– 13 –

Âdem, Nuh, İbrahim ailesi ve İmran ailesinin üstünlüğü:

Allah niçin Âdem, Nuh, İbrahim ailesi ve İmran ailesini üstün kıldı?

 Diğer insanlar nasıl üstün olur?

إِنَّ اللّهَ اصْطَفَى آدَمَ وَنُوحًا وَآلَ إِبْرَاهِيمَ وَآلَ عِمْرَانَ عَلَى الْعَالَمِين  ذُرِّيَّةً بَعْضُهَا مِن بَعْضٍ وَاللّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ

Allah Âdem’i, Nuh’u, İbrahim ailesi ve İmran ailesini âlemler üzerine üstün kıldı. Bunlar birbirinden gelen zürriyettir. Nitekim Allah işiten ve âlimdir.” (Al-i İmran 33- 34)

Allah Bakara suresinde (31-32) ayetlerde geçtiği gibi Âdem’e bütün eşyaların isimlerini öğretince melekler onun için secde ettiler. Zira melekler Âdem’in bildiklerini bilemediler. Çünkü Allah onlara öğretmedi, Âdem’e öğretti, akıl verdi, aklı kullanma gücü verdi, kendi iradesini kullanmaya imkân verdi. Böylece Âdem meleklerden üstün oldu. Meleklerden üstün olan Âdem diğer yaratılmış olan âlemlerden daha üstün kılınmış oldu. Zira melekler Allah’ın emir kuludur, Allaha isyan etmezler, itaat etmek üzerinde yaratıldılar.

 Ayrıca Âdem şeytan olan İblis tarafından aldatılıp Allah’a isyan edince hemen hatasını ve işlediği günahı idrak edip tövbe etti. Oysa İblis Allah’a isyan edip günah işleyince tövbe etmeyi reddedip kibirlendi. Böylece Âdem ikinci defa üstünlüğünü göstermiş oldu. Nitekim en üstün insan Allah’a isyan ettiğini bilince veya bir hata işlediğini fark edince hemen tövbe eden kimsedir. Böylesi kişiler Allah’a kulluğunu gösterip boyun eğerler. Tövbe etmeyi reddedip kibirlenerek Allah’a karşı isyan üzerinde ısrar edenler ise en alçak olanlardır. Bu nedenle en alçak mahlûk İblis idi. O kibrinden ve tövbe etmediğinden dolayı en lanetli varlık oldu. Onun için sabah akşam İblis lanetlenir ve ondan Allah’a sığınılır. Aynı şekilde onun gibi sair kafirlerden de. Zira Allah şöyle buyurdu:

لَقَدۡ خَلَقۡنَا الۡاِنۡسَانَ فِىۡۤ اَحۡسَنِ تَقۡوِيۡمٍ‏ ثُمَّ رَدَدۡنٰهُ اَسۡفَلَ سَافِلِيۡنَۙ‏ اِلَّا الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡا وَعَمِلُوا الصّٰلِحٰتِ فَلَهُمۡ اَجۡرٌغَيۡرُمَمۡنُوۡنٍؕ‏

“ Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu alçakların en alçağı haline getirdik. Ancak iman edip salih ameller işleyenler başkadır. Onlar için hiç kesilmeyen bir sevap vardır” (Tin 4-6)

Allah insanı en güzel şekilde ve surette yarattı, fakat Allah’a isyan edince en alçak mahlûk olur, hiç değeri kalmaz. Onun değeri takvasıyla, iman edip Allah’ın emirlerini yerine getirmesi ve nehiylerinden vazgeçmesiyle olur. Allah hep iman edip salih ameller işleyenleri övdü, değerlerini yükseltti, kâfirleri, isyan edenleri ve fasıkları hep yerdi, alçalttı ve onları büyük azapla tehdit etti.

Allah Nuh’u da âlemlere üstün kıldı. Zira Nuh gece-gündüz, gizli-aşikâr kavmini Allah’ın dinine 950 sene davet etmiştir. Bin seneye yakın zaman kavminin eziyetlerine dayandı, hiç yılmadı ve zaaf göstermedi. Kıyamet gününe kadar sebatlılığın örneği oldu. Kıl payı kadar davetinden caymadı ve en ufak bir şekilde taviz göstermedi. Kim bundan daha üstün olabilir ki! Allah onun mücadelesini anlatan onun adını taşıyan bir sure indirdi. Allah uğrunda büyük mücadele verdiği ve her eziyete sabrettiği için üstün oldu. Böylece Allah uğrunda böyle büyük mücadele verip sabredenler Allah indinde üstün olurlar.

