– 58 –
İmanın şartları
Kâfirlerin azabının artması
Günah işleyenlerin cezası
Rasule iman
İmanın şartları nedir? İnsan ne zaman mümin sayılır? Kâfirlerin azapları katlanır mı ve nasıl olur? Günah işleyenler cehennemde kalıcı mıdır? Rasule iman ne gerektirir? Sünneti inkâr eden kimse kâfir midir?
اِنَّ الَّذِيۡنَ كَفَرُوۡا وَ صَدُّوۡا عَنۡ سَبِيۡلِ اللّٰهِ قَدۡ ضَلُّوۡا ضَلٰلًاۢ بَعِيۡدًا اِنَّ الَّذِيۡنَ كَفَرُوۡا وَظَلَمُوۡا لَمۡ يَكُنِ اللّٰهُ لِيَـغۡفِرَ لَهُمۡ وَلَا لِيَـهۡدِيَهُمۡ طَرِيۡقًا ۙ اِلَّا طَرِيۡقَ جَهَـنَّمَ خٰلِدِيۡنَ فِيۡهَاۤ اَبَدًا ؕ وَكَانَ ذٰ لِكَ عَلَى اللّٰهِ يَسِيۡرًا يٰۤـاَيُّهَا النَّاسُ قَدۡ جَآءَكُمُ الرَّسُوۡلُ بِالۡحَـقِّ مِنۡ رَّبِّكُمۡ فَاٰمِنُوۡا خَيۡرًا لَّـكُمۡ ؕ وَاِنۡ تَكۡفُرُوۡا فَاِنَّ لِلّٰهِ مَا فِى السَّمٰوٰتِ وَالۡاَرۡضِ ؕ وَكَانَ اللّٰهُ عَلِيۡمًا حَكِيۡمًا
“Şüphesiz ki kâfir olup insanları Allah’ın yolundan çevirenler pek derin sapıklığa düşmüş oldular. Şüphesiz ki kâfir olup zulmedenler var ya, Allah onlara mağfiret edecek değildir, onlara cehennem yolundan başka yol gösterecek te değildir. Orada ebediyen kalacaklar. Bu ise Allah’a pek kolay bir şeydir. Ey insanlar! Rasul size rabbinizden hakla geldi. Öyleyse iman edin, bu ise sizin için daha hayırlıdır. Eğer kâfir olursanız şunu bilin ki; göklerde ve yeryüzünde ne varsa Allah’ındır. Elbet Allah bilendir ve hâkimdir”. (Nisa 167-170)
Bir insan kâfir olursa kesinlikle cehennemliktir. Ebediyen cehennemde kalır, oradan çıkamaz. Azap içinde kalır, hiç kurtulamaz. Bu konuyla ilgili birçok ayet vardır. Allah bunu sürekli ayetlerde hatırlatıyor ki insanlar korksunlar ve gerçek mümin olsunlar.
Nisa suresi 136. Ayette geçtiği gibi Allah, Rasulü Muhammed ve ona indirdiği kitabı Kuran’ı kim inkâr ederse kâfir olur. Bunlardan bir şey eksik olursa kâfir olur. Bunların tümüne inanmalıdır. Allah’a şirk koşmadan, Kuran’da geçen bütün ayetlere, Muhammed Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e iman edecektir. Allah şöyle buyurdu:
يٰۤاَيُّهَا الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡۤا اٰمِنُوۡا بِاللّٰهِ وَرَسُوۡلِهٖ وَالۡكِتٰبِ الَّذِىۡ نَزَّلَ عَلٰى رَسُوۡلِهٖ وَالۡكِتٰبِ الَّذِىۡۤ اَنۡزَلَ مِنۡ قَبۡلُؕ وَمَنۡ يَّكۡفُرۡ بِاللّٰهِ وَمَلٰٓٮِٕكَتِهٖ وَكُتُبِهٖ وَرُسُلِهٖ وَالۡيَوۡمِ الۡاٰخِرِ فَقَدۡ ضَلَّ ضَلٰلًاۢ بَعِيۡدًا
“Ey İman edenler! Allah’a, O’nun Rasulüne, Rasulüne indirdiği kitaba (Kur’an’a) ve daha önce indirdiği kitaplara iman edin. Kim Allah’a, meleklerine, kitaplarına, rasullerine ve kıyamet gününe kâfir olursa muhakkak ki uzak bir dalalete sapmış olur.” (Nisa 136)
Ayette geçen “uzak bir dalalete sapmış olur” ifadesinin manası, o dalalet haktan çok uzaktır, hakka hiç yakın değildir, tam sapıklıktır. Nitekim mesele ya hak ya batıl ya hidayet ya dalalettir ya nur ya karanlıktır, onların arasında orta yol yoktur. Fakat Allah’a, meleklerine, kitaplarına, rasullerine ve kıyamet gününe kim kâfir olursa muhakkak ki o kadar dalalete düşmüş olur ki, tamamen haktan uzak bir sapık yola sapmış olur.
Daha doğrusu Kur’an’a iman eden kimse Kur’an’ın her ayetine inanır. İmanın şartları bunlardır; tek tek her ayete kesin şekilde ve manayı saptırmadan kesin şekilde inanmaktır. Bakara suresi 85. Ayette geçtiği gibi bir kısım ayetlere inanıp bir kısmını inkâr etmek kesinlikle küfürdür. Kim böyle davranırsa mümin olamaz, kâfir olur. Dünyada rezil ve alçak olurlar, İslam Hilafet devleti olunca onlara ceza verir. Ahirette şiddetli azaba uğrayacaklar ve azapları hafifletilmez ve hiç yardım görmezler. Bu ayet ile ilgili tefsirimize dönebilirsiniz.
Eğer ibadet ve ahlak ayetlerine inanırız, fakat yönetim, iktisat, ukubat, cezalarla ilgili ayetleri inkâr ederiz veya bunlar geçmişte kaldı, bu asırda uygulanmaz diyenler kâfirlerin ta kendileridir. Zira Kur’an’ın bütün ayetleri kıyamet gününe kadar geçerlidir, her asırda ve her yerde Kitap olduğu gibi uygulanmaya elverişlidir. Bu nedenle Kuran’da şöyle geçmiştir:
وَمَنۡ لَّمۡ يَحۡكُمۡ بِمَاۤ اَنۡزَلَ اللّٰهُ فَاُولٰٓٮِٕكَ هُمُ الۡكٰفِرُوۡنَ
“Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir.” [Maide Suresi 44]
Kâfirler ebediyen cehennemliktir.
Ama Kur’an’ın bütün ayetlerine inanıyorsa ve onları uygulamıyorsa zalim ve fasık olur, büyük günahkâr sayılır, cehenneme girer, orada ebediyen kalmaz ama ağır azap görür. Birçok ayet bunu net şekilde açıklamıştır.
Kâfir olduktan sonra insanları imandan çevirmeye, küfre çağırmaya başlarsa bunun cezası daha ağırdır, azabı artar, katlanır. Laikliğe, demokrasiye ve Atatürk inkılaplarına inanıp davet edenler küfre çağıranlardır. Allah’ın dinini uygulayacak Hilafeti ve İslam hâkimiyetini reddedenler ve Müslümanları bundan uzaklaştıranlar Allah’ın yolundan çevirenlerdir. Dünyada rezil olacaklar ve ahirette azapları katlanır.
Allah şöyle buyurdu:
اَلَّذِيۡنَ كَفَرُوۡا وَصَدُّوۡا عَنۡ سَبِيۡلِ اللّٰهِ زِدۡنٰهُمۡ عَذَابًا فَوۡقَ الۡعَذَابِ بِمَا كَانُوۡا يُفۡسِدُوۡنَ
“Kâfir olup Allah’ın yolundan insanları çevirenler var ya! İfsatları ve bozgunculuklarından dolayı tadacakları azap üstünde azabı arttıracağız” (Nahl 88)
Kâfirliklerine karşı azapları vardır, Allah yolundan insanları çevirdiklerinden ve ifsat yaptıklarından dolayı ayrı günahları ve azapları vardır, böylece azapları artar ve katlanır.
Dünyada fazla suç işleyenlerin cezaları katlanır. Dinden döndükten sonra kendilerine yardım eden çobanı aldatıp öldüren ve develerini çalanlara Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle ceza uyguladı: Önce elleri ve ayakları çapraz şekilde kestirdi, sonra kızartılmış demir çubuklarla gözlerini kör eti, ondan sonra öldürdü, ondan sonra da haça gerdi ve böyle asılı olarak bıraktı. Bu şekilde dünyada cezaları katlandı, ahirette cehennemde ebediyen kalıp cezaları da katlanır. Bunlar hakkında Maide suresi 33. Ayet nazil oldu.
Bazı kâfirler ömürleri ve malları artarsa ve saltanatları olursa aldanırlar, kendileri için iyi olduğunu zannederler. Allah onlar hakkında şöyle buyurdu:
وَلَا يَحۡسَبَنَّ الَّذِيۡنَ كَفَرُوۡۤا اَنَّمَا نُمۡلِىۡ لَهُمۡ خَيۡرٌ لِّاَنۡفُسِهِمۡؕ اِنَّمَا نُمۡلِىۡ لَهُمۡ لِيَزۡدَادُوۡۤا اِثۡمًاۚ وَلَهُمۡ عَذَابٌ مُّهِيۡنٌ
“Kâfirler kendilerine mühlet vermemizi hayırlı sanmasınlar. Biz onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır” (Al-i İmran 178)
Ömürleri uzadıkça kendileri için iyi sanırlar, oysa kendileri için daha kötüdür. Nitekim ömürleri uzadıkça günah işlemeye devam ederler, böylece günahları artar ve bu nedenle azapları artar. Nitekim hem kâfir oldukları için cehennemde ebediyen kalacaklar hem de fazla günah işlediklerinden dolayı orada azapları artacaktır.
لَا يَغُرَّنَّكَ تَقَلُّبُ الَّذِيۡنَ كَفَرُوۡا فِى الۡبِلَادِؕ مَتَاعٌ قَلِيۡلٌ ثُمَّ مَاۡوٰٮهُمۡ جَهَنَّمُؕ وَ بِئۡسَ الۡمِهَادُ
“Kâfirlerin istedikleri gibi yaşayıp diyar diyar dolaşmaları seni aldatmasın. Bu ise azıcık bir tatma ve menfaattir, ondan sonra onların varacakları yer cehennemdir, ne kötü bir karargâhtır”. (Al-i İmran 196-197)
Al-i İmran suresinde tefsirimizde bu ayet hususunda şöyle beyan ettik:
“İşte; Allah c.c dünyada kâfirlere mal ve mülk verir, onlar bununla çok sevinirler, istedikleri gibi yaşamaya başlarlar. Oynayıp eğlenirler, istedikleri gibi yaşarlar, zevk ve sefahat hayatına düşkündürler, hep şehvetlerini doyurmaya çalışırlar, hep eğlenip oynamak isterler, ölmeyi hiç istemezler, en güzel yemekleri yemeyi ve en güzel içecekler içmeyi isterler, güzel elbiseler giyinip kuşanmaya çalışırlar, güzel ve lüks eşyaları kullanmaya özen gösterirler, istedikleri yere gidip seyahat yapmayı esas tutarlar vs. Böylece bir memleketten kalkıp diğerine geçerler, diyar diyar dolaşırlar. Zira imkânları çok ve geniştir, bolluk içerisinde boğulurlar. Bu durum bir çok kişiyi kandırır, zannederler ki bu kâfirler üstündür, akıllı ve beceriklidir, iyi insanlardır, mutludurlar. Allah bundan aldanmaktan sakındırır”.
İşte kâfirler ömürleri uzadıkça, daha fazla kötülük ve zulüm de yaptıkça günahları artar, bunu takiben azapları artar. Allah bunu pekiştirerek şöyle buyurdu:
“Şüphesiz ki kâfir olup zulmedenler var ya, Allah onlara mağfiret edecek değildir, onlara cehennem yolundan başka yol gösterecek te değildir. Orada ebediyen kalacaklar. Bu ise Allah’a pek kolay bir şeydir”.
Asla Allah onları affetmez, ebediyen cehennemde kalırlar. Bunu hak etmişlerdir. Nasıl kendilerini yaratan, kendilerine sağlık ve türlü türlü nimet veren Allah’ı veya Kitabını veyahut Rasulünü inkâr ederler?! Bu hususlarda ciddi bir araştırma yapmayı veya düşünmeyi hiç istemezler. Sırf kendi çıkarlarını, zevklerini ve şehvetlerini düşünürler. Ayrıca dinine bağlı olanlarla alay ederler, horlarlar, kendilerini müminlerden daha üstün görürler. Oysa onlar alçak olanların ta kendileridir, ama farkında değiller.
Allah onlara azap verince kendisi için zor bir şey değildir. Zira onları cehenneme atacak melekleri hazırladı. Şöyle buyurdu:
يٰۤاَيُّهَا الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡا قُوۡۤا اَنۡفُسَكُمۡ وَاَهۡلِيۡكُمۡ نَارًا وَّقُوۡدُهَا النَّاسُ وَالۡحِجَارَةُ عَلَيۡهَا مَلٰٓٮِٕكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَّا يَعۡصُوۡنَ اللّٰهَ مَاۤ اَمَرَهُمۡ وَيَفۡعَلُوۡنَ مَا يُؤۡمَرُوۡنَ
“ Ey İman edenler! Kendinizi, ailenizi ve çocuklarınızı ateşten koruyun. Bu ateşin yakıtı insanlar ve taşlardır. Onun başında acımasız, şiddetli ve güçlü melekler vardır. Allah onlara ne emir verirse hiç isyan etmezler. Ne emrettiyse anında yerine getirirler” (Tahrim 6)
Kıyamet günü sadece cehenneme giden yolda yürürler, cehennem kapısı onlara açılır.
Ayrıca kâfirler dünyada azap görürler. Başlarına gelen musibetler hepsi kendileri için birer azaptır. Bundan ziyade hayatları hep sıkıntılıdır, ıstıraplıdır. Bu da bir azaptır.
Yine de ölürken, melekler onların canlarını alırken onlara azap verirler. Enfal suresi 50. Ayet ve Muhammed suresi 27. Ayette beyan edildiği gibi Melekler kâfirlerin canlarını çekerken yüzlerine ve arkalarına vururlar. Meleklerin tokatları ve vuruşları ne kadar güçlü ve acılıdır, bilseler!
Ayrıca kâfirlere müminlerin elleriyle azap verir. Enfal suresi 14. Ayette Allah kâfirlere azap vermek için müminlerin onlarla savaşmalarını emretmektedir. Böylece onlardan birçok kimseyi öldürür, birçok kimseyi sakat bırakır ve diğerlerini zelil olarak müminlere boyun eğdirir.
يٰۤـاَيُّهَا النَّاسُ قَدۡ جَآءَكُمُ الرَّسُوۡلُ بِالۡحَـقِّ مِنۡ رَّبِّكُمۡ فَاٰمِنُوۡا خَيۡرًا لَّـكُمۡ ؕ وَاِنۡ تَكۡفُرُوۡا فَاِنَّ لِلّٰهِ مَا فِى السَّمٰوٰتِ وَالۡاَرۡضِ ؕ وَكَانَ اللّٰهُ عَلِيۡمًا حَكِيۡمًا
“Ey insanlar! Rasul size rabbinizden hakla geldi. Öyleyse iman edin, bu ise sizin için daha hayırlıdır. Eğer kâfir olursanız şunu bilin ki; göklerde ve yeryüzünde ne varsa Allah’ındır. Elbet Allah bilendir ve hâkimdir”.
Bu ayet Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bütün insanlara gönderildiğine dair bir delildir. Nitekim bu hususla ilgili birçok delil vardır. Allah bütün insanlara bu Rasulü hakla gönderdiğini bildirirken bu Rasule inanmalarını talep etmektedir. Eğer ona inanırlarsa kendileri için dünyada ve ahirette hayır sağlamış olurlar.
Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e iman Sünnetine imanı gerektirir. Sünnet, sahih hadislerin toplamıdır. Kim bunu inkâr ederse kesinlikle kâfir olur. Ebediyen cehennemliktir. Bununla ilgili kesin delaletle, kesin mana taşıyan ayetler geçmiştir. Dünyada mürtet muamelesi yapılır, İslam Hilafet devleti onları cezalandırır.
Kuran’da Rasulle ilgili geçen bütün ayetlere iman etmek gerekir. Birçok ayette geçtiği gibi Rasul Kuran’ı tebliğ eder, Nahl suresi 44. Ayette geçtiği gibi Kuran’ı açıklar, bunun genel hükümlerini tahsis eder, mutlak hükümlerine kayıt getirir ve mücmel hükümlerine tafsilat gösterir. Necm Suresi 1-4 ayetlerde geçtiği gibi Rasul kendi heva ve hevesinden konuşmaz, açıklama yapmaz, sadece vahiyle konuşur ve davranır. Cin suresi 26 – 27 ayetlerde geçtiği gibi Allah ona gaybı bildirir. Nisa suresi 80. ayetinde geçtiği gibi kim Rasule itaat ederse hidayetli olur. Tevbe suresi 29. Ayette geçtiği gibi Allah ve Rasulünün haram kıldıklarını haram kılmayanlarla savaşmayı gerektirdi. Bunun manası Allah’ın vahyiyle Rasul helali ve haramı kılar. Ahzap suresi 21. Ayette Rasul güzel bir örnektir. Müminler sırf onun yolunu izler. Nisa suresi 59. Ayette herhangi bir çekişme olursa müminler Allah’ın Kitabına ve Rasulünün sünnetine götürürler. Nisa suresi 61 . Ayette münafıklar Allah’ın Kitabına ve Rasulünün sünnetiyle muhakeme edilmeye çağırılırsa yüz çevirirler. Haşr suresi 7. Ayette Rasul neyi getirdiyse ona uymayı ve neyi nehyettiyse ondan vazgeçmeyi gerektirir. Birçok ayette Rasule uymanın ve itaat etmenin gerekli olduğu dair kesin emirler vardır. Ona isyan edenler Allah’a isyan etmiş olur ve akıbetleri cehennemdir.
İşte Rasule iman bunu gerektirir. Bunu inkâr eden kimse Allah’a zarar getirmez, kendi kendine zarar getirir. Zira gökler ve yeryüzü O’nundur, insanlara hiç muhtaç değildir. Yarattığı insanları öldürür, yerlerine başka insanlar getirir. Her gün bir takım insanları öldürdüğü gibi yeni insanları yaratır. Muhammed suresi 38. Ayette geçtiği gibi eğer yüz çevirirseniz sizi başkalarıyla değiştirir ve onlar sizin gibi olmazlar. Sizden daha iyi mümin olurlar. Maide suresi 54. Ayette geçtiği gibi dinlerinden yüz çevirenler yerine Allah öyle insanları getirir ki kendisini severler ve onları sever, müminlere karşı alçak gönüllüdür ve kâfirlere karşı izzetlidirler. Allah uğrunda cihad ederler, hakkı söylerler ve hiç bir kimsenin kınamasından çekinmezler.
İşte Allah’ın dini Kuran ve Sünnettir. Müslüman ancak bu iki kaynaktan fikrini alır, başka kaynaktan almaz, yoksa imanından şüphelenir. Buna göre düşünür ve davranır. Devletin anayasası yalnız bu iki kaynağa dayanır. Bu iki kaynağı reddeden kimse artık dinden ayrılmış olur. Dini hayattan ayıran laikliğe ve halkın hâkimiyeti olan demokrasiye inanan kimsenin artık Müslümanlığı kalmaz.
İslam akait, ibadet, ahlak, muamelat ve ukubattır. Muamelat ise devlet ve hayat nizamlarıdır, fertler arasında ve devletlerarasında ki konuları da kapsar. Ukubat ise ceza kanunlarıdır. Her Müslüman bunlara inanır ve uygulamaya çalışır, bunların devletini kurmak için mücadele eder.
İşte Allaha ve Rasule iman bunu gerektirir. “Elbet Allah bilendir ve hâkimdir”. Allah kim gerçek manada iman etmiş kim iman etmemiş tam bilir, her şeyi bilir. Her konuyla ilgili bildiği vardır, hikmeti vardır, kâfirleri belli zamana kadar yaşatırsa ve imkân sağlarsa bundan hikmeti vardır, günahları artar ve böylece azapları da artar. Ondan sonra Müslümanları onlara galip getirir. Zira müminleri imtihan eder, Kendisinden korkup sabredenlere, cihad edenlere, emrine uyanlar ve nehyinden vazgeçenlere dünyada ve ahirette büyük ödül verecektir. Ğafir/Mümin suresi 51. Ayette geçtiği gibi Allah hem dünyada hem de ahirette Rasullere ve müminlere yardım edecektir.