– 24 –

Bu ayetlerde şu hakikatleri gösteririz ve aşağıdaki sorulara cevap veririz:

  • Resul’e itaat,
  • Müslümanlara mağfiret dilemesi,
  • Verdiği hükme uymak,
  • Onu vesile kılmamak,
  • Veliyi vesile kılmamak,
  • Kendine zulmedenler,
  • Kuran yanında Sünnetin değeri,
  • Devletin kaynakları,

Resule itaat etmenin manası nedir? Resul’den mağfiret dilenir mi? Resul ve veli Allaha vesile kılınır mı? Kendine zulmedenler kimden mağfiret dileyecekler? Kuran yanında sünnetin değeri ne kadardır? Müslümanlara ait olan devletin kaynakları nedir?

وَمَاۤ اَرۡسَلۡنَا مِنۡ رَّسُوۡلٍ اِلَّا لِـيُـطَاعَ بِاِذۡنِ اللّٰهِ ‌ؕ وَلَوۡ اَنَّهُمۡ اِذْ ظَّلَمُوۡۤا اَنۡفُسَهُمۡ جَآءُوۡكَ فَاسۡتَغۡفَرُوا اللّٰهَ وَاسۡتَغۡفَرَ لَـهُمُ الرَّسُوۡلُ لَوَجَدُوا اللّٰهَ تَوَّابًا رَّحِيۡمًا‏. فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤۡمِنُوۡنَ حَتّٰى يُحَكِّمُوۡكَ فِيۡمَا شَجَرَ بَيۡنَهُمۡ ثُمَّ لَا يَجِدُوۡا فِىۡۤ اَنۡفُسِهِمۡ حَرَجًا مِّمَّا قَضَيۡتَ وَيُسَلِّمُوۡا تَسۡلِيۡمًا‏.

   “ Biz her Resulü ancak, Allah’ın izniyle kendisine itaat olunması için gönderdik. Onlar kendi kendilerine zulmettiklerinde sana gelip Allah’tan mağfiret dileselerdi ve Resul de onlar için mağfiret dileseydi, elbette Allah’ı tövbeleri kabul eden ve rahmetli olarak bulurlardı. Hayır, Rabbine an dolsun ki aralarında çıkan ihtilaflarda seni hakem kılmazlarsa, senin verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan tam teslimiyetle teslim olmazlarsa iman etmiş olmazlar” (Nisa 64-65)

   Allah (c.c) bu ayetlerde Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem’e itaat edilmesini emrediyor. Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem ’i boşuna göndermiyor, kendisine itaat edilmesini gerektiriyor. Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem’in Allah’ın emriyle hareket ettiğini ve konuştuğunu gösteriyor. Zira Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem Allah’ın vahyettiğini tebliğ ediyor. Bunun manası; Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem Allah’ın emirlerine ters bir şey yapmaz ve konuşmaz, çünkü ona itaat etmek farzdır. Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem’e itaatin bölünmediğini de gösteriyor. Bunu pekiştiren şu ayeti indirdi:

وَمَاۤ اٰتٰٮكُمُ الرَّسُوۡلُ فَخُذُوْهُ وَ مَا َنَهٰٮكُمۡ عَنۡهُ فَانْتَهُوۡا‌ ۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَ ‌ؕ اِنَّ اللّٰهَ شَدِيۡدُ الۡعِقَابِ‌ۘ‏

“ Resul size ne getirdiyse alın ve sizi neden nehyettiyse onu terk edin. Allah’tan korkun. Şüphesiz ki Allah’ın azabı pek şiddetlidir” (Haşr 7)

Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem’in getirdiği şey Kuran ve onun beyanı olan Sünnet’tir. Kuran’ı alırız, sünneti almayız denilemez. Bu muhkem ayetlere ve Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem’e itaat etmeyi gerektiren ayetlere terstir. Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem ‘in Allah’ın emrine ters bir şey söyleme ihtimali olsaydı Allah ona itaat edin demezdi, sadece Allah’a itaat edin, Resul’e itaat etmeyin diyecekti. Oysa birçok ayette “Allah ve Resulüne itaat edin” derken yukarıdaki ayetlerde ve birçok ayette yalnız Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem’den söz ederek Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem’e itaat edin diye buyurdu. Hatta ona itaat edilirse hidayetli olunur. Bu husus ile alakalı şöyle buyurdu:

قُلۡ اَطِيۡعُوا اللّٰهَ وَاَطِيۡعُوا الرَّسُوۡلَ‌ۚ فَاِنۡ تَوَلَّوۡا فَاِنَّمَا عَلَيۡهِ مَا حُمِّلَ وَعَلَيۡكُمۡ مَّا حُمِّلۡتُمۡ‌ؕ وَاِنۡ تُطِيۡعُوۡهُ تَهۡتَدُوۡا‌ؕ وَمَا عَلَى الرَّسُوۡلِ اِلَّا الۡبَلٰغُ الۡمُبِيۡنُ‏ 

De ki Allah’a itaat edin ve Resule itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse, onun yüklendiği sorumluluk onun üzerindedir, sizin üzerinizdeki sorumluluk sizin üzerinizdedir. Eğer ona itaat ederseniz hidayetli olursunuz. Resul üzerinde (sorumluluk) ancak apaçık tebliğ etmektir” (Nur 54)

İşte Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem’e itaat edilirse hidayetli olunur. Tersi dalalettir, sapıklıktır. Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem’e itaat onun sözüne, ameline ve takririne uymaktır. Hadis-i şerif sahih olduğu zaman hemen alınır ve gereği yapılır. Dinin kaynağı Kuran ve Sünnettir. Aynı anda İslam devletinin kaynağıdır. Anayasası, bütün kanunları ve siyasetleri ancak bu iki kaynaktan alınır.  Bunun dışından çıkılmaz. İcma-i sahabe sünnetten bir parçadır. Şeri kıyas ise Kuran ve sünnette var olan illetlere dayalıdır. İşte Müslümanlar ancak bu kaynaklara dayalı olarak hayatlarında kayıtlı olurlar. Aralarında çıkan bütün sorunlarıda buna göre çözerler.

Zulmetmek haksızlık yapmaktır. İnsan kötülük, günah işlerse kendine zulmetmiş olur. O zamanda kendi üzerine Allah’ın gadabı ve kızgınlığını indirtir, onun azabını hak etmiş olur. Bu şekilde insan kendine zulmetmiş olur. Allah (c.c) şöyle buyurdu:

وَمَا ظَلَمۡنٰهُمۡ وَلٰـكِنۡ كَانُوۡۤا اَنۡفُسَهُمۡ يَظۡلِمُوۡنَ

“ Onlara zulmetmedik, fakat onlar nefislerine, kendi kendilerine zulmediyorlardı.” (Nahl 118)

 مَنۡ عَمِلَ صَالِحًـا فَلِنَفۡسِهٖ‌ وَمَنۡ اَسَآءَ فَعَلَيۡهَا‌ؕ وَمَا رَبُّكَ بِظَلَّامٍ لِّلۡعَبِيۡدِ

“Kim salih amel yaparsa kendi nefsi için (lehine) yapmış olur, kim kötülük yaparsa kendi aleyhine yapmış olur. Rabbin kullara zulmetmez” (Fussilet 46)

İnsan kendi kendine Allah’a isyan ederek zulmeder. Fakat kendine zulmederse, günah işlerse, pişmanlık duyup ta Allah’tan mağfiret dilerse Allah onu affeder. Zira Allah mağfiret ve merhamet sahibidir. Yeter ki insanlar tövbe etsinler onları affedecektir, tövbe etmelerini seviyor. Zira insanlara azap vermeyi sevmiyor.

