-19-

İsa ve Âdem’in Yaratılışı, Hıristiyanları Hakkı söylemeye davet etmek, Hakkı söylemeyenlere lanet okumak:

İsa Âdem gibi yaratılsaydı Hristiyanlara göre netice ne olurdu?

Melek Meryem’in yanına ruh üflemesi ile annelerimizin yanlarına gelip ruh üflemesi nasıl gerçekleşir?

Allah kendi Resulünü diyaloga değil lanetleşmeye niçin davet etti?

 Amerika ve Avrupa devletleri laik oldukları halde niye Hristiyanlara sahip çıkıyor?

إِنَّ مَثَلَ عِيسَى عِندَ اللّهِ كَمَثَلِ آدَمَ خَلَقَهُ مِن تُرَابٍ ثِمَّ قَالَ لَهُ كُن فَيَكُونُ 

“Şüphesiz ki Allah indinde İsa’nın misali Âdem’in misali gibidir. Onu topraktan yarattı, ondan sonra ona ol dedi, o hemen oluverdi.” (Ali İmran 59)

الْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَلاَ تَكُن مِّن الْمُمْتَرِينَ 

Rabbin katında hak budur. O halde şüphe edenlerden olma.” (Ali İmran 60)

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ

 “Sana gelen bu ilim (kesin delil)den sonra kim seninle tartışmaya kalkışırsa şöyle de: Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendilerimizi ve kendilerinizi çağıralım, ondan sonra lanetleşelim ve şöyle diyelim; Allah’ın laneti yalancılara olsun.” (Ali İmran 61)

إِنَّ هَذَا لَهُوَ الْقَصَصُ الْحَقُّ وَمَا مِنْ إِلَهٍ إِلاَّ اللّهُ وَإِنَّ اللّهَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ  “Şüphesiz ki sana anlatılan kıssalar haktır. Allah’tan başka ilah yoktur. Allah elbette aziz ve hâkimdir.” (Ali İmran 62)

فَإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّ اللّهَ عَلِيمٌ بِالْمُفْسِدِينَ

“Eğer onlar yüz çevirirlerse şüphesiz Allah fesatçıları bilendir.” (Ali İmran 63)

Allahu Teala İsa’nın hakikatini anlatmaya devam etmiştir. İsa’nın yaratılışını Âdem Aleyhisselam’ın yaratılışı gibi gösterdi. Âdem’i topraktan yarattı, İsa’yı da topraktan yarattı. Burada Allahu Teala İsa’nın Âdem’in neslinden gelen bir mahluk olduğunu bildirdi. Kâfir olan Hristiyanların dedikleri gibi ilah veya ilahın oğlu olmadığını gösterdi. Allah Âdem’i topraktan yaratınca ona şöyle dedi; “ol!” O hemen oluverdi. Yine Allahu Teala İsa’yı yaratmak isteyince ona; “Ol!” dedi ve o da oluverdi. Melek Meryem’in yanına gelince ona; “sana tertemiz bir oğul vermek için gönderildim” dedi. Allah’ın emrinden gelen ruhu ona üfledi. Meryem hemen onunla hamile kaldı, doğum sancısı geldi ve ondan sonra İsa’yı doğurdu. (Meryem suresi 17-23 ayetlerine bakın.)

Allah ruhu üflemek üzere bir melek gönderince Meryem a.s üzerinden töhmeti tamamen uzaklaştırmayı tekit etmiştir. Zira melek içgüdüleri ve uzvi ihtiyaçları yoktur.  Bu nedenle cinsi münasebette bulunamazlar. Bu nedenle Meryem tertemizdir, Yahudilerin iftiralarından uzaktır.

Hadisi Şerifte geçtiği gibi Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’e Allah’ın vahyettiğine göre insan annesinin karnında toparlandıktan 4 ay sonra Melek bu insana ruh üfler. Ama melek nasıl üfler, kesin bir şey yoktur; İmam Taberi Melek Meryem’in gömleğinin cebine üfledi dedi, fakat bunun hiç delili yoktur.

 İşte İsa a.s’a da diğer insanlar gibi ruh üflendiği gösterdi. Ama Meryem a.s Meleği insan suretiyle gördü. Annelerimiz melek ruhumuzu üflerken onu göremez. Bu hadis ayete mutabıktır, insan annesinin karnında yaratılınca melek gelip ruh üfler. Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’in hadislerinin vahyolduğunun bir ispattır. 

