, bir vekil tutup ortaklık yapmak için yapamazlar. Ortaklar birbirlerinin vekili olamazlar, şirkette tasarruf hakları yoktur. Bu açıdan da anonim şirketi batıl olur. Sırf piyasadan veya borsadan hisse senedini alır veya şirket kurulunca asıl kurucu olduğu zaman hisse senedine sahip olur, böylece piyasadan hisse satın alanlar gibi olur. Hisse senedini istediği zaman satar. Bu şekilde şirketten ayrılır, diğerlerinin hiç haberi olmaz. Hissesine göre kar almaz, sırf hisse senedinin değeri yükselirse gidip satar bu şekilde kazanır. Eğer şirket borsaya girmemişse ve kazanırsa ortakların kararı olmadan şirketin yönetimi kârdan ne kadar dağıtılacağına dair karar alır.
  4. İşte en fazla hisse sahibi olan kimse şirkette karar sahibi olur, diğerlerinin hiç bir rolü yoktur. Şirket yöneticileri istedikleri zaman kâr dağıtır, istemedikleri zaman dağıtmazlar. Bütün tasarruf hakkı onlara aittir. Diğer ortakların hiç tasarruf hakkı yoktur. Yeni hisse senedini çıkarır,  ortakların hiç alakası yoktur. Ayrıca ne kadar dağıtılacağı, ne kadar şirkette kalacağına dair karar ancak bu idareye aittir. İdare de şirketin parasını veya kalan kârını faizle bankalara yatırır, diğer ortaklar karışamazlar. Bu şekilde diğer ortaklar gerçek ortak olmazlar. Bu şekilde bu tür şirket batıldır.
  5. Ortak şirkette rolü kalmadığı için kendi zatı yoktur, kendini temsil edecek vekil tutma imkânı olmaz. Oysa insan bir şirkette bulunursa hem kendi varlığı, zatı bulunduğu gibi vekil tutma imkânı olmalıdır, hem şirket işini yapmak için birbirlerinin vekili olurlar, herkes diğeri yerine geçebilir, şirketi temsil eder. Anonim şirketlerinde böyle bir imkân yoktur. Sırf parasıyla ortak olur ve parası üzerinde hiç tasarruf hakkı yoktur, tasarruf işi yapabilmek için yerine bir vekil tutamaz, sanki kendisi şirkette değildir, kendini temsil edebilecek kimseyi de tutamaz.
  6. İslam’daki şirketlerde, bir ortak vefat edince veya aklını kaybedince veya biri ayrılırsa şirket fesholunur. Kalan ortaklar tekrar aralarında şirketi devam ettirebilmek için tekrar anlaşabilirler. Mirasçılar ortaklığı devam ettirmek istiyorlarsa diğer ortaklarla anlaşarak katılabilirler. Anonim şirketleri bir kişinin ölümüyle veya akli melekesini yitirmesiyle veya ayrılmasıyla fesholunmaz. Hissesini satan kimse ayrılmış olur, fakat diğer ortakları ilgilendirmez, şirket devam eder, çünkü herkes kendi zatıyla anlaşma yaptı, belli miktar ödeyip hisse alır, başkalarıyla anlaşmış değildir. Böylece anonim şirketler batıl olur.
  7. Borsaya yatırım yapmak, bankaya yatırım yapmaya benzer, yatırımcılar sırf hisse alırlar, fiyatlarının yükselişini beklerler. Bankaya yatıranlar faizle veya faizin yükselişini bekleyip kazanmaya çalışırlar. Gerçek ekonomide yatırımdan uzak dururlar, gerçek ekonomiye zarar getirirler, işsizlik çoğalır, alış veriş azalır, zira mal, para insanlar arasında tedavül olmuyor. Sırf belli ellerde kalır, bankalarda ve borsada, hissedarlarda kalır.
  8. Çok zaman krizler borsadan kaynaklanır. Şirketler gerçek kâr elde etmeden çok hisse senedini çıkarırsa sarsıntı meydana getirir, zarar görürse hisse senedinin değeri de düşer, buna benzer sahte işlemler olur, şirketler birbirine bağlı olunca hepsinde sarsıntı meydana gelebilir, bütün ekonomi altüst olur. Amerika’da patlayan 1929 krizi ve 2008 krizi gibi bütün ekonomi etkilenir, bütün memleket etkilenir, hatta bütün dünya etkilenir, küresellikten dolayı bütün borsalar birbirine bağlı oldu, bütün şirketler her borsaya girer, etkilenir, işlemlerin çoğu Amerikan parası olan Dolarla olur, bu da başka kötü bir nedenin eklenmesidir.  2008 New York Borsasında patlayan mali krizinde yalnız Amerika’da binlerce şirket ve 44 şehir iflas etti, 3 milyon insandan daha fazlası aldıkları meskenlerin taksitlerini ödeyemediklerinden dolayı sokaklara atıldı. Misal olarak, Amerikan Leman Brothers şirketinin hisse senetlerinin değeri 600 milyar Dolar idi. Her hisse 69 dolardı. İflasını ilan etmeden iki saat önce hisse senedi 6 dolara düştü, ondan sonra sıfırlandı. Hisse satın alanlar mallarını kaybettiler. Buna benzer Amerika ve Avrupa’da ve birçok devlette benzer durumlar oldu.