 مَا يَفۡعَلُ اللّٰهُ بِعَذَابِكُمۡ اِنۡ شَكَرۡتُمۡ وَاٰمَنۡتُمۡ‌ ؕ وَكَانَ اللّٰهُ شَاكِرًا عَلِيۡمًا

“ Eğer siz şükrederseniz ve iman ederseniz Allah size azap vermekle ne yapacak ki? Oysa Allah teşekkür eden (kendine teşekkür edene teşekkür eder) ve alimdir.” (Nisa 147)

Bunun manası Allah azap vermeyi sevmiyor, ancak insan Ona isyan edince azap verir. Ona iman edip itaat ederse teşekkür etmiş olur. Allah ona teşekkür eder ve karşılığı olan sevabı verir.

Kendine zulmeden kimse, Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem’e gelip benim için Allah’tan mağfiret dile derse Allah onu affeder. Burada Allah kendi katında Resulünün değerini vurguluyor. Bana en yakın, en sadık ve en samimi kimse Resulümdür mesajını veriyor.

Resule dua edilmez ve Resulden mağfiret dilenmez. Ancak Allahtan mağfiret dileyen kimse ey Resul! Allah’a bizim için dua etki bizi afetsin. Şefaat ya Resulullah denilmez. Ey Allah’ım senin Resulünü benim için şefaatçi kıl diye dua edilebilir. İmanlı ve takvalı olan Allah’ın velisi kimse Allah ile kul arasında vesile olmaz. Ancak bu kişiye şöyle denilebilir: Bizim için Allah’a dua et. Veli olduğu zannedilen kimse ölmüşse ondan bir şey istenmez, daha doğrusu o bizim dualarımıza muhtaçtır. Zira Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem dışında her hangi bir kimse masum değildir, Yunus suresi 62. Ayette geçtiği gibi, biri iman edip takva sahibi olunca zannı galip Allah’ın velisi olur, ama insan ile Allah arasında bir aracı, bir vesile olarak hiçbir zaman kılınmaz, ondan medet istenmez, bir mucize gerçekleştiremez. Tefsir etmeye çalıştığımız ayet apaçık sarihtir:  Allah’tan mağfiret dileselerdi ve Resul de onlar için mağfiret dileseydi”. Resul onlar için Allahtan mağfiret dileyecektir. Mümin başka mümin için Allahtan mağfiret diler, onun için dua eder, fakat Resul dâhil olmak üzere günahı kaldıran, silen Allah dışında bir kimse yoktur.  

Bazılar şu ayeti yanlış anlayarak veli olarak saydıkları kişileri Allah’a vesile ve aracı kılmaya çalışırlar:

يٰۤاَيُّهَا الَّذِيۡنَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَابۡتَغُوۡۤا اِلَيۡهِ الۡوَسِيۡلَةَ وَجَاهِدُوۡا فِىۡ سَبِيۡلِهٖ لَعَلَّـكُمۡ تُفۡلِحُوۡنَ

“ Ey İman edenler! Allahtan korkun, ona yaklaştıracak vesileyi arayın ve onun uğrunda cihad edin ki felaha kavuşasınız” (Maide 35)

Allah’a yaklaştıracak vesile razı olduğu ve sevdiği ameller yapmaktır. Bunalar salih amellerdir, onun emirleridir. En razı olduğu ve en sevdiği amel kendi uğrunda cihad etmektir bir örnek zikrederek pekiştirdi. Yoksa bir insanı veli olarak sayıp Allah ile kul arasında aracı kılmak dine terstir. Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem kendini böyle kılmadığı gibi en büyük sahabeler kendilerini bu şekilde hiç göstermediler, tersine Allah’ın azabından çok korkuyorlardı ve diğerlerinden kendileri için Allaha dua etmelerini talep ediyorlardı.

Allah kendi Resul’ünü birçok ayette övdü, tezkiye etti, kendisine itaati kendine itaate bağladı. Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem’e itaat edilirse Allah’a itaat edilmiş olur.

