Haberlere Kısa Bir Bakış


Yahudi varlığının dışişleri bakanından sonra, Suriye cumhurbaşkanı BAE’de

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şera 13/04/2025 tarihinde Birleşik Arap Emirlikleri’ne bir ziyaret gerçekleştirdi ve başkent Abu Dabi’de Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed ile görüştü.

BAE Devlet Başkanı’nın diplomatik danışmanı Enver Gargaş, görüşmeye katıldığını belirtti ve 14/04/2025 tarihinde X platformundaki resmi hesabında şunları yazdı: “İki cumhurbaşkanı arasındaki görüşme her açıdan başarılı geçti.” BAE Haber Ajansı ise “Taraflar iki ülke arasındaki kardeşçe ilişkilerin güçlendirilmesi ve tüm alanlarda ortak iş birliğinin geliştirilmesi yollarını görüştüler” şeklinde bildirdi.

Dikkate değer olan, Yahudi varlığının dışişleri bakanı Gid’on Saar’ın 06/04/2025 tarihinde BAE’yi ziyaret etmiş olmasıdır. BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed ile görüşmüş ve Yahudi varlığı ile ilişkileri vurgulamıştır; onların elleriyle öldürülen, aç bırakılan ve tedaviden mahrum bırakılan tüm canlarla alay edercesine. Zira BAE yöneticileri Yahudilere tam bir bağlılık göstermeye başlamış ve onların Gazze’ye yönelik zalim savaşlarını desteklemektedir.

Bu bağlamda, Ahmed Şera’nın BAE ziyareti öncelikli olarak bu meseleyle ilgilidir; öyle görünüyor ki, Yahudilerin dostu olan BAE yöneticilerinden, Yahudilerin Suriye’ye yönelik sürekli saldırılarını durdurmaları için arabuluculuk talep etmektedir. Zira Yahudiler orada yeni topraklar işgal etmiş ve başkent Şam’a yaklaşık 20 kilometre kadar yaklaşmışlardır. Ahmed Şera liderliğindeki Suriye rejimi ise, Yahudilerin Suriye’ye yönelik zalim saldırılarına karşı, Allah’ın şeriatını uygulamaktan uzaklaşarak, en aşağılık ve teslimiyetçi bir tutum sergilemiştir. Cihad ilan etmemiş, bu saldırıyı püskürtmek için silahlı halkı harekete geçirmemiştir ve ardından da yönünü Filistin’e çevirip orayı kurtarmamıştır

İran, Amerika ile müzakereler için bir çerçeveye ulaşmaya çok yaklaştığını duyurdu

İran, 12 Nisan 2025 Cumartesi günü, Umman’da Amerika ile arasında gerçekleşen dolaylı görüşmelerin ilk turunun sona erdiğini duyurdu. Dışişleri Bakanlığı şu açıklamayı yaptı: “Umman arabuluculuğuyla gerçekleşen bu müzakereler sırasında İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile ABD Başkanının Ortadoğu işlerindeki temsilcisi Steve Witkoff, Umman Dışişleri Bakanı aracılığıyla İran’ın nükleer programı ve İran’a uygulanan yasa dışı yaptırımların kaldırılması konularında kendi hükümetlerinin görüş ve tutumlarını karşılıklı olarak paylaştılar… Müzakereler iki buçuk saatten fazla sürdü ve karşılıklı saygıya dayalı yapıcı bir atmosferde gerçekleşti. Taraflar, gelecek hafta müzakerelere devam etme konusunda anlaştı.” (Tesnim Haber Ajansı)

Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İran medyasına yaptığı açıklamada, “Taraflar, müzakereler için bir çerçeveye ulaşmaya çok yaklaştı” dedi.

ABD Başkanı Trump, 14 Nisan 2025’te yaptığı açıklamada şöyle dedi: “İran, nükleer silah kavramından vazgeçmeli. Nükleer silaha sahip olamazlar.” Ve şunu vurguladı: “Müzakereler hızlı bir şekilde ilerlemeli, çünkü İran nükleer silaha sahip olmaya çok yakın.” Ayrıca, müzakerelerin başarısız olması durumunda İran’a askeri saldırılar düzenleyeceği tehdidini yineledi. (CNN)

Witkoff, 14 Nisan 2025’te Amerikan Fox News kanalına yaptığı açıklamada, “İran’la yapılacak görüşmeler, nükleer programının doğrulanmasına odaklanacak, ancak bu durum Tahran’a programını tamamen sökmesi çağrısına kadar varmayacak” dedi. Ve şöyle ekledi: “İranlılarla yapılacak görüşmeler büyük ölçüde iki temel noktaya odaklanacak: ilki uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin doğrulanması, ikincisi ise silahlanmanın doğrulanması. Bu, füzeleri ve depoladıkları füze türlerini ve bu bombaları fırlatma araçlarını da kapsıyor.”

Trump yönetimi, başkalarıyla güçlü bir konumdan müzakere etmeye çalışıyor. Kendilerine “MAGA” (Make America Great Again – Amerika’yı Yeniden Büyük Yap) sloganını benimsediler. Amerika’nın itibarı, Afganistan ve Irak’ta Müslümanlar karşısında aldığı aşağılayıcı yenilgilerden sonra zedelenmişti. Aynı zamanda Trump yönetimi, gizlice kendi yörüngesinde hareket eden İran’la nükleer program hakkında ikili bir anlaşma imzalamak ve ardından yaptırımları kaldırarak, İran’daki yatırımların aslan payını ele geçirmek, 2015 yılında nükleer anlaşmayı imzalayan diğer tarafları bu yatırımdan mahrum bırakmak ya da onların İran’daki varlığını ve yatırımlarını zayıflatmak istiyor.

İngiltere, Sudan Konusunda Londra’da Konferans Düzenliyor

Britanya, başkenti Londra’da 15 Nisan 2025 tarihinde Fransa, Almanya, Avrupa Birliği ve Afrika Birliği’nin katılımıyla, Sudan’daki çatışmaları ele almak üzere 20 ülkenin dışişleri bakanlarının katıldığı uluslararası bir konferans düzenlediğini duyurdu. Britanya, ordu komutanı Abdülfettah el-Burhan liderliğindeki Sudan hükümeti ile Hemedti liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri’ni bu konferansa davet etmedi.

Ancak daha önce “Takaddum” (İlerleme) olarak bilinen ve şimdi “Sümud” (Direniş) adıyla anılan koalisyonun lideri ve Britanya’nın ajanı olan eski başbakan Abdullah Hamduk’un bir heyeti, Sudan’da barış ve istikrara ulaşmaya katkı sağlayacak öneriler sunmak bahanesiyle Londra’yı ziyaret ediyor. Bu heyetin başkanlığını, Hamduk’un önceki hükümetinde Cumhurbaşkanlığı İşlerinden Sorumlu Bakan olan Halid Ömer Yusuf yürütüyor.

Yusuf, “Londra’ya gelişimizin amacı, Britanya’daki Sudanlılarla iletişim kurarak taleplerini birleştirmek ve katılımcı heyetlerle belirli fikirleri paylaşmaktır. Örneğin, uluslararası toplum arasında koordinasyon sağlayacak ve insani krizi çözmeye ve barış çabalarını hızlandırmaya yönelik sürekli çalışan bir mekanizma oluşturulması gibi.” şeklinde açıklamada bulundu.

Ayrıca, “Sümud” lideri Abdullah Hamduk’un bu önerileri içeren bir mesajı Britanya Dışişleri Bakanı David Lammy’ye ve onun aracılığıyla konferans katılımcılarına gönderdiğini belirtti. Yusuf, “Ülkede birçok sosyal bileşen arasında şiddetli bir kutuplaşma var ve bu da Sudan’ı parçalama projeleri için verimli bir zemin oluşturuyor.” dedi ve ekledi: “Aslında bu savaş, sivil demokratik dönüşüme ve Aralık devriminin yüce güçlerine karşı açılmıştır.” (Şarku’l Evsat, 14.04.2025)

Bu ifadeler, “Sümud” ittifakı olarak adlandırılan ve Abdullah Hamduk liderliğindeki yapının Britanya’nın ajanları olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Sudan hükümeti, konferansa davet edilmediği için yaklaşık bir hafta önce bu konferansın düzenlenmesine itiraz etti. Oysaki Sudan hükümeti, bu konferansı ve Britanya ile diğer ülkelerin ülkeye müdahalesini açıkça reddetmelidir.

Britanya, kendisini Sudan meselesinde saf dışı bırakan Amerika ile ve Amerika’nın yerel ajanlarının oluşturduğu daha önceki “Takaddum” (İlerleme) ittifakı ile, ayrıca bölgesel ajanları olan BAE (Birleşik Arap Emirlikleri) gibi aktörlerle rekabet etmek istiyor. Amerika, ordu komutanı Burhan’ı ve Hızlı Destek Kuvvetleri’ni temsil eden yerel ajanları ve Suudi Arabistan gibi bölgesel ajanlarıyla birlikte Sudan meselesini Cidde Platformu’nda ele almada tek başına hareket etti.

Britanya ise bu son konferansa, Sudan’daki etkili bölgesel ajanları olan BAE ve Kenya gibi ülkeleri davet etti. Ayrıca bu konferansa uluslararası bir nitelik kazandırmak ve başarılı olmasını sağlamak amacıyla bölgedeki başka ülkeleri de davet etti. Zira artık herkes, Sudan’daki krizlerin ve trajedilerin asıl nedeninin Amerika ile Britanya ve onların yerel ve bölgesel ajanları arasındaki uluslararası çatışma olduğunu fark etmiş durumda.

Rusya, yeni bir Amerikan tuzağına karşı uyarıda bulundu

Rusya, 14.04.2025 tarihinde Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov’un ağzından yaptığı açıklamada, “Bu düzeyde, ABD Başkanı’nın özel temsilcisi Steve Witkoff ile yapılan temaslar oldukça faydalı ve etkili. Çünkü bu, iki taraf arasında bilgi alışverişi için son derece önemli bir kanal oluşturuyor. Bu kanal aracılığıyla belirli konularla ilgili farklı tutumlar, doğrudan devlet başkanından muhatabına aktarılabiliyor. Bu da elbette tarafların bilgiyi doğrudan kaynağından almasına yardımcı oluyor… Belki de ilişkilerin normalleşmesine doğru, neredeyse yeni ilişkiler kurmaya yönelik yolculuğumuzun başındayız” dedi. Ayrıca “(Amerika ile) temaslar birkaç düzeyde sürüyor; Dışişleri Bakanlığı, istihbarat servisleri ve Başkan Putin’in yatırım özel temsilcisi Kirill Dmitriev aracılığıyla yürütülen temaslar da buna dahil” diye ekledi.

ABD temsilcisi Witkoff, 11.04.2025 tarihinde Rusya’nın St. Petersburg kentinde Başkan Putin ile 4 saat süren bir görüşme yaptı. Bu görüşme, Şubat ayından bu yana ikisi arasında gerçekleşen üçüncü toplantıydı. Ardından ABD Başkanı, savaşın sona erdirilmesine yönelik görüşmelerin yolunda gidebileceğini, fakat bir noktada ya somut bir şey yapılması ya da bu konunun konuşulmasına son verilmesi gerektiğini söyledi.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise 15.04.2025 tarihinde Rus “Kommersant” gazetesine verdiği bir röportajda, Moskova ile Washington’un olası bir barış anlaşmasının bazı yönleri konusunda anlaşıp anlaşmadığı sorusuna şöyle cevap verdi: “Anlaşmanın ana unsurlarında uzlaşmak kolay değil, bunlar hâlen inceleniyor.” Lavrov, “Karşılıklı faydayı garanti altına alacak bir anlaşmanın nasıl olması gerektiğini çok iyi biliyoruz; bunu asla reddetmedik. Aynı şekilde, bizi başka bir tuzağa düşürecek bir anlaşmanın da nasıl olacağını çok iyi biliyoruz” dedi.

Rusya Dışişleri Bakanı, Amerika’nın daha önce Rusya’ya kurduğu tuzakları ve Rusya’nın bunlara düştüğünü farkında olduklarını belirterek, ABD’nin yeni bir tuzağına karşı uyarıda bulundu. Bu uyarı, Biden döneminde Şubat 2022’de Ukrayna savaşının fitilini ateşleyen Amerika’nın, Ukraynalıları Rusya’yı kışkırtmaya yönlendirerek hem onları hem de Rusya’yı bu savaşa sürüklemesiyle ilgilidir. Şimdi ise Amerika, Rusya’yla yeni bir anlaşma yapmak istiyor; ancak bu anlaşma da bir başka tuzak olabilir. Örneğin Rusya’nın Çin’den ve Avrupa’dan uzaklaştırılması, yatırım adı altında madenlerine el konulması, petrol ve gazının düşük fiyatlarla satın alınması gibi planlar bu kapsamda değerlendiriliyor.

Esad Mansur