Bu asırda İslam davetini yüklenenler mücadele ederken sebatlılık ve dayanma hususunda Nuh Aleyhisselam’ın sabrını, dayanmasını, sebatlılığını sürekli hatırlamalı ve örnek almalıdır. Nitekim Allah Resulümüz Hz. Muhammed’e ve sahabelere Nuh’un sabrını, sebatlılığını ve dayanıklılığını bu şekilde göstermiş oldu.

Bu asırda bazı kimseler veya bazı hareketler zalimlerin, kâfirlerin eziyetlerine dayanamayıp taviz gösteriyorlar. Hatta davalarından vazgeçerek demokrat olup kâfirlerin sloganlarını, kavramlarını taşımaya yöneliyorlar. Bunu yaparken de değişik bahaneler sergiliyorlar. Bunlar alçalmış olup kendi kendilerini zillete sürüklemiş olurlar. Hatta davaları üzerinde sebatlık ve fedakârlık gösterenlerle alay ederler, onlara göre maslahat uğrunda veya tehlike ve zarar görünce taviz göstermek bir marifettir! Açılan, açık seçik gezen kadınların namuslu iffetli örtülü kadınlarla alay ettikleri gibi alay ederler! Şeytan onlara kötü amellerini süslü kıldı. 

İbrahim Aleyhisselam ateşe atılmakla tehdit edildi fakat taviz göstermeyerek dini ve daveti üzerinde ısrar etti. Bunun üzerine ateşe atıldı. Allah ona yardım etti ve onu ateşten kurtardı. İbrahim Aleyhisselam daha sonra kavmini terk ederek memleketinden ayrıldı. Davetini taşımak için başka memleketlere yöneldi. O ne milliyetçi ne de vatancı idi. Kendi kavmi kâfirliği ve küfür sistemini tercih ettiği için onları reddetti ve beri oldu. Allah İbrahim Aleyhisselam ve onunla beraber olan müminlerin tutum ve sebatlılığını bizlere bir örnek olarak gösterdi. Onu örnek edinmemizi emretmiştir.

Allah şöyle buyurdu:

قَدۡ كَانَتۡ لَـكُمۡ اُسۡوَةٌ حَسَنَةٌ فِىۡۤ اِبۡرٰهِيۡمَ وَالَّذِيۡنَ مَعَهٗ‌ۚ اِذۡ قَالُوۡا لِقَوۡمِهِمۡ اِنَّا بُرَءٰٓؤُا مِنۡكُمۡ وَمِمَّا تَعۡبُدُوۡنَ مِنۡ دُوۡنِ اللّٰهِ كَفَرۡنَا بِكُمۡ وَبَدَا بَيۡنَنَا وَبَيۡنَكُمُ الۡعَدَاوَةُ وَالۡبَغۡضَآءُ اَبَدًا حَتّٰى تُؤۡمِنُوۡا بِاللّٰهِ وَحۡدَهٗۤ

“ İbrahim ve onunla birlikte müminler sizin için güzel örnektir. Onlar kavimlerine şöyle dediler: sizden Allah dışında taptığınızdan beri’iz, sizi ret ettik, sizinle ebedi düşmanlığı ve boğuz ortaya çıkmıştır. Ta yalnız Allaha inanıncaya kadar bu durum devam edecektir” (Mümtehine 4)

Bunu tekrar pekiştirerek şöyle buyurdu:

لَقَدۡ كَانَ لَـكُمۡ فِيۡهِمۡ اُسۡوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَنۡ كَانَ يَرۡجُوااللّٰهَ وَالۡيَوۡمَ الۡاٰخِرَ‌ ؕ وَمَنۡ يَّتَوَلَّ فَاِنَّ اللّٰهَ هُوَ الۡغَنِىُّ الۡحَمِيۡدُ

“ Muhakkak ki, onlar sizin için güzel örnektir. Eğer Allaha ve ahirete inanıyorsanız onlar sizin için güzel örnektir. Sizden kim yüz çevirirse bilin ki Allah müsteşnidir (kimseye muhtaç değildir) hamittir (övülendir) (Mümtehine 6)

Ayrıca İbrahim Aleyhisselam üstün meziyetlere sahiptir. O pek hilm sahibidir. Sabırlıdır, hiç heyecanlanmaz, aklını güzelce kullanarak düşünür ve düşündürür, güzel üslupla davetini taşır, ikna edicidir, hücceti kuvvetlidir ve kullandığı deliller de pek derin ve aydındır. Böylece İbrahim Aleyhisselam âlemlere üstün kılındı. Hem de Allah’ın emrine hiç itiraz etmezdi ve hemen uygulardı. Ona oğlunu, İsmail’i kes emri gelince hemen on uygulamaya kalkıştı. Onun salih zürriyetinden olan İsmail, İshak, Yakup, Musa ve İsa hepsi üstün insanlardı ve bütün âlemlere üstün kılındılar. İsmail Aleyhisselam’ın neslinden Hz. Muhammed Sallalahu Aleyhi Ve Sellem geldi.  Hz. Muhammed Sallalahu Aleyhi Ve Sellem âlemlere üstün kılındı.

İşte Âdem Aleyhisselam’dan Hz. Muhammed Sallalahu Aleyhi Ve Sellem’e kadar birbirinden gelen aynı sülale ve zürriyettir. İmran ise Meryem Aleyhisselam’ın babasıdır. O da Hz. İbrahim Aleyhisselam’ın zürriyetinden geldi. İmran’ın peygamber olduğu hiçbir yerde gösterilmedi. Sadece temiz bir aileye sahip olduğu gösterildi. Onun kızı olan Meryem Aleyhisselam İsa Aleyhisselam’ın annesidir. Meryem Aleyhisselam İsa’yı taşıyarak kavmine geldiğinde kavmi şaşırarak şöyle dediler:

مَا كَانَ اَبُوۡكِ امۡرَاَ سَوۡءٍ وَّمَا كَانَتۡ اُمُّكِ بَغِيًّا‌

 “Baban kötü bir insan değildi, annen de zina etmiş bir kadın değildi.” (Meryem 28)

İmran’ın kavmi İmran’ın ailesinin üstünlüğünü itiraf ettiler. Bundan sonraki ayetlerde İmran’ın ailesi ile ilgili hususlar anlatılmaktadır. (İnşa Allah ileride o ayetlerin tefsirinde bu konuya değineceğiz.)

Allah Celle Celalühü ayetin sonunda kendisinin işiten ve bilen olduğunu bildirdi. Bunun sebebi; Âdem, Nuh, İbrahim’in zürriyeti ve İmran’ın zürriyetini seçtiği ve üstün kıldığı zaman onların sözlerini işitti, amellerini gördü ve niyetlerini bildi. Bunların gizli ve aşikâr hakikatlerini bilmiştir. Bu nedenle Allah bunları kendi sadakat ve samimiyetlerini ispatladıkları için üstün kıldı. Allah onların amellerini gördü, davetlerini ve tartışmalarını işitti. Bunlar kendi ihlâslılıklarını ispatlayınca Allah onları üstün kıldı. Bunlar gibi kıyamet gününe kadar kim Allah karşısında ihlâsını ve sadıklığını ispatlarsa Allah onu üstün kılar. O da onlarla beraber olur. Nebiler, sıddıklar, salihler ve şehid kimselerle beraber olurlar. Allah şöyle buyurdu:

وَمَنۡ يُّطِعِ اللّٰهَ وَالرَّسُوۡلَ فَاُولٰٓٮِٕكَ مَعَ الَّذِيۡنَ اَنۡعَمَ اللّٰهُ عَلَيۡهِمۡ مِّنَ النَّبِيّٖنَ وَالصِّدِّيۡقِيۡنَ وَالشُّهَدَآءِ وَالصّٰلِحِيۡنَ‌ ۚ وَحَسُنَ اُولٰٓٮِٕكَ رَفِيۡقًا ؕ‏ ذٰ لِكَ الۡـفَضۡلُ مِنَ اللّٰهِ‌ ؕ وَكَفٰى بِاللّٰهِ عَلِيۡمًا‏

“Kim Allah’a ve Resulüne itaat ederse, onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sadıklar, şehitler ve salih kimselerle beraberdirler. Ne güzel arkadaştır onlar! Bu fadl, bağış Allah’tandır. Bilen olarak Allah yeter” (Nisa 69)