Allahu Teala Adem’i babasız ve annesiz yarattı. Fakat İsa’yı babasız bir anneden yarattı. Bu Allah’ın birer mucizeleridir. İsa’nın bir insan olduğunu ispatlamak için bir anneden yarattı. Bu durumdaki bazı insanlar sapıp İsa ilahtır veya ilahın oğlu diyerek büyük yalan ve iftira uydurmaya başladılar. Demek ki tamamen onu babasız ve annesiz yaratsaydı o zaman daha fazla sapacaklardı. Bu sapık olanlar İsa’nın babasız yaratılması üzerine onun babası Allah derken bunu Âdem hakkında ileri sürmediler. Oysa onların içerisinde bulundukları hal içerisinde Âdem hakkında yalan uydurmak daha evladır. Yine Havva hakkında buna benzer yalan uydurmuyorlar. Oysa Havva Âdem’in kaburgasından yaratıldı. Bu nedenle İsa’nın ilahlığı veya ilahın oğludur diyen sapıkların hiç delili yoktur. Bahsettikleri, iddiada bulundukları saçma sapan yalandan başka bir şey değildir.

Hak olan budur, bunun hakkında hiç şüphe yoktur. Allah Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellemi uyarıp şüphe etmemesini istemekle bütün Müslümanlara da hitap etmiş, onları uyarıp şüphe edenlerden olmamalarını istemiştir. Allah Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellemden şu kesin tutumu takınmasını istedi:

Bundan sonra İsa’nın hakikati hakkında tartışmaya kim kalkışırsa onlara Hristiyanlara şöyle dedi: “Oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendilerinizi çağıralım ve lanetleşelim. Şöyledir; hakkı ve hakikati kabul etmeyenlere “lanet olsun!” diyelim.”

Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem kendisi ve çocukları karşısında Hristiyanların rahiplerinin çoluk çocukları veya akrabaları karşısında hakkı söylemelerini istedi. Hakkı kabul etmeyene “lanet olsun diyelim” dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’in oğulları yoktur. Fakat Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellemtorunlarını getirecekti. Onlarda oğullar yerine geçer. Rahiplerin çocukları yoksa akrabalarından getirmelilerdi. Önemli olan insan çocukları, ailesi ve yakın akrabaları önünde hakkı söylemeye çağrılınca durum faklıdır. Zira bunlar önünde yalan söylememeye çalışır. Çünkü onların karşısında itibarını düşürmek istemez. Nitekim hakkı söylemeyene “Allah’ın laneti olsun” denilecektir. Hristiyanların papazları buna yanaşmayıp kaçtılar. Bu lanetin kendilerine ve ailelerine zarar vereceğini bildikleri için onlar bundan korktular. Zira Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’in resullüğünü, peygamberliğini ve Kuran’ın Allah’ın kelamı olduğunu kesin olarak biliyorlardı. Fakat batıl din ve inançlarına taassup ettikleri ve Hz. Muhammed’e haset ettikleri için bunu kabul etmek istemiyorlardı. Bu nedenle, Lanetin kendilerine, çocuklarına ve ailelerine dokunacağını kesin olarak biliyorlardı. Bundan dolayı Allah onları ve ailelerini hak ettikleri için azapla cezalandırır.  

İbn İshak siyerinde, Buhari ve Bayhaki de geçtiği gibi bu ayetin nüzül sebebi kısaca şöyledir: Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Hristiyan olan Necran kabilesini İslam’a davet etmek üzere onlara bir mektup gönderdi. Kabilenin papazı mektubu okuyunca çok korktu. Çünkü onlar bir peygamberin geleceğine inanıyorlardı. Bu peygambere inanmazlarsa Allah’ın kendilerine azap vereceğini de biliyorlardı. Müslümanların hükmünün kendilerini kapsayacağının korkusu içerisindeydiler. Sonrasında Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’in yanına bir heyet gönderdiler. Bu heyet Hz. İsa hakkında sorular sordu. Bunun üzerine Allahu Teâlâ Hz. İsa’nın ne olduğuna dair bu ayetleri indirdi. Ayrıca, Allah hakkı söylemek için Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’in onları lanetlemeye çağırmasına emir verdi. Zira mesele basit değil akaidi bir meseleydi. Necran kabilesini yani kaderini ilgilendiriyordu. O heyetin üyeleri birbirine danıştılar ve lanetlenmenin akıbetini düşünerek bunu reddettiler. Ancak Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’den kendi ihtilaflarını ve sorunlarını çözmek üzere bir Müslümanın kendilerine gönderilmesini istediler. Resulullah’ın ve İslam’ın hak olduğunu biliyorlardı fakat inanmak istemiyorlardı.

Bu ayet dinler arası diyalog düşüncesini çürütüyor ve reddediyor. Hristiyanları, Yahudileri ve sair kâfirleri hakkı söylemeye ve İslam’a davet edilir, ya hakkı kabul edip İslam’a girerler ya da yalancılara lanet olsun diyerek din, fikir ve siyasette bir olamayaacağımız ilan edilir. Buna rağmen onlar İslam Hilafet devletinde zimmi olarak yaşayabilir ve bütün haklarını alırlar, hiç ezilmezler. Bu devlet yoksa onlarla normal geçinmeye çalışırız ve alış veriş yaparız, fakat din, fikir ve siyasette ayrı oluruz.

Nitekim dünyanın en büyük devleti olan Rum Devleti Hristiyanları destekliyor ve onların Hristiyan kalmaları için çalışıyordu. Bu asırda da Amerika ve Avrupa devletleri dünyada Hristiyanlığı yaymak için çalışıyor ve Hristiyan olan halklarına sahip çıkıyor. Zira diğer halklar Hristiyanlığı kabul ederse Amerika ve Avrupa egemenliklerini kolayca sağlarlar. Bu nedenle Hristiyanlığı yaymak ve İslam’la savaşmak için hamlelerini Roma imparatorluğunun yıkılışından bu güne kadar sürdürmektedirler. Laikliği ve demokrasiyi kabul ederek Hristiyanlıklarını devam ettirdiler. Dini devlet işlerinden ve siyasetten ayırdılar ve dinin sadece ruhani olduğunu kabul ettiler. Müslümanların dinini de buna benzer hale getirmeye çalışıyorlar. İstanbul’da hilafeti yıktıkları günden itibaren Türkiye ve diğer Müslüman ülkelerinde bu hamleyi sürdürüyorlar. Bunda başarı sağladılar. Türkiye’de olsun diğer İslam ülkelerinde olsun laikliği ve demokrasiyi değişik şekillerde egemen kıldılar. Ancak, İslami halklar bunu reddedip İslam’ın hâkimiyetini tesis etmeye çalışıyor. Bu nedenle Amerika ve Avrupa bu halklarla, onların samimi olanları ile İslam’la ve İslami olan hizipleriyle savaşıyorlar.

Sömürgeci Amerika ve Avrupa fikirlerini yaydıkça egemenliklerini sağlarlar, zira insanlar fikirlerine inandıklarından dolayı onlara tabi olurlar. Hıristiyan olunca hemen onların fikirlerin kabul ederler. Fakat insanlar Müslüman kaldıkça fikirlerini yerleştiremezler ve Müslümanların tekrar İslam’a dönme imkânı olur. Özellikle İslam’ı kavrayan samimi İslami hizipler ve dava adamları ortaya çıkınca kâfirlerin bütün çabaları ve harcadıkları mallar boşa çıkacaktır.

Allahu Teâlâ Resulüne hakkın ne olduğunu bildirerek Allah’tan başka ilahın bulunmamasını buyurdu. Allah Aziz ve Hâkimdir.

Aziz’in manası; güçlüdür. İnsan olan İsa gibi zayıf değildir. Haşa!

Hâkim’in manası; onun bütün emirlerinin ve gelecekle ilgili bütün hükümlerinin dosdoğru olduğudur.

Allah’ın emirlerini ve hükümlerini kabul etmeyenler batıl üzerindedir. Laiklik ve demokrasi kesinlikle batıldır.

Eğer Hristiyanlar bu hakikatleri kabul etmezlerse ve Hak’tan yüz çevirirlerse, onların fesatçı ve bozguncu olduklarını bil! Onlara bildir demektir. Allah onların fesatçı ve bozguncu olduklarını biliyor. Bunu Resulüne ve onun vasıtasıyla da bize bildirdi.  Zira Allah’ın bildirdiği hakkı kabul etmeyenler fesatçı ve bozguncuların ta kendileridir.