  9. Doğru olan ve İslam’da meşru olan sözleşmelerde icap ve kabul olması gerekir. Zira sözleşmenin tarifi; “şeri hükümlere göre yerinde ispatlanacak iki tarafın icabı ve kabulüdür”. İki taraf direk konuşacaklar veya vekilleriyle konuşup şirket şartları üzerinde anlaşırlar. Bütün sözleşmeler böyledir. İslam’daki şirketleri türleri şöyledir:
  10. Mudarebe şirketi: Bir taraf parasıyla diğer taraf bedeniyle, yani; cehdiyle, emeğiyle katılır. Birinci taraftan Kabul, ikinci taraftan icap olur. Parasıyla ortak olan kimse parasını bedenle çalışacak ortağa teslim eder. Bedenen ortak olan kimse anlaşılan işi yürütür. Yeni bir şey yapacaksa parasıyla ortak olan kimseyi haberdar edecektir. Onun onayını aldıktan sonra yeni iş eklenir. Kâr oranı üzerinde anlaşırlar. Ne zaman dağıtacakları ve ne kadar şirkette kalacağını da anlaşırlar. Yine de bir taraf bedeniyle katılır, diğer taraf hem bedeniyle hem malıyla da katılabilir. Bedeniyle veya cehdiyle ortak olmak ya sırf bedensel, vücut çalışmasıyla olur, ya da zihinsel çabasıyla ortak olur. Bazı işler internet yoluyla zihinsel çalışma gerektirir, plan çizmek, proje veya program hazırlamak ta olabilir. Çok ortak olabilir, ama muhakkak bir kısım sırf cehtleriyle ortak olacaklar, diğer kısım mallarıyla veyahut mal ve bedeniyle ortak olacaklar. Malla katılacak kimse karşı taraf olan badenle çalışacak kimseye teslim olur, böylece ortaklık olur. Bu şekilde mudarebe şirketi kurulur. Zarar olursa malla ortak olan kişi zararı öder. Bedeniyle ortak olan kimse emeğini kaybetmiş olur, onun karşılığını alamamış olur, bu şekilde zarar görür.
  11. İnan şirketi: İki taraf da hem bedenleriyle hem paralarıyla katılırlar. Herkesin şirkete kattığı para belli olmalı ve fiilen sokulmalıdır. Borç, daha ilerde tahsil edeceği malla veya belli olmayan veya daha elde edilmeyen miktarla ortaklık olmaz. İki taraf fiilen bedenleriyle ve paralarıyla ortak olmalıdır. İkisi birbirlerinin vekili olur ve tasarruf hakkına sahiptir. İşçiler tutabilirler. Fakat bu işçiler bedensel yapacak işlerde onların yerine geçmezler. Sadece işlerini kolaylaştırmak veya hızlandırmak için çalıştırırlar. Ama biri bedenen yapacağı işi terk edip işçi tutamaz. Hem bedeniyle yapacağı iş başında duracak, aynı anda işi kolaylaştırmak veya hızlandırmak için işçi tutarlar. Her şirkette aynı durum vardır. Kâr oranı üzerinde anlaşırlar. Zarar olursa buna göre mallarından kaybederler. İkisi de emeklerini kaybetmiş olurlar.  
  12. Ebdan şirketi: iki kişiden fazla bedenleriyle katılırlar. İster elleriyle isterse zihinsel çabalarıyla da ortak olabilirler. Kendilerine yardım etmek veya işi kolaylaştırmak veyahut hızlandırmak için işçi tutabilirler. Kârdan ücretlerini öderler. Anlaştıklarına göre kârı dağıtırlar, zarar olunca ortakların tümü emeklerini kaybetmiş, karşılığını alamamış olurlar.
  13. Vucuh şirketi: Başkalarının mallarıyla iki beden veya daha fazla beden ortak olarak bedenleriyle ortak olan kimseler şu sebeplerden dolayı payları daha fazla olur: ya biri diğerinden işte daha maharetli, daha beceriklidir veya idarede daha güzel davranır, işin idaresi diğerinden daha güzeldir, şirketi daha güzel yürütür, ya da tüccarların güvenini kazanan bir beden olur, bu kişi borcu öder, oylama yapmaz ve kaçmaz, bu şekilde tüccarlar bedeniyle ortak olan bu kişiye güvendikleri için şirkete güvenip muamele yaparlar . Bu nedenle kardan payı daha fazla olur. Onun vechi (yüzü), güvenilir zati rol oynadı. Bundan dolayı vucuh şirketi denildi. Bu kişinin yüzü şirketin başarısında rol oynar.
  14. Mufavada şirketi: geçen şirketlerin türleri bir şirkette toplanmış olmasıdır. Bir taraf yalnız bedeniyle, başka taraf yalnız parasıyla, başka taraf hem bedeniyle hem de parasıyla, bir taraf bedeniyle beraber maharetiyle veya güzel idaresiyle veyahut tüccarların güveniyle beraber ortak olmalarıdır. Kar ise anlaştıklarına göre dağıtılır. Zarar parasıyla ortak olan kimse üzerine düşer.

İşte caiz ve doğru olan şirketler bunlardır. İslam yalnız bunlara cevaz verdi. Kapitalist sistemdeki Anonim şirketler ve ortaklığı veya hisse senedini satın almak caiz değildir. İslam Hilafet devletinde borsa veya hisse piyasası kurulmaz. Gerçek ortaklık olup gerçek ekonomide yatırım olacaktır. Bu şekilde hiç mali kriz olmaz, ekonomide istikrar sağlanır, para tedavülü de gerçekleşir, pek işsiz kimse kalmaz, hemen hemen herkes iş bulur ve rızk kaynağını temin edebilir. Fahiş zenginler olamaz. Zira anonim şirketlerin yöneticileri sürekli hisse senedini çıkarıp insanların paralarını toplarlar, bu şekilde milyarder olurlar. Böylece paralar belli ellerde toplanmış olur, zengin ile fakir arasında büyük uçurum meydana gelir. Oysa İslam bütün insanlar arasında malın tedavülünü esas tutar, toplumda iktisadi denge sağlar, aşırı zengin ve fakir olamaz. Normal zengin olurken bir fakirin bulunmasını engeller. Ekonomiyle ilgili İslam hükümleri bu esas üzerinde mebnidir. Herkesin yiyeceği, giyeceği ve meskenini temin etmesine, lüks ihtiyaçlarını temin etmeye imkân ve fırsat sağlar. Hilafet devleti kendi tabiiyetini taşıyan herkese sağlık, eğitim ve emniyet hizmetlerini de bedava temin eder.

Allah-u teala şöyle buyurdu:

“كَىۡ لَا يَكُوۡنَ دُوۡلَةًۢ بَيۡنَ الۡاَغۡنِيَآءِ مِنۡكُمۡ‌ ؕ وَمَاۤ اٰتٰٮكُمُ الرَّسُوۡلُ فَخُذُوْهُ وَ مَا َنَهٰٮكُمۡ عَنۡهُ فَانْتَهُوۡا‌ ۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَ ‌ؕ اِنَّ اللّٰهَ شَدِيۡدُ الۡعِقَابِ‌ۘ‏ “.

“Mallar ve paralar sadece sizden olan zenginlerin ellerinde dolaşmasın. Resul size ne getirdiyse alın ve neyi nehyettiyse terk edin. Allahtan korkun. Şüphesiz ki Allah’ın azabı pek çetindir”. (Haşr 7)

Esad Mansur