مَنۡ يُّطِعِ الرَّسُوۡلَ فَقَدۡ اَطَاعَ اللّٰهَ ‌ۚ وَمَنۡ تَوَلّٰى فَمَاۤ اَرۡسَلۡنٰكَ عَلَيۡهِمۡ حَفِيۡظًا ؕ‏

“ Kim Resule itaat ederse Allaha itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, onlar için seni koruyucu olarak göndermedik” (Nisa 80)

Bütün bu ayetler sünnetin kesin olarak şer’i bir delil olduğunu gösteriyor, vurguluyor ve bu konuda hiçbir şüphe ve şek bırakmıyor.

Bundan sonraki ayette eğer bir kimse Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem’in hükmünü kabul etmezse, onun hükmüne sıkıntısız tam teslimiyet etmese mümin sayılmaz. Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem’in hükmü sünnet olarak adlandırıldı; Sahih hadis-i şerifte geçenlerdir. 

    Hem de Allah (c.c) bunu te’kit etmek için yemin etti. Kim sünneti kabul etmezse ve sıkıntı duymadan tam teslimiyet göstermezse iman etmiş sayılmaz. İşte sünneti inkâr etmek küfürdür. Zira bu ayet muhkemdir, tek mana taşır; Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem’in hükmünü kabul etmektir, o sünnettir, sahih hadistir.

Zira sünnet Kuran’ın beyanıdır. Allah Resulüne hitap ederek ve bizim buna uymamıza emrederek şöyle buyurdu:

وَاَنۡزَلۡنَاۤ اِلَيۡكَ الذِّكۡرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ اِلَيۡهِمۡ وَلَعَلَّهُمۡ يَتَفَكَّرُوۡنَ‏  

“ Sana bu zikri (Kuranı) indirdik ki; insanlara ne idirildi diye beyan edesin (açıklayasın), umulur ki düşünürler” (Nahl 44)

Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem Kuran’da geçen umumi hükümlere tahsis (has olan hüküm) getirir, mutlak hükümlere kayıt (sınır) getirir, mücmel hükümlere detaylar (tafsili hükümler) getirir, asıl olan hükümlere bir fer’i getirir ve Kuran’da hükmü olmayanlara hüküm gösterir. Bu nedenle herhangi bir meselede Resul ’ Sallallahu Aleyhi Vesellem in hükmünü kabul etmeyen kimse mümin sayılmaz. Bunun detaylarını öğrenmek için “Sünnet; Kuran gibi tefekkür, siyaset ve teşri için Kaynaktır” kitabımıza dönmenizi size tavsiye ederiz.

Kuran’a nasıl sıkıntısız tam teslimiyetle teslim etmek gerekir ve imandan bir parça sayılır, sünnet aynı şeydir, Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem’in dediğine, yaptığına ve takririne sıkıntısız tam teslim edilmelidir. Her ihtilafta ve her sorunda Kuran ve Sünneti hakem kılmak gerekir. Her meselenin hükmü oradan alınır.

Müslümanların hayatı buna dayalıdır. Onların devleti, devletinin siyaseti de buna dayalıdır. Anayasaları Kuran ve Sünnetten alınır. Kur’an ve Sünnetin dışında hiç bir hüküm ve kanuna itibar edilmez.

Zira her ihtilafta Resulün hükmüne uymayı elzem kılarken, bütün ihtilaflarda ve sorunlarda Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem’den sonra onun hükmünü uygulayacak bir hükümdarın bulunmasını elzem kılıyor. Usul-u Fıkıh’ta geçtiği gibi İktiza delaleti gereğince hükmü uygulayacak bir otoritenin bulunması gereklidir. Bu ise İslam Hilafet devletidir. Bu onun kurulmasına bir delildir. İktiza delaleti gereğince bunu kurmak için çalışmak elzemdir, farzdır.