– 55 –

Bu ayetlerde şu hakikatleri açıklarız ve aşağıdaki sorulara cevap veririz:

  • Meryem’e ve İsa’ya iftira atmak
  • İsa’yı haça germe iddiası
  • İsa’nın hayatı ve dönüşü
  • Ehl-i Kitap’ın İslam’a girmesi
  • İsa as.’ın İslam’la hükmetmesi
  • Akidede birleşme
  • Şeri hükümlerde ihtilaf

 Niçin Meryem’e ve İsa’ya iftira ettiler? İsa’yı haça germedilerse kimi öldürdüler? İsa yaşıyor mu ve tekrar dönecek mi, dönünce ne yapacak? Ehl-i kitap İslam’a girecek mi? İslam’daki partiler hangi şeyde birleşir veya ihtilaf edebilir?

وَّبِكُفۡرِهِمۡ وَقَوۡلِهِمۡ عَلٰى مَرۡيَمَ بُهۡتَانًـا عَظِيۡمًا ۙ‏ وَّقَوۡلِهِمۡ اِنَّا قَتَلۡنَا الۡمَسِيۡحَ عِيۡسَى ابۡنَ مَرۡيَمَ رَسُوۡلَ اللّٰهِ‌ ۚ وَمَا قَتَلُوۡهُ وَمَا صَلَبُوۡهُ وَلٰـكِنۡ شُبِّهَ لَهُمۡ‌ ؕ وَاِنَّ الَّذِيۡنَ اخۡتَلَـفُوۡا فِيۡهِ لَفِىۡ شَكٍّ مِّنۡهُ‌ ؕ مَا لَهُمۡ بِهٖ مِنۡ عِلۡمٍ اِلَّا اتِّبَاعَ الظَّنِّ‌ۚ وَمَا قَتَلُوۡهُ يَقِيۡنًا ۢ ۙ‏ بَلْ رَّفَعَهُ اللّٰهُ اِلَيۡهِ‌ ؕ وَكَانَ اللّٰهُ عَزِيۡزًا حَكِيۡمًا‏  وَاِنۡ مِّنۡ اَهۡلِ الۡكِتٰبِ اِلَّا لَيُـؤۡمِنَنَّ بِهٖ قَبۡلَ مَوۡتِهٖ‌ ۚ وَيَوۡمَ الۡقِيٰمَةِ يَكُوۡنُ عَلَيۡهِمۡ شَهِيۡدًا‌ۚ‏ 

Kâfirliklerinden ve Meryem’e büyük iftira atmalarından, muhakkak ki biz Allah’ın elçisi olan Meryem oğlu Mesih’i öldürdük demelerinden dolayı (cezalandırdık). Gerçekte onu öldürmediler, onu çarmıha da germediler. Sadece kendilerine (İsa’ya) benzer bir kişi gösterildi. Onun hakkında ihtilafa düşenler şek ve şüphe içerisindedirler. Onlarda ilim yoktur. Ancak zanna dayanırlar. Kesin olarak onu öldürmediler. Daha doğrusu Allah onu kendi yanına yükseltti. Şüphesiz ki Allah izzet ve hikmet sahibidir. Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki onun (İsa’nın) ölümünden önce ona (İsa’ya) iman etmiş olmasın. Kıyamet gününde o (İsa) onlara şahitlik edecektir. ( Nisa 156-159)

Yine kâfirliklerinden bir diğeri de Meryem’e büyük iftira atmalarıdır. Onu zinayla itham ettiler, hemen hemen her nebiyi itham ettiler. Zira Yahudiler yalan söylemek, iftira atmak ve aldatıcı söz söyleyip yaymakla ünlüdür, Allah’tan korkmazlar, kalpleri katıdır, bencildir, kendi çıkarları ve üstünlüklerini sağlamak uğrunda her şeyi yaparlar, zira anneleri ve babaları öyle yetiştiriyor, yine havralarında böyle kültür edinirler. Ayrıca kendilerini üstün görürler, onlara göre, Allah onlara bir şey yapmaz, Bakara suresi 80. Ayette ve Al-i İmran suresi 24. Ayette geçtiği gibi ateş onlara dokunacaksa birkaç gün dokunur ondan sonra kurtulurlar, dinleriyle mağrur olup hep iftira edebilirler. Bakara suresi 82 ve 111. ayetlerde geçtiği gibi kendilerine cenneti garanti ettiler! Hıristiyanlar gibi kendilerinden başka kimsenin cennete girmeyeceğini iddia ettiler! Oysa Allah hem Yahudiler hem Hristiyanların kâfir ve cehennemlik olduklarını, sadece salih amel yapan Müslümanların cennete gireceğine dair cevap vermiştir.

Oysa Meryem oğlu İsa’yı babasız bir mucize olarak Allah yarattı, onunla ilgili her husus mucizedir: doğumu, beşikteyken konuşması, ölüleri, diriltmesi, hastaları şifaya kavuşturması ve dünyadan ayrılışı gibi. Al-i İmran suresi 45-60. ayete kadar onunla ilgili hakikat ve mucizeler gösterildi.  Bunların tefsirini yapmıştık, orada detayları okuyabilirsiniz.

Yine şu iftirayı da uydurdular “Muhakkak ki biz Allah’ın elçisi olan Meryem oğlu Mesih’i öldürdük”.  Allah onların iftiralarını çürüterek hakikati şöyle beyan etti: “gerçekte onu öldürmediler, onu çarmıha da germediler. Sadece kendilerine (İsa’ya) benzer bir kişi gösterildi”.

Yahudiler Allah’ın elçisi olan İsa’yı öldürmekle övünüyorlar. Zira daha önceki ayetlerde geçtiği gibi onlar nebileri öldürmekle meşhurdur. Onu öldürtmek için o zamanki Filistin’i işgal eden putperest Rumlara ihbar ettiler. Oysa ona benzer bir kişi öldürüp onu çarmıha gerdiler. Zira ayetten önce onu öldürdüler, sonra çarmıha gerdiler diye anlaşılabilir. Çünkü ayette “gerçekte onu (İsa’yı) öldürmediler, onu çarmıha da germediler” ifadesi geçti. Bunun manası da İsa a.s canlı olarak göklere yükseltildi.

Al-i İmran suresi 55. Ayetini tefsir ederken bu konuya değinip şunu da yazmıştık:.

Allah İsa’yı onlardan kurtaracağını ona bildirdi: “seni vefaat ettireceğim ve seni katıma yükselteceğim”. Vefaat etmek ölmek manasında geçtiği gibi uyutmak manasında da geçer:

Allahu Teala şöyle buyurdu:

اَللّٰهُ يَتَوَفَّى الۡاَنۡفُسَ حِيۡنَ مَوۡتِهَا وَالَّتِىۡ لَمۡ تَمُتۡ فِىۡ مَنَامِهَا‌ ۚ فَيُمۡسِكُ الَّتِىۡ قَضٰى عَلَيۡهَا الۡمَوۡتَ وَ يُرۡسِلُ الۡاُخۡرٰٓى اِلٰٓى اَجَلٍ مُّسَمًّى‌ ؕ اِنَّ فِىۡ ذٰ لِكَ لَاٰیٰتٍ لِّقَوۡمٍ يَّتَفَكَّرُوۡنَ‏

 “Allah; nefislere ölüm gelince onları vefat ettirir. Uykusunda ölmeyen nefisleri de vefat ettirir. Fakat ölümüne hüküm verdiği nefisleri (ruhları) tutar, diğer nefisleri belirlenmiş zamana kadar salıverir. İşte bunda düşünen insanlar için ayetler (Allah’ın varlığına ve kudretine dair ibretler) vardır.” (Zumer 42)

Yukarıdaki ayette ve şu ayette Allah insanları uyutunca onları vefat ettirmiş olur. Bu hususta şöyle buyurdu:

وَهُوَ الَّذِي يَتَوَفَّاكُم بِاللَّيْلِ …  

 “Geceleyin sizi vefat ettiren kendisidir.” (Enam 60)

Bu nedenle, İsa’yı asla öldürmediler, haça germediler. O göklere yükseltilince ona benzer bir kişi öldürülünce şaşkına döndüler. Zira öldürüldüğünden emin değillerdi, eğer öldürülen İsa ise ona benzeyen kişi nereye gitti?! Eğer öldürülen kişi ona benzeyen kişi ise İsa nereye gitti?! Böyle ihtilafa düşüp, şek ve şüphe içerisinde kaldılar. Ayette şöyle geçti:

“Onun (İsa) hakkında ihtilafa düşenler şek ve şüphe içerisindedirler. Onlarda ilim yoktur. Ancak zanna dayanırlar”.

Bu ayette anlaşılan bir hususta vardır; daha önce dediğimiz gibi akide zanna dayalı olamaz. Zan ise kesin değildir, başka zanni görüş te çıkabilir, daha doğrusu içtihatlar çoğalır, eğer akide zanni delille ve delaletle alınırsa insanlar birbirlerini tekfir etmeye başlarlar. Zira herkes kendi zanni görüşünü kesin sayıp akide yapar.

Ayette “Onlarda ilim yoktur” deyince akidenin ancak kesin delile alınmasının gerekli olduğuna işaret etmiş oldu. İlim zanna ters olup kesinliktir. Hıristiyanlar İsa hakkında çok ihtilafa düştüler, çünkü akidelerini kesinlikten almadılar, zanni delillere dayalı değişik görüşlere sahip oldular. Böylece birbirlerini tekfir ettiler. Allah bu hususta Müslümanları uyarıp onlar gibi akide hususunda zanna tabi olup ihtilafa düşmek ve birbirilerini tekfir etmekten sakındırdı. Al-i İmran suresi 104. Ayette İslam’a çağırmak, marufu emretmek ve münkeri nehyetmek için en az bir grup, bir hizip Müslümanların kurmalarını farz kılarken bunun manası da birçok hizip kurabileceklerine işaret etti. Bu durumda Müslümanlar değişik gruplara mensup olunca Hristiyanlar veya Yahudiler gibi bölünüp birbirlerini tekfir etmeye gidebilirler. Buna Al-i İmran suresi 105. Ayette nehiy geldi: Kendilerine açık deliller geldikten sonra ayrılığa düşüp ihtilaf edenler gibi olmayın. İşte onlar için pek büyük azap vardır”. Onların ihtilafları akide hakkında oldu ve birbirlerini tekfir etmeye başladılar, zira akideleri zanni ve içtihadidir. Kendi hahamları ve papazları akideleri açıklarken her hahamın veya papazın görüşü akide olur. Al-i İmran suresini tefsir ederken bu ayetleri tefsir edip bu konuyu geniş şekilde izah ettik.

Yine Rum suresi 30-32. ayetlerde Allah kendi Resulüne hitap ederken müminlere de hitap ediyor: Hanif, eğri olmayan, apaçık muhkem ayetlerle sabit olan dine bağlanmayı emrediyor. Bu din dosdoğrudur, değişmez. Şirkten nehyederken Yahudileri ve Hristiyanları kast ederek dinlerini tefrik edip birbirine zıt gruplar haline gelip te her grubun kendi görüşünü doğrudur sanarak sevinenlerden olanlardan uzak durmayı emrediyor, onlar gibi olmamızı nehyediyor.

Müslümanlar akide de tek görüş sahibi olurken fıkıhta birçok görüş sahibi olabilirler. İnsanların amelleriyle ilgili şeri hükümler farklı olabilir. Allah ve Resulü buna cevaz verdi. Zira amelle ilgili ayetler ve hadislerin bir kısmı zanni delaletler taşır. Bunları anlamak için içtihat yapılır. Böylece değişik görüş çıkabilir. Bir kısım ayetler ve mütevatir hadisler muhkemdir. Burada içtihat yoktur. Haber-i ahad hadisler ise zannidir, değişik içtihatlar çıkabilir.

Bütün İslami hizipler akide hususunda tek görüş sahibi olurken amelle ilgili Kuran ve Sünnete göre içtihatları farklı olabilir. 

“Kesin olarak onu (İsa’yı) öldürmediler. Daha doğrusu Allah onu kendi yanına yükseltti. Şüphesiz ki Allah izzet ve hikmet sahibidir”.

Allah kendi kulu olan İsa a.s’ın öldürülmesini kesin şekilde reddederken kendi katına yükselttiğini bildirdi. Bunun manası İsa a.s’ın yaşadığına dair delalet göstermektedir. Allah izzet sahibidir, güç sahibidir, her şeye kadirdir. İsa’yı kurtarabileceği gibi kâfirleri yenilgiye uğratabilir, yok ta edebilir. Hikmet sahibidir, her yaptığını ne için yaptığını bilir, bununla ilgili planı vardır, ama bize bildirmezse hikmetini bilemeyiz. Allah ne emrettiyse ve nehyettiyse kabul edip uygularız, muhakkak ki bizim için dünyada veya ahirette veyahut ikisinde birden hayırlıdır. Böylece dünyayı ve ahireti kazanırız.

وَاِنۡ مِّنۡ اَهۡلِ الۡكِتٰبِ اِلَّا لَيُـؤۡمِنَنَّ بِهٖ قَبۡلَ مَوۡتِهٖ‌ ۚ وَيَوۡمَ الۡقِيٰمَةِ يَكُوۡنُ عَلَيۡهِمۡ شَهِيۡدًا‌ۚ‏

“Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki onun (İsa’nın) ölümünden önce ona (İsa’ya) iman etmiş olmasın. Kıyamet gününde o (İsa) onlara şahitlik edecektir.” 159

Bu ayet İsa a.s’ın öldürülmediği ve haça gerilmediğini pekiştirdiği gibi halen yaşadığını da göstermektedir. Ehl-i Kitabın Allah’ın dinine girip Müslüman olacaklarına dair büyük işarettir. Kıyamet günü onlara tebliğ ettiğine dair şahitlik yapacaktır. Bu konuyla ilgili geçen hadisler belirgin şekilde göstermektedir.

Al-i İmran suresi 55. Ayetini tefsir ederken geniş şekilde izah etmiştik. Orada yazdığımızdan bir kısmı tekrar burada hatırlatmakta faydalıdır:

 “Buna göre Hz. İsa Aleyhisselam’ı Allah kâfirlerin ellerinden temiz olarak kurtarıp yükseltti ve onu belli zamana kadar uyuttu. Hadislerde de geçtiği gibi tekrar onu gönderecektir. Hz. Muhammed’in Şeriatına göre amel eder, kâfirlerle savaşır ve haçı kırar. O zamanda Müslümanlar Hz. İsa’ya uyarlar. Bu nedenle Hz. İsa’ya uyan veya tabi olanlar ise Müslümanlardır. Daha doğrusu herkes Müslüman olacaktır”.

Bu ayetten ve hadislerden anlaşılan bir husus vardır ki, hilafet devleti kurulduktan sonra İsa a.s gelir İslam şeriatını uygular ve ehli kitabı imana getirir.

Rasulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’in Hz. İsa’nın dönüşüyle ilgili sahih hadisleri vardır:

” كيف أنتم إذا نزل ابن مريم فيكم وإمامكم منكم” (البخاري)

“Meryem oğlu aranıza indiğinde ve imamınız da sizden olduğunda haliniz nasıl olacak?”  (Buhari)

” ثم ينزل عيسى ابن مريم عند المنارة البيضاء شرقي دمشق فيدركه عند باب لد فيقتله” (أبو داود)

“.. Meryem oğlu İsa Dimaşk (Şam) ‘ın doğusunda beyaz minare yanında iner. Deccal peşinine düşer, onu Lud (1) babına yetişir ve öldürür” (Ebu Davut)

Şöyle de buyurdu:

” والذي نفسي بيده ليوشكن أن ينزل فيكم ابن مريم حكما مقسطا فيكسر الصليب ويقتل الخنزير ويضع الجزية ويفيض المال حتى لا يقبله أحد” (البخاري ومسلم)

“ Canımı elinde tutana (Allah’a) yemine ederim, neredeyse Meryem oğlu (İsa) aranıza inecektir. Adaletli bir hakemdir, haçı kırar, domuzu öldürür, cizyeyi kaldırır, mal o kadar çok olacak ki kimse onu almayı kabul etmeyecektir” (Buhari ve Müslim).

Yahudilerden ve Hristiyanlardan ve sair kâfirlerden İslam’dan başkasını kabul etmeyecektir. Cizyeyi kabul etmek kafir kalmasını kabul etmektir, oysa O kabul etmeyecek, onlar Müslüman oluncaya kadar onlarla savaşacaktır. 

Şöyle de buyurdu:

” ألا إن عيسى ابن مريم ليس بيني وبينه نبي ولا رسول، ألا إنه خليفتي في أمتي من بعدي، ألا إنه سيقتل الدجال ويكسر الصليب وتضع الحرب أورزارها، ألا فمن أدركه منكم فليقرأه عليه السلام” (الطبراني)  

“İsa ile ben aramızda ne nebi ne resul vardır, o ancak benden sonra ümmetimde benim halifem olacaktır, o Deccalı öldürecektir, haçı kıracaktır, domuzu öldürecektir, savaş sona erecektir, sizden kim onun zamanına yetişirse ona selam selam söylesin” (Taberani).

(1) Lud şehri Yafa şehrine yakın Filistin’de bulunan bir şehirdir. İşgalci İngilizlerin yardımıyla Yahudiler 1948’de orayı gasp ederken direnen, oranın halkı olan Müslümanların çoğunu çıkarttılar, çocuk, kadın ve silahsız sivil ahalisinden 335 kişi öldürdüler. Bunlardan Dahmeş adlı camiye sığınanlardan 176 kişi öldürüldü. O sene de 2023’te Gazze’de yaptıkları gibi yaptılar. O zamanda bu günkü gibi Amerika ve Avrupa Yahudileri destekledi, Arap ve Müslüman memleketlerinin yöneticileri seyretmişlerdi. Nitekim Yahudiler ahaliyi Filistin’den çıkarmak için hemen hemen her şehirde ve her köyde benzer katliam yaptılar. Böylece bir milyona yakın Müslümanı yurtlarından çıkardılar. Dönüşleri için BM 194 nolu bir karar çıkarmasına rağmen Amerika ve Batının himayesinde olan Yahudiler bu kararı uygulamıyor. Hala dışarıda yaşıyorlar, Allah’ın bereketiyle çoğalıp 7 milyon oldular. İllerde dönüşleri için haklarını kullanacaklardır. Hilafet devleti onların dönüşlerini sağlamak üzere orayı kurtarmak için bir vesile olacaktır.