Soru Cevap

Soru:

-Günümüz vakasında gayri İslâmi devletler nezdinde belirlenen mercilerce belirlenen kurumlarda nikâh yapmak caiz mi?

– Yapılan bu nikâh geçerlimi?

Cevap:

Medeni Kanun’a göre nikâh şeriatça geçerli değildir. Şeriata göre nikâh sözleşmesi yapılmalıdır.

  • Temmuz 2022’de yayınladığımız şer’î nikâh şartları şunlardır:

1- İcap ve kabul meclisinin birleşmesi. Bunun manası nikâh sözleşmesi bir oturumda olmalıdır. Erkek veya vekili, kadın ve velisi veya kadının velisi, şahitler de bir yerde buluşacaklar. Kadın önce icabı gösterecek, sonra erkek kabulü gösterecektir. Zira nikâh iki taraf arasında bir akittir, bir sözleşmedir. Her akitte icap ve kabul olmalıdır. Aynı anda taraflar veya vekilleri bir mecliste, bir yerde oturmalıdır. Eğer evlenecek kimseler başka memleketlerde yaşıyorlarsa mektuplar gönderecekler ve şahitler önünde okunacaktır, telefonla da kendi seslerini şahitlere dinletirler.

Medine’de bulunan Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem Habeşistan’da muhacir olarak bulunan Ümmü Habibe ile evlenmek istediği zaman orada bulunan amcasının oğlu olan Cafer bin Ebi Talip’e haber verip vekil kıldı.

2- İki tarafın birbirlerinin sözlerini anlaması. İkisinin birbirleriyle evlenmek istediklerini sözleri ile sarf etmeliler. Farklı dillere sahip iseler sözleri tercüme edilip şahitler önünde birbirlerini istedikleri anlaşılmalıdır. Erkek ve kadın her biri kiminle evlendiğini bilmelidir, şahsı, ismi ve sıfatlarını bilmelidir.

3- Kabul icaba tam mutabık olmalıdır. Kadının dediğine uygun şekilde erkek kabul göstermelidir. Misal olarak, kadının “şu veya bu mehir üzerinde ve isteklere göre filan erkekle evlenmeyi kabul ettim” der dermez erkek “bu filan kadınla istediği mehir ve isteklere göre evlenmeyi kabul ettim” diyecektir. Bu şekilde kabul icaba uygun olur. Bu sözleşeme yapmadan iki taraf mehir ve istekler üzerinde konuşup anlaşırlar, ondan sonra misalde gösterdiğimiz gibi şahitlerin huzurunda kadın icabı ve erkekte kabulü duyururlar.

4- Bu iki kişinin evliliğine şeriatın cevaz vermiş olması. Ya ikisi Müslüman olmalıdır ya da erkek Müslüman kadın ehl-i kitaptan; Yahudi veya Hristiyan olabilir. Müslüman erkek bunlar dışında başka bir kadınla evlenemez, Budist, Hindu, Mecusi, Dürzi ve ateist gibi kadınla evlenemez. Bunlara müşrik denilir. Müslüman kadın sadece Müslüman erkekle evlenebilir. Herhangi bir kâfirle evlenemez. Deliller şu ayetlerdir:

[وَلَا تَنكِحُوا الْمُشْرِكَاتِ حَتَّى يُؤْمِنَّ وَلَأَمَةٌ مُؤْمِنَةٌ خَيْرٌ مِنْ مُشْرِكَةٍ وَلَوْ أَعْجَبَتْكُمْ وَلَا تُنكِحُوا الْمُشْرِكِينَ حَتَّى يُؤْمِنُوا وَلَعَبْدٌ مُؤْمِنٌ خَيْرٌ مِنْ مُشْرِكٍ وَلَوْ أَعْجَبَكُمْ أُوْلَئِكَ يَدْعُونَ إِلَى النَّارِ وَاللَّهُ يَدْعُو إِلَى الْجَنَّةِ وَالْمَغْفِرَةِ بِإِذْنِهِ وَيُبَيِّنُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ]

“Müşrik kadınlar mümin olma­dıkça onlarla evlenmeyin. Oysa müşrik kadın hoşunuza gitse, mümin cariye ondan daha hayırlıdır. Yine, müşrik erkekler mümin olmadıkça onlara kız vermeyin. Müşrik erkek hoşunuza gitse mümin köle ondan daha hayırlı­dır. Zira müşrikler cehenneme çağırı­yorlar. Allah ise cennete ve kendi iz­niyle olacak mağfirete çağırıyor. Ayetlerini de insanlara gösteriyor, umulur ki hatırlarlar.”[Bakara Suresi 221]

[‌وَالۡمُحۡصَنٰتُ مِنَ الۡمُؤۡمِنٰتِ وَالۡمُحۡصَنٰتُ مِنَ الَّذِيۡنَ اُوۡتُوا الۡـكِتٰبَ مِنۡ قَبۡلِكُمۡ اِذَاۤ اٰتَيۡتُمُوۡهُنَّ اُجُوۡرَهُنَّ مُحۡصِنِيۡنَ غَيۡرَ مُسَافِحِيۡنَ وَلَا مُتَّخِذِىۡۤ اَخۡدَانٍ‌ؕ]

“Gayrimeşru ilişkide bulunmak veya gizli dost tutmak şeklinde değil de meşru bir nikâhla evlenmek şartıyla, mehirlerini vermek şartıyla da iffetli mümin kadınlarla ve iffetli ehl-i kitap kadınlarla evlenmek size helal kılındı.”[Maide Suresi 5]

[فَاِنۡ عَلِمۡتُمُوۡهُنَّ مُؤۡمِنٰتٍ فَلَا تَرۡجِعُوۡهُنَّ اِلَى الۡكُفَّارِ‌ ؕ لَا هُنَّ حِلٌّ لَّهُمۡ وَلَا هُمۡ يَحِلُّوۡنَ لَهُنَّ‌ۚ]

“Eğer onların (hicret edenler) mümin kadın olduklarını öğrenirseniz onları kâfirlere iade etmeyin. Zira bu kadınlar o erkek kâfirlere helal olmaz, erkek kâfirler de o mümin kadınlara helal olmaz.” [Mümtehine Suresi 10]

Ana şartlar bunlardır, bunlar namazdaki rükünler gibidir. Fakat bu sözleşmeyi tamamlamak için şu sıhhat şartları da gerekir:

1-Kadının nikâhı sözleşme yapılması mahallinde, yerinde, caiz olmalıdır. Başkasıyla evli olmaması, iki kız kardeşle aynı zamanda evlenmek, kadın ile beraber teyzesiyle, halasıyla veya yeğeniyle aynı anda evlenmek gibi geçici yasaklanma vardır. Başkasıyla evli olan kadın boşanmadan ve iddeti doldurmadan onunla evlenmek veya evlenme sözleşmesini yapmak yasaktır. Bir kadınla evlenmişse ikinci kadın olarak bunun kız kardeşiyle veya teyzesiyle veya halasıyla veyahut yeğeniyle nikâhlanamaz, nikâh sözleşmesini de yapamaz. Birini boşarsa veya vefat ederse diğerleriyle evlenebilir. Allahu Teâlâ şöyle buyurdu:

[وَلَا تَنۡكِحُوۡا مَا نَكَحَ اٰبَآؤُكُمۡ مِّنَ النِّسَآءِ اِلَّا مَا قَدۡ سَلَفَ‌ ؕ اِنَّهٗ كَانَ فَاحِشَةً وَّمَقۡتًا ؕ وَسَآءَ سَبِيۡلًا حُرِّمَتۡ عَلَيۡكُمۡ اُمَّهٰتُكُمۡ وَبَنٰتُكُمۡ وَاَخَوٰتُكُمۡ وَعَمّٰتُكُمۡ وَخٰلٰتُكُمۡ وَبَنٰتُ الۡاٰخِ وَبَنٰتُ الۡاُخۡتِ وَاُمَّهٰتُكُمُ الّٰتِىۡۤ اَرۡضَعۡنَكُمۡ وَاَخَوٰتُكُمۡ مِّنَ الرَّضَاعَةِ وَ اُمَّهٰتُ نِسَآٮِٕكُمۡ وَرَبَآٮِٕبُكُمُ الّٰتِىۡ فِىۡ حُجُوۡرِكُمۡ مِّنۡ نِّسَآٮِٕكُمُ الّٰتِىۡ دَخَلۡتُمۡ بِهِنَّ فَاِنۡ لَّمۡ تَكُوۡنُوۡا دَخَلۡتُمۡ بِهِنَّ فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ وَحَلَاۤٮِٕلُ اَبۡنَآٮِٕكُمُ الَّذِيۡنَ مِنۡ اَصۡلَابِكُمۡۙ وَاَنۡ تَجۡمَعُوۡا بَيۡنَ الۡاُخۡتَيۡنِ اِلَّا مَا قَدۡ سَلَفَ‌ؕ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ غَفُوۡرًا رَّحِيۡمًا ۙ]

“Babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin. Ancak geçmişte olanlar affedilmiştir. Bu, bir fuhuş ve iğrenç bir şeydir ve kötü bir yoldur. Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren sütanneleriniz, sütkardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle gerdeğe girmiş olduğunuz karılarınızdan olup evlerinizde büyüttüğünüz üvey kızlarınız, eğer analarıyla zifafa girmemiş iseniz onlarla evlenmekte bir sakınca yoktur, kendi öz oğullarınızın karıları ve iki kız kardeşi birden almanız size haram kılınmıştır. Ancak geçmişte olanlar geçmişte kaldı. Allah, şüphesiz çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.”[Nisa Suresi 22-23]

Ayrıca Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem Allah’ın kendisine vahyettiği gibi buna şunu ilhak etti:

[نهى رسول الله صلى الله عليه أن تنكح المرأة على عمتها ولا على خالتها ولا بنت أخيها، أو الخالة على بنت أختها]

“Kadın halasıyla veya teyzesiyle veya halayı kız kardeşinin kızıyla veyahut teyzeyi kız kardeşinin kızıyla birden evlenmekten nehyetti.”[Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Darimi]

Ancak bir kadını boşarsa onun kız kardeşiyle veya onun halasıyla veya teyzesiyle veya o halanın kız kardeşinin kızıyla veyahut teyzesinin kız kardeşiyle evlenebilir.

2-Kadının velisinin izni ve onayı gerekir. Babasının izni ve onayını almalıdır, babası hayatta değilse erkek kardeşi, bu da yoksa büyük babası, bu da yoksa amcası, bu da yoksa dayısının iznini almalıdır. İşte veli sırası böyledir. Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

[أيما امرأة نكحت بغير إذن وليّها فنكاحها باطل، فنكاحها باطل، فنكاحها باطل]

“Hangi kadın velisinin izni olmadan nikâhlanırsa onun nikâhı batıldır, onun nikâhı batıldır, onun nikâhı batıldır (üç defa tekrarladı).” [Hakim]

3-Akil, baliğ, sözleri duyan ve anlayan fasık olmayan iki Müslüman şahidin bulunması.

[فَاِذَا بَلَغۡنَ اَجَلَهُنَّ فَاَمۡسِكُوۡهُنَّ بِمَعۡرُوۡفٍ اَوۡ فَارِقُوۡهُنَّ بِمَعۡرُوۡفٍ وَّاَشۡهِدُوۡا ذَوَىۡ عَدۡلٍ مِّنۡكُمۡ]

“O kadınlar müddetlerini (iddetlerini) tamamlayınca marufla (güzelce) tutun ya da marufla (güzelce) onlardan ayrılın ve sizden udul şahidi tutun.”[Talak Suresi 2]

Adl ve udulün manası fasık olmayan kimsedir.

Eğer birinci ve ikinci talak hâsıl olursa kadın iddetini tamamlayınca adam karısıyla ya güzelce muamele yaparak onu yanında tutmak ya da ondan güzelce ayrılmak üzere karar alınca o sıfatlara sahip iki şahit tutacaktır. Öyleyse bab-ı evla kaidesi açısından yeniden evlenecekse böyle iki Müslüman şahit tutmalıdır.

Bunlar namazdaki sıhhat şartları gibi nikâh için birer sıhhat şartlarıdır.

İşte bu şartlar gerçekleşirse evlilik sahih ve tam olur, Allah indinde kabul edilen ve mübarek kılınan evliliktir. Eksik veya ters ise Allah bunu kabul etmez ve mübarek kılmaz, yapanlar günah işlemiş sayılırlar. İslâm Hilâfet Devleti onları cezalandırır ve bu şartları tamamlamalarını zorlar. Nitekim Hilâfet Devleti’nde bu evlilikler mahkemelerde kaydedilip belgelendirilir. Nitekim birçok Arap devletinde Osmanlı Hilâfet Devleti’nden kalma bazı şeriat ahkâmı vardır, bunlar şer’î mahkemelerdir. Bu devletlerde bu mahkemeler tarafından bütün evlilikler, evlilik sözleşmeleri yapılır, kaydedilir ve belgelendirilir. 

Avrupa’dan ithal edilen medeni kanunda bu şartlara pek itibar edilmez. Hem de medeni kanunda erkek ile kadın arasında yapılan sözleşme kapsamlıdır, ortaklık anlaşmasıdır, her şeyi paylaşırlar. Bu ise İslâm’a aykırıdır.

İslâm’daki nikâh sözleşmesi ortaklık anlaşması değildir. Erkek kadının nafakasını, evin geçimini sağlamalıdır, bu kendisine bir vacip, bir farzdır. Kadının nafakayı sağlaması vacip değildir. Kadın kocasına itaat eder, ancak onun izniyle çıkar, kendi üzerine kocasına temettü imkânı verir. Bunlar kadın üzerine birer vaciptir. Erkeğe dörde kadar birkaç kadınla evlenme hakkı verir. Medeni kanun böyle bir şey kabul etmez, bu da İslâm’a aykırı olur.

 Bu nedenle Müslüman ancak şer’î şartlara binaen nikâh sözleşmesi yapar, yapmalıdır. İslâm Hilâfet Devleti veya şer’î mahkemeler bulunmadığı için Türkiye’de veya Avrupa’daki şer’î hükümlere bağlanmak isteyen Müslümanlar sırf nikâhlarına resmiyet kazandırmak için yapmaya zorlanıyorlar.

Esad